24/02/2002 – Paskalya Hazırlık Devresi  II. Pazar – A Yılı

 

Birinci Okuma: Tek. 12, 1-4   Mezmur: 32

İkinci Okuma: 2Tim. 1,8-10   İncil: Matta 17,1-9 

Geçen Pazar, İsa'nın çölde dua ederken şeytan tarafından sınanmasını ve galip çıkmasını gördük. Bugün yine İsa'yı dua etmek için müsait ve tenha bir yerde kendi üç öğrencisiyle birlikte  görüyoruz.

Defalarca buna benzeyen cümleler okudum: "en güzel insan dua eden insandır" ya da "dua ederken daha güzelsin". Bu denilenin gerçek olup olmadığını bilmek zor değil! İsa dua ederken, onun üç öğrencisi, yüzünün üzerinde Baba'nın ışığının parladığını ve kişiliğinin yürek temizliğini görüyorlar!

İnsan dua ederken, gerçekten yalnız Allah'la değil ama tüm yaratılış ve tüm O'nun arkadaşlarıyla frekans uyumundadır! Ve işte onlardan ikisi, en büyükleri, herkesi temsil eden iki kişi, Musa ve İlyas, orada bulunup İsa'yla görüşüyorlar! O, onlar tarafından kabul edilmiş, halk için onların görevini devam ettirip, beklentilerini yerine getirir.

Yaratılışla ve insanlarla bu uyum, hayatı, yaşadığımız ve buluştuğumuz yerleri ve zamanı daha güzel yapar o kadar ki bunun sonsuza kadar sürmesini isteriz. Petrus'un sözü bizi şaşırtmaz! Bu Allah'ın zamanıdır: O kendisini parlayan bir bulutun içinde göstererek herşeyi karanlık yapar!

Allah'ın bulunması tuhaftır: Işık ve karanlık aynı zamandadır. Allah kendisini yeryüzünde gösterdiği zaman, insanlar sonsuzluğun güzelliğini görürler ve onlar için çekici olan herşeyin, yeryüzündeki güzelliğin hepsinin ne kadar geçici olduğunun farkında olurlar! Bu dağda İsa'nın üç öğrencisi O'nun güzelliğini görürler ve farkında olurlar ki diğer her şey hâyâl ve düş kırıklığına götürür. Kutsal yazıların sözleri, mezmurların  ve paygamberlerin seside bunu tasdik eder.

Yukarıdan gelen ses, İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu bildiriyor: "sevgili Oğlum" tıpkı İbrahim'in sevdiği oğlu İshak'ı kurban etmeğe dağa götürdüğü gibi; İşte, İşaya'nın bize bahsettiği, Rabbin sevdiği  dünyanın ve insanların günahlarını üzerine alan, acı çeken kul gibi! Ve ses uyarıyor:"O'nu dinleyin!" Kutsal yazılar bize Allah'ın sözünü dinlemeği tavsiye ediyor. Şimdi Allah'ın bize verdiği kişiyi, İsa'yı, dinlememiz gerekir: O bizimle konuşmak için yeterliklidir,Allah'ın sevgisini ve O'nun sözünü bize ilan eder, O'nun sözü güvencelidir ve üstünde evimizi inşa edeceğimiz temeldir! O'nun sözü Allah'ın sözüdür! Konuştuğu zaman Allah konuşur!

Şimdi korkan üç kişiyi rahatlatmak gerekir, çünkü Allah'ın varlığı onları korkuttu. Hâlâ Allah'ın sevgi olduğunu ve insanların iyiliğini istediğini bilmiyorlar! Onlar Allah'tan korkuyorlar!

İsa onları rahatlatır: Allah O'ndadır, ama korkutmuyor: İsa Allah'tır! O'nun onlara "korkmayın" demesi gerekir! İsa ölümden dirileceğini söylerken, ışığın sırrı daha da kararıyor!

Ölüm ve hayat, karanlık ve ışık! Allah'ın ve insanların tarihinde başlangıçtan beri var olan sır, İbrahim'in çağrısında, memleketini ve ailesini terkedip görünmeyen bir Allah'a tamaman itaat etmesini gerektiriyordu (1.okuma)! Aziz Pavlus bu sırra aşık olur: O Timoteus'u tüm gücüyle İsa'nın ölümü ve dirilişini ilan etmesi ve İncil'in acılarını paylaşması için çağırır! Bu gerçekten bizi de kendisine çeken esrarangiz bir sırdır.Bu oruç döneminde kendimizi Mesih'in ölümüne hazırlayalım ki bu şekilde O bize diriliş tecrübesinin neşesini versin.  

Her şeyden önce tenha bir yerde İsa'nın duasının güzelliğini görmek ve ondan zevk almak için duralım. Bu şekilde bizim görünüşümüzde değişecek ve böylece İsa'nın parlak yüzünden bir ışını kardeşlerimize de götüreceğiz!