30/06/2002 OLAĞAN DEVRE - 13. PAZAR  -  A YILI

 

Birinci okuma  2.Krallar Kit. 4,8-10;14-16     Mezmur 89

İkinci okuma    Romalılara 6-3-11      İncil       Mt. 10,37-42 

İlk parçada okuduğumuz olay duygulandırıcıdır. Peygamber Elişa bir evli çiftin konuğu olur ve oradan her geçtiğinde yemek yemek için gelmeye davet edilir. Ayrıca Allah’ın adamı olduğu için, kadının cömertliği ve nazikliği göze çarpar: kocasından onun için bir oda hazırlamasını ister, böylece adam oralarda olunca kalacak bir yeri de olacaktır. O kadın bütün bunları karşılıksız yapıyor. Allah’ın bir peygamberine hizmet etmekten mutludur! Allah da onu en büyük arzusunu gerçekleştirerek, mükafatlandırır. Peygamber ilahi düşünceleri söyler ve kadının bir oğul doğuracağını müjdeler.

Bu cömertlik örneği İsa’nın sözlerini dinlerken aklımıza gelir; havarilerini eğitirken belki onun da aklında bu örnek vardı: “Bir peygamberi, peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir karşılık alacak. Doğru bir adamı, doğru olduğu için kabul eden, doğru adama yaraşan bir karşılık alacaktır”.

Bu sözler Allah’ın adamlarını ciddiye almamız için bize güç verirler ve yardım ederler.  Yani Allah kendisine bize bazı kişiler vasıtasıyla gösterir.  Bu sözler kalbimizi, İsa’ya açmamıza hazırlar: İsa Peder’in yolladığı, Mesih, Allah’ın Oğlu, insani bedeninde ilahiyi getirendir.  İsa havarilerine ödüllendirme prensibini uygular: kim onları kabul ederse, onları yollayanı da kabul etmiş olur, yani O’nu kabul eder! Böylece havariler kendilerini Allah’ın koruması altında hissederler ve onun iyiliğinden yardım görerek görevleri için cesaret alırlar. Ama onlar da gerçek havari olmalıdırlar. Gerçek havari olmak nedir?

Kim İsa’nın gerçek havarisidir? Rabbin öğretisi yarım terimlerle veya yarım ölçülerle değildir. Biz öğretisini tatlılaştırmak, kolaylaştırarak açıklamak isteriz, ama O ilk bakışta cesaret kıracak kelimeler kullanmaktan korkmuyor! Kim annesini ve babasını benden çok seviyorsa bana layık değildir!

Allah’ın oğlu yanımızda iken kutsal bağların önemi yoktur. En büyük sevgimiz genelde anne ve babamız veya çocuklarımız içindir. Bu sevgiyi herkes bilir. İsa bir anne, bir baba, bir oğul gibi sevilebilir, hatta onlardan daha da çok sevilmelidir.  Herkes İsa‘yı diğer tüm büyük sevgilerin önüne koymayı anlamaz ve kabul etmez. Ancak Hıristiyan ebeveynler, çocuklarında İsa sevgisi görmedikleri zaman üzülürler: hatta aralarında gerçek bir birlik olmadığını fark ederler!

İsa‘yı kendi yaşamımızdan da çok sevmeliyiz.  Bunu havariler ve din şehitleri anlamışlardır ve bize bunun örneğini vermişlerdir. Biz de İsa’ya olan sevgimizden dolayı fedakarlıklar yapmazsak veya O’nun adına hor görülmeyi veya alay edilmeyi katlanmazsak, imanımız kaybolabilir ve yaşamımız en güzel ve en gerçek anlamını kaybeder! İsa, insan kalbinin hazinesidir. İsa içimizde ise, biz daha olgun, daha cömert, sevmeye hazır,  yaşamaya hazır, küçük veya büyük haçlar taşımaya hazır oluruz. Eğer bizde İsa sevgisi varsa, bizim sevgimizi paylaşan birçok kişi ile kendimizi birlik içinde hissederiz. Bu birlik gerçekten büyüktür, kalbimizi ve yaşamımızı dolduran bir mutluluğu paylaşmaktır!

İkinci okumada aziz Pavlus bize İsa ile bağlı yaşamdan bahseder! Kim Mesih İsa’da vaftiz edildi ise, bu dünya ve gereksiz şeyleri için ve yalancı güvenliklere ölmüş gibidir. Kim İsa’da yaşıyorsa, onunla yaşıyor, Allah için yaşıyor, ebedi diyebileceğimiz yeni bir yaşam yaşıyor, çünkü artık yaşamı Allah’ınkine bağlıdır. Biz de yeni bir yaşamda yaşayabiliriz. Kim İsa’yı bulursa, kendi yaşamını daha güzel ve daha gerçek bulur! Ben de size bunu söylüyorum, ancak İsa’yı ebeveynlerimden çok, arkadaşlarımdan çok, kendimden çok, zenginlikten ve onurlardan çok sevmeye başladığım zaman bunu anladım.

Allah’a size de yeni bir yaşama başlamayı bağışlaması için dua ediyorum. O zaman sadece anlamakla kalmayacaksın, en güzel ve en kalıcı mutlulukları da tadacaksın!