22/09/2002  OLAĞAN DEVRE  25. PAZAR  -  A YILI  

Birinci okuma  İşaya 55,6-9          Mezmur  145 (144)

İkinci okuma   Filipililer 1,20-27   İncil       Mt. 20,1-16  

 

"Gökler nasıl yerden yüksekse, düşüncelerim sizin düşüncelerinizden öyle yüksektir". Düşüncelerimiz nasıl? Düşüncelerimiz arzularımızı izliyorlar ve arzularımız egoistlerdir. Biz her zaman refahımız için, rahatlığımız için, çıkarımız için merak içindeyiz. Bundan dolayı, Allah'tan uzaklaşacak kadar, kolayca O'nu ve sevgisini unutuyoruz. Allah'ın düşünceleri ise herkes için olan sevgiyle doludurlar. Onları kabul etsek, onlar hayatımızı çok değiştirecektiler. Allah tam bunu istiyor: kendisinin düşündüğü gibi, bizim de böyle düşünmeye başlamamızı istemektedir.

İsa bugünkü benzetme aracılığıyla bize yardım ediyor. Rabbin bağında çalışan işçiler farklı saatlerde başlamışlar; kimi önce, kimi sonra. Onlar Rab için çalışırlar. Rab da onları sever. O, ilk geleni tam gün boyunca sevdiği gibi, son geleni de sevmektedir. Fakat tam gün boyunca sevilen, bu sevginin farkında olmadı, çünkü sadece alacağı ücreti düşünerek çalıştı. Sevgi, kendi yüreğinden uzaktaydı; bu yüzden Rabbin son gelene doğru beslediği sevgiyi anlayamadı. O, doğru karşılığı aldı, fakat mutsuz kaldı, çünkü mutluluk kazandığımız azdan veya çoktan gelemez, ancak sevgiden gelebilir!

Rabbin bağı onun halkıdır. Çalışmaya ilk gidenler, iyi insanlardır, her zamandan beri Allah'ın buyruklarına uygulayanlardır, dinci Ferisilerdir. Son varanlar ise, günahkarlardır, uzun sürece kendi bencilliğiyle uğraştıktan sonra, yaşlılıkta yaşamlarını değiştirenlerdir. Allah bunların tövbe etmelerinden memnundur, çok uzaktan O'nun yanına gelmelerinden sevinir.

Allah'ın "maaşı" tektir, herkes için ayınıdır: kurtuluştur, kalp mutluluğudur, ebedi hayattır.

Her zamandan beri Allah için çalışan, başkalarının da ebedi hayatı ve sınırsız neşeyi tatmaya varmalarından sevinmelidir! Halbuki eğer memnun olmazsa, demek ki onun yüreği kıskançlıkla dolu ve bencildir, Peder'kinden çok farklıdır! Bu benzetmenin sonu bize Luka'nın İncil'indeki kaybolan oğul benzetmesini hatırlatmaktadır. Allah kendisi için ve kendisi ile (Allah için ve Allah ile) beraber çalışanın, kendisi gibi iyi olmasını bekler: bu, en büyük ödüldür, en dolu ve mükemmel karşılıktır! Allah'ı seven, bunu anlayabilir!

Aziz Pavlus da Rabbin bağında çalışmaktadır. Filipililere Mektupta kendi kendine düşünmediğini gösterir: bu taktirde "dünyadan ayrılmayı ve Mesih'le birlikte olmayı" seçecekti, halbuki hıristiyanların iyiliğini düşünerek, "bu dünyada kalmam sizin için daha gerekli" olduğunu bilerek, "imanda gelişip sevinmeniz için hepinizle birlikte olmaya" hazırdır. Aziz Pavlus Allah'ın, insanlarınkinden çok farklı olan düşüncelerini kabul etmenin güzel bir örneğidir! O, "yaşasam da ölsem de", bedeninde Mesih'i yüceltmek ister. Bu arzuyla yaşayan, bencilik ayartmasını kendisinden uzak tutar ve İsa'nın anlattığı benzetmedeki bağ sahibini tamamen anlar!

Ben de bunu anlamaya çalışayım! Hıristiyan hayatı hiç kimseye kötülük yapmamak için, kendi güçle bir şeyi kazanmak için, başkalarına iyilik yapmak için bir gayret olarak görmeyi bırakmalıyım. Tersine onu bir armağan olarak, Kutsal Ruh'un tarafından aydınlanabilmek ve yönetilebilmek için, Peder'in ve İsa'nın birliğinde yaşayabilmek için verilen bir lütüf olarak görmeyi başlamalıyım! Bu hediyeden sevinerek, şükrediyorum, Allah'ın sevgisinin yüreğimden çıkıp, kardeşlerimize ve Peder tarafından sevildiği bütün insanlara ulaşması için çalışıyorum. Böylece eğer başkaları da benim gibi şükretmeye, benim sevdiğim Allah'a hizmet etmeye ve O'nu sevmeye başlarlarsa, sevineceğim ve yorgunluğum için kendimi tatmin hissedeceğim!

 

İsa, sen Peder'in davranışına katılan, bağa ilk giden işçisin. Bizzat Sen haçta olacağında, haydut olan son gelen işçiye tek bir sevgi eylemi için ödülü vereceksin. Şükrolsun sana, İsa!