20/10/2002 -  OLAĞAN DEVRE  -  29. PAZAR  -  A YILI,

Birinci okuma  İşaya 45, 1. 4-6      Mezmur 96 (95)

İkinci okuma   1.Selanik. 1,1-5      İncil       Mt. 22,15-21

 

"Sen beni tanımadığın halde...". Bu sözlerle Allah, topraklarında sürgün olarak bulunan İsrail Halkına hükmeden Kral Kirus'a hitap eder. "Sen beni tanımadığın halde..."! Allah her şeye Yetendir, ve yetkisi O'nu tanıyanların dışına ve ötesine de yayılıp, gerçekleşir. Sen Allah'a itaat etmezsen de, O senin Allah'ın kalır. Sen O'nu tanımazsan da, O senin kararlarını kullanabilir, senin aracılığınla kendi projelerini gerçekleştirebilir! Yüzyıllar boyunca kaç defa böyle oldu! Şimdi de böyledir. Bu dünyanın hükmeden "büyükleri", ulusların kaderini kararlaştırabileceklerini  düşünmelerine rağmen, aslında Allah'ın projelerine hizmette bulunuyorlar! O, uzun vadede kendi projeleri için, ilk bakışta muhtaçları acı çektiren büyüklerin kararlarını da kullanabilir.

Bu, sadece büyüklerin hareketleri için değil, benim yaptıklarım için de geçerlidir. Ben hiçbir şeyde ilk planda olmak istememeliyim, tersine Peder'in projelerini gerçekleştirmek için ve O'nun sevgisine katılmak için, O'nun isteğini bilmek istiyorum!

Peygamber İşaya İsrail Halkına, Allah tarafından adıyla çağrılmış ve özel bir güçle doldurulmuş olan Kirus'tan bahseder. Allah İsraillilere, bütün halkların yararı için İsrail dışında ve başkaları aracılığıyla da, hareket edebileceğini anlatmak ister.

Bu şekilde konuşarak İşaya bize İsa'nın davranışını anlamamıza yardım etmektedir.

Bugünkü İncil, Ferisiler ve Herodes yanlıları ile çevrilmiş İsa'yı gösterir. Bu iki baya şiddetli siyasi parti birbirlerine karşı olmalarına rağmen, İsa'ya tuzak kurmak için birlik olurlar. İkisi de bunu istiyorlardı, buna çalışıyorlardı, çünkü İsa'nın Allah'a sadakati ve yumuşaklığı onların yordamlarına ve kendilerini beğenmişliklerine muhalefet ediyordu. Onlar İsa’yı suçlayıp ve mahkum edebilmek için, O'na, çok ağır vergileri tahsil ederek tüm halkı sıkıntıda ve isyanda tutan Sezar'a karşı bir şey söyletmeye çalışıyorlardı. Dalkavukluk ederek O'na, "Sezar'a vergi vermek, Kutsal Yasa'ya uygun mu?" diye soruyorlar. Eğer İsa olumlu bir cevap verseydi, Ferisilere karşı gelecekti, çünkü onlar Romalı İmparatorunu, hakkı olmadan gerçek Allah'ın yerine geçmiş bir kişi olarak görüyorlardı. Olumsuz bir cevap verseydi, bu sefer, Herodes'in partisine karşı gelecekti, çünkü Herodes Roma'nın idaresi altındaydı!

İsa için onların kötü niyetleri besbelliydi, Peder’in, kendisinin emin bir savunucusu olduğunu da biliyordu. Gerçekten de Mezmur şöyle seslenmektedir: "Uluslara deyin: Rab kraldır"! Böylece gerçek ilahi Hoca, hem hikmeti, hem de "kurnazlığı" yüzünden ünlü olmuş şu cevabı verir: "Sezar'ın hakkını Sezar'a, Allah'ın hakkını da Allah'a verin". Bunun üzerine hiç kimse onu suçlayamadı. İsa bu cevapla sadece yeryüzünde hükmedene bakmakla kalmadı, aynı zamanda gökte Hükmedene doğru kalpleri yöneltti.

Eğer Allah'a O'nun hakkı olanını verirsen, O'na tüm hayatını, tüm vaktini, bütün gücünü, tüm yüreğini verirsin. Bunu yaptıktan sonra, yeryüzünde hükmedenleri de, Allah'ın hikmetinin ve sınırsız gücünün araçları olarak görebilirsin. Çünkü Allah Kirus'u kullandığı gibi, Roma İmparatorundan da faydalanabilir. Cahilliğine rağmen, onu da Göklerin Hükümdarlığının aracı olarak kullanabilir!

İsa'nın cevabından, doğru olanı öğreniyoruz. Vergilerimizi ödemeliyiz, ve ülkemizi yöneten insanlar bazen Allah’ı tanımasalar ve arzularını gerçekleştirmeseler bile, onlara saygı göstermeliyiz! Bunu yapabilmek için İsa'nın cevabından kararlık ve alçakgönüllülük alıyoruz.

Ancak, O'nun verdiği cevaptan, şunu da ders almalıyız: aldığımız hayat için ve ebedi hayata çağırıldığımız için, Peder'e daima minnettar olmalıyız!

Aziz Pavlus önemli şeylere dikkat etmek için bize örnek vermektedir. Ve "Allah'ın hakkını Allah'a" vermek için önemli olan şeylerin hangileri olduklarını bize açıklıyor: imanın ürünü olan iyilik, sevgiye dayanan emek, Mesih İsa'ya bağlanan ümit. İşte bunlar İncil'i müjdelemenin meyveleridir, aynı zamanda Kutsal Ruh'un etkisinin ve Allah'ın Sözünü, yüreğimizin sessizliğinde dinlemenin meyveleridir!

 

Kutsal Peder, sana dikkat etmemizi ve tüm sevgini Sana 'iade' etmeye hazır olmamızı sağla; böylece insanların önünde özgür olacağız ve senin Hükümdarlığınla işbirliği yaparak faaliyetlerine değer verebileceğiz.