27/10/2002  OLAĞAN DEVRE - 30. PAZAR - A YILI

Birinci okuma  Çıkış 22,20-26        Mezmur 18 (17)

İkinci okuma   1.Selanik. 1,5-10     İncil       Mt.22,34-40

 

"Rab benim kayam, hisarım ve kurtarıcımdır. O, benim Allah'ım, içine sığındığım kaya, kalkanım, güçlü koruyucum, kalemdir". Mezmur, Allah'ımızı yüceltmek ve betimlemek için yeni sözler ve imajları bulmaktan usanmıyor! Şimdiki ve gelecek hayatımız için güvenimiz O'dur. Bu güven olmasa, biz ne olurduk? O'nun arkadaşlığını ve himayesini tatmasak, geleceğimiz ne olurdu? Bu yüzden tüm arzularımız ve sevgimiz O'na yönelsin! O zaman İsa'ya, "Kutsal Yasa'da en büyük emir hangisidir" diye soran Kutsal Yasa uzmanına cevap vermek için şüphemiz kalmayacaktır. Aslında, bu soru İsa'ya kurulan bir tuzaktı. Yasa Allah'ın Sözüdür; bundan dolayı her emri önemlidir. İnsan, Allah'ın emirlerini önem sırasına göre sıralayabilir mi? Bunu yapmak Allah'ın isteğini ve sözlerini yargılamak olurdu!

İsa bu tuzaktan korkmaz. Allah'ın bize verdiği her emir O'nun bize beslediği sevgisinin meyvesidir: öyleyse sevgiye cevabımız sevgiden başka bir şey olamaz. Allah'ın emirlerine her itaatimizin temeli sevgi olmalıdır.

Ayrıca İsa'nın verdiği cevap, her Musevi'nin her gün sabah ve akşam ezberden tekrarladığı Allah'ın Sözüdür: "Dinle, ey İsrail! Allah'ın olan Rabbi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin".

İsa bu emri, en büyük ve birinci emir olarak, yani bütün diğer emirlerin kaynağı olarak, niteliyor. Eğer Allah'ı sevmezsen, O'na nasıl itaat edeceksin? İtaatin bir kölenin itaati gibi olacak; Allah'tan korkanın, O'ndan kaçmak ve uzak kalmak isteyenin itaati gibi olacaktır! Ama O'nu seversen, o zaman Onun sözünü dinlersin, O'nu ararsın, sadece O'nun buyurduklarını değil, O'nun arzuladıklarını da yaparsın! Eğer O'nu seversen, O'nun maksatları ve projelerini tamamen benimsemeye çalışırsın. Eğer O'nu seversen, bütün yarattıkları için ve özellikle acı çekenler için O'nun sevgisinin aracı olmaya çalışırsın.

Bu yüzden İsa, birinciye ikinci bir emir ilave ederek, bu emri tamamlar, çünkü Allah için, bütün insanların ve özellikle fakirlerin ve ezilenlerin hayatı değerlidir.

Bu emir yeni değildir de; birinci emrin ikinci yüzüdür. Tek yüzlü olamayan bir madalyonun ikinci yüzü gibidir. Eğer Allah'ı sevip dinlersen, öksüz, dul, mülteci,... yani yaşamak için çaresiz olanlara karşı olan ilgisine katılıyorsun. Bu emir Kutsal Kitapta, hem Musa'nın olduğu sanılan yazılarda (Kutsal Yasa), hem de Peygamberlerin yazılarında, en çok tekrarlanan emirdir. Eğer Allah'a saygı gösterip O‘nu seversen, Allah'ın suretinde yaratılmış olan, Allah'ın imajı olan insana da değer verirsin, onu seversin!

"Seveceksin...": İsa'nın cevabında bu kelime iki defa yankılar. Tüm imanımız bu kelimeye bağlıdır. Ancak sevgi varsa, iman güçlü, gerçek ve güzeldir! Ancak sevgi varsa, hayat gerçek ve mutludur! Sevgi, Allah'ın hayatıdır. Allah’a iman eden, de sevecektir; böylece yeryüzüne Allah'ın hayatının ışığını, lütfünü, barışını, güzelliğini, sevincini ve güvenini getirecektir.

Fakat sevgi nedir? Nasıl sevmeliyiz?  Kim gerçekten sevmeyi bilir?

Bu sorunun cevabı yavaş yavaş gelir, akıl yürütmekten çok, tecrübeden gelmektedir. Tecrübemiz bize, dinleyen, başkalarıyla dikkatli olan, komşusunun acılarına duyarlı olan ve bunu yapmak için kendisini düşünmeyen kişinin sevmeyi bildiğini öğretiyor. Sevgi egoizmi ve bencilliği bir yana atar. Gerçek bir şekilde sevebilmek için bir eğitim gerekir; insan sevmeyi öğrenmelidir, çünkü doğal olarak kendisini ilk plana koymak ister.

Aziz Pavlus, Allah'ı ve insanları doğru bir şekilde sevmeyi öğrenmek için kendi hayatını, örnek olarak önerir. Aynı zamanda Selanikli Hıristiyanların, kendisinden öğrendiklerinden ve onların da başka Hıristiyanlara iyi bir örnek teşkil ettiklerinden, sevinmektedir. Nitekim İncil'i yalnız sözlerle yaymak yetmez; çünkü İncil'in ilanını duyanların onu sadece anlatılmış değil, ama yaşanmış olarak, görmeye ihtiyaçları vardır; bu ilanın tam olması ve kabul edilmesi için onu yaşamak gerekir!

Kilisenin evrensel misyonuna adanmış bu Ekim ayında, sevginin "çift" emrini yaşamaya çalışalım:

hem İncil'i kabul edelim ve ona uygun yaşayalım, hem de bütün uluslara ve tüm insanlığa İncil’in müjdelenmesi için Kiliseyi ve misyonerleri destekleyelim!