29/05/2005 İsa’nın kutsal BEDENİ ve kanı bayramı- A Yılı

 İlk okuma               Tesniye 8,2-3.14b-16a               Mezmur           147

İkinci okuma           1Kor. 10,16-17                           İncil                 Yuhanna 6,51-58

 

Şükran Duasının, "Kutsal, Kutsal,…" ilahisinin ardından gelen parçasına, "Kanone", yani "Kanun" denir. Kanone, latince bir kelimedir ve Şükran Duasının bu parçasının kesin ve değiştirilemez olduğunu, bunun belli bir kurala göre kararlaştırıldığını ifade eder. 2. Vatikan Konsiline kadar 'Kanone Romano' denilen hep aynı dua kullanılırdı. Fakat bu konsil sırasında Episkoposlar, başka dualarını, ya ilk çağlarda kullanılmış yada yeni hazırlanmış başka dualarını da kullanabileceklerine karar verdiler. Böylede ayini yapan rahipler, o güne daha uygun Kanone'yi seçebileceklerdi. Bu duaların içerikleri hep aynıdır: Peder’e övgü, Kutsal Ruh’a ekmek ve şarap için yakarış, İsa’nın son akşam yemeğinde söylediği sözler, imanlıların ikrarı, kurtuluş ümidinin anılması, sunuş, imanlılar için Kutsal Ruh’a yakarış, azizlerin hatırlanması, din adamları, yaşayanların ve vefat edenlerin ruhları için dua ve sonunda bulunan övgü. “Kutsal, kutsal” ilahisinden sonra pederin seçip okuduğu bu ilahiler numaralanmıştır. Örneğin, en çok kullanılan üç numaralı duayı ele alalım… En çok bu kullanılır çünkü ne en uzun ne de en kısa. “Gerçekten sen kutsalsın, yarattığın bütün evren seni yüceltir” şeklinde başlayan duadır bu. Gerçekten Peder Allah, hayran olunmaya değerdir çünkü, İsa’nın aracılığı ve Kutsal Ruh’un lütfuyla birlikte Kilise’ye hayat ve kutsallık vererek tek sınırı inanç olan halkını bir araya getirir. Kilise, Efkaristiya’yı, 'lekesiz kurban’ı sunmak için toplanmıştır. Biz, bizleri büyük ve layık kılan bu sırra katılabilmemiz için, Peder’e şükrediyoruz. Bu sırra layık olmasak da!

Bugün Tanrı, bize bu yüce bayramı, Rabbin Bedeni ve Kanı Bayramını kutlama lütfunu bahşediyor. Bu bayramın güzelliği ve gerekliliği bizim aklımızın ve yüreğimizin sınırlarını aşıyor!

İlk okuma bizi Peder’in sevgisinin güzelliğine hayran bırakıyor: O, halkına “man” isimli yiyeceği verdi. Man, kimsenin bilmediği, beklemediği bir yiyecekti. Bu yiyecek sayesinde halk, “sadece ekmeğe” ihtiyacımız olmadığını, “Ama Tanrı’nın ağzından çıkan her bir söz ile insanların yaşadığını” anlamış olmalılar. Tanrı, acıkmış ve susamış insana bilinmez bir ekmek verebilir, çölde bulunan, devamlı doymaya ihtiyacı olan ve sürekli olarak Tanrı’nın eşlik etmesine ve korumasına muhtaç olan insana gerçek bir ekmek verebilir. Tanrı, man isimli ekmeği, insan oğlu hayatını sürdürmek için birşeyler bulmak konusunda, yürüyerek kendilerini bekleyen Tanrı’ya ulaşmak için her türlü ümitlerini kaybettikleri anda verdi. Musa halkına “unutma” diyor! Gökten yağan gizemli ekmeği unutma! Tanrı’nın seni sevdiğini ve her türlü problemi çözmek için yol bulduğunu unutma!

Musa’nın iki emri olan hatırla ve unutma sözleri bizim her Efkaristiya ayinimizde İsa’nın sözlerinde yankı buluyor: "Bunu beni anmak için yapınız!" Ayrıca, Rabbin bu emri bir başka emri bize hatırlatır: Yuhanna İncilinde yazılmış olan emir: "birbirinizi benim sizi sevdiğim gibi seviniz’. İsa, “bunu beni anmak için yapınız” derken kastettiği şey ne? O kesinlikle sadece dinsel bir ritini, ekmek ve şarap ritini düşünmüyordu. O anda düşündüğü şey, kendi bedenini ve kanını bizlere hayat vermek için sunduğuydu. Biz İsa’nın bu emrini, kendi bedenimizi, yani hayatımızın gerçekliğini sunarak, Baba’nın ve İsa’nın insanlara olan sevgisini yaşayarak yerine getiriyoruz. “Bunu yapın” sözü, işte bunu ifade ediyor. Birbirimizi İsa’nın anısında seviyoruz! Kendimizi Pedere sunarak, İsa’nın bedeninden ve kanından güç alarak, O'nunla birleşerek birbirimizi seviyoruz. İsa’nın bedenini yiyip kanını içmek bizim Tanrı ile birleştiğimiz en derin an oluyor. O anda, Tanrı ile, insanlar ile, Peder ile ve kardeşlerimiz ile bir oluyoruz! Bu birliği sağlayan kişi İsa’nın kendisidir çünkü içimize hayat nüfuz etsiz diye kendisini sundu.

Biz İsa’nın bedenini ve kanını yiyoruz, içiyoruz. İşte bu, inancımızın bir sırrıdır! Bu sırra olabildiğince layık olmak için dua ediyoruz. Sadece Onunla beslenirken değil, günlerimiz boyunca da O’nu tapmaya devam ediyoruz, çünkü bu kutsal sır günlerimize güç, anlam ve ışık bağışlar. Merhum Papa 2. Jean Paul, bu yılın işte bu sırra adanmasını dilemişti. Bu şekilde Hıristiyan dünya birlik ruhuyla, nur ve güç elde edebilirdi. Bu günlerde Papa Hazretleri 16. Benedikt, Efkaristiya Kongresi için Bari’de bulunuyor ve bizi, bize bu müthiş lütfu sunan İsa’ya şükürler sunmamız için teşvik ediyor. Bu Kutsal Efkaristiya ekmeği karşısında bir an sessizlik içinde durup, üzerimize yansıyan Kutsal Ruh'un ışığının altında ruhsal olarak değişmeye fırsat bulabilecek miyiz???