26/06/2005 - OLAĞAN DEVRE - 13. PAZAR GÜNÜ - A YILI

 

İlk Okuma              2Krallar 4,8-11.14-16a             Mezmur          88/89

İkinci Okuma         Rom. 6,3-4.8-11                        İncil                 Mt. 10,37-42

 

“Bunu beni anmak için yapınız!” Bu emri ile İsa, paskalya yemeğinin anlamını değiştirmiş oldu. O ana kadar, Paskalya (geçiş bayramı) yemeği sırasında halkının, Musa sayesinde, Kızıldeniz’den geçerek, Mısırdan kurtuluşu hatırlanırdı.

Oysa halk bu Paskalya Bayramını kutlarken, kendilerini her tür kölelikten kurtaracak yeni bir paskalya bekliyorlardı. Her Paskalya, Tanrı Hükümranlığının gelişini beklemekti. Güçlülerin emir verip zayıfları esaret altında tuttukları bir krallık değildi bu! “Beni anmak için yapınız!” Bu söz ile İsa, on iki havarisinin temellerini oluşturduğu yeni halkına vücudunu ve kanını vererek, aslında onlara hayat ve umut veriyor. Biz bundan başka bir özgürlük beklemiyoruz. Gerçek olan özgürlük, Rabbin, bizim günahlarımız uğruna kanını akıtarak, gerçekleştirdiği özgürlüktür. Bizim Ayin kutlamalarımız, İsa Mesih’in bu kurbanlığının meyvelerini tatmamızdır. Biz, bölünmüş Ekmek ile beslenerek ve kupasından içerek, O’na itaat ediyoruz. Biz vücutlarımızı “bölerek”, yani onları kardeşleri sevmeye adayarak O'na itaat etmiş oluyoruz. Çünkü “bunu beni anmak için yapınız” sözü yeni bir emre işaret ediyor ve şu sözle yerine getiriliyor: “benim sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi seviniz”. Rahip saygıyla ekmek ve şarabın önünde diz çöküyor. O yukarıya kaldırılan ekmek ve şarap gerçekten Mesih'in bedeni ve kanı oldu ve onlarda gerçekten Mesih mevcuttur. Rahip onlara tapınmak için, diz çöküyor ve bu hareket aracılığıyla o anda sunağın üzerinde, hiç kimse O'nu görmezse de, herkese yaşam veren Mesih’in var olduğunu söylüyor. İsa’nın anısına bir araya geldik, Onun sevgisi için ilahiler söyleyip dua ediyoruz ve O’nun Kutsal Ruh’u sayesinde Kutsal Kelam’ı dinledik. Tüm hayatımızı bu şekilde İsa’nın anısıyla geçirmeye alışalım. Bu şekilde bizim her kararımız onun bir isteğinin gerçekleşmesi olacak!

Tanrı'nın Sözü bugün bize mükafattan bahsediyor. Tanrı bizden sadece itaat etmemizi istemekle kalmıyor, çünkü O’nun kalbi hassas ve şefkatli, tıpkı sevgi dolu bir babanın kalbi gibi. O, mükafatlandırmayı, ödül vermeyi, yüreklendirmeyi ve çocuklarını mutlu etmeyi seviyor. Bugün hem İsa, hem Elişa, hem de Pavlus bundan bahsetmektedir. Pavlus bize vaftizimizin, acı çekip ölen İsa ile bizler birleşerek emek harcayan bizlere mükafat veren Tanrı’ya doğru büyük bir adım olduğunu söylemektedir. Biz günahtan vazgeçerek, İsa'nın ölümü ile birleşiyoruz; yani bedenlerimizin arzularını ve hırslarımızı tatmin eden, fakat bizi Tanrı’dan uzaklaştıran her türlü şeyden vazgeçerek, İsa'nın ölümü ile birleşmiş oluyoruz. “Kendimize ölmek”: bu söz, azizler tarafından sıkça kullanılan bir sözdür. Vaftiz olmak, eski hayatlarımıza ölmek ve Tanrı’dan gelen yeni bir hayatını yaşamak, ve Tanrı’ya ulaşmak için O’nun Kelamını yaşamak demektir. Aziz Pavlus, “O’nunla yaşayacağız” demektedir. İsa ile tam bir birlik içinde olma lütfünü bir mükafat olarak alacağız!

Peygamber Elişa, Allah'ı, çok büyük karşılık vermeyi bilen birisi olarak, tanıtmaktadır. Elişa kadının evinde misafir olarak kalıyor ve kadın, Allah'ın sevgisi yüzünden, ikramda çok cömert davranıyor. Kadının ödüllendirilmesi gerekiyor! Kadının tek istediği şey bir çocuk sahibi olmaktı ama artık çocuğunun olamayacağını düşünüyordu. Elişa, Tanrı'nın, kadına kendi cömertliliğini göstermesini diliyor ve Tanrı, kadını bir çocukla ödüllendiriyor!

İsa da kendisini Tanrı oğlu olarak tanıyanların Baba tarafından ödüllendirileceğini söylüyor. O’na olan sevgimizi göstermenin bir çok farklı yolu vardır. O artık görünür değildir, yani kimse yolda yürürken onunla karşılaşamaz. Ama herkes O’nun öğrencileri ile karşılaşabilir ve onlara iyilik yapabilir. Rabbin bir öğrencisi için bir sevgi jesti yapmakta mısın? Bunun aracılığıyla İsa senin tarafından kendisini sevilmiş hissedecek ve sana ödülünü verecektir!

İsa, gerçekten Tanrı’nın oğludur ve bu yüzden her şeyin ve herkesin üstündedir. Mesih İsa gerçekten Tanrı oğludur ve bu yüzden her şeyden ve herkesten daha üstün, daha önemli olması lazımdır; O, tüm ilgimizin merkezi olmakla beraber eylemlerimizin ve kararlarımızın da merkezi olması durumundadır. Bir başkasını O’ndan daha çok seviyor musun? Bu, bir kişiyi Tanrı’dan daha büyük görüyorsun demektir! Sunemli kadın bize bir örnek; o kadın, Peygamberi evinde iyi ağırlamak için sevinçle her şeyi, yapıyor. Ona hizmet etmek için her an hazır. İşte gerçek Hıristiyan da Rab İsa’ya böyle davranmalıdır!  

“Tanrıya itaat etmek insanlara itaat etmekten iyidir” demek, sevgimiz için de izlememiz gereken bir düzen var olduğu anlamına gelir. Bugün, Tanrı Oğlu İsa’nın herkese tercih edilmesi gerektiği söylendi. Hayatımız O’nu severek mükemmelleşir. Aynı şekilde anne-babalık sevgimiz, kardeşlik sevgimiz de İsa’yı herkesten fazla severek mükemmelleşir! Tanrı’nın kendisi bize annemizi, babamızı, kardeşimizi ve diğer kişileri sevmemiz gerektiğini emrediyor. Fakat insanlara olan sevgi Tanrı'ya olan sevginin koşuluna bağlı olmalıdır. Eğer sen beni, sevimli biri olduğum için, ya da kendini iyi hissetmek için seviyorsan, ben senin bu sevginin bir şekilde beni baskı altına alıp, beni sana 'bağladığını' hissederim. Ama eğer sen beni İsa’nın sevgisi için seversen, ve bu sevgi yüzünden beni azarlayıp, düzeltmeye hazır olursan da, ben kendimi özgür, ve senin sevgini daha gerçek, daha güçlü hissederim.

İsa’nın sevgisi pahalıya mal olur, çünkü haçı taşır. İsa’yı sevmek de pahalıya mal olur, çünkü O'nun yaşadığı rededilmeyi biz de yaşayacağız, çünkü O'nun reddedildiği gibi, biz de rededileceğiz. Fakat İsa’yı sevmek hayattır, gerçek hayattır. Her türlü insani esinlenmeyi getirir. İsa’yı sevenlere de büyük bir mükafat getirir.