OLAĞAN DEVRE (20. Pazar Günü) – A -

Ilk Okuma                        İşaya 56,1.6-7                        Mezmur                        66/67

İkinci Okuma                        Romalılara 11,13-15.29-32                        İncil                         Matta 15,21-28

 

Dua ile barışı diledikten sonra, rahip tüm imanlılara barışı verir: Allah’ın selameti daima sizinle beraber olsun. Hemen arkasından barış duasının meyvesi olarak da herkese, birbirine barış işaretini vermeye davet eder. Ayinin bu anında kötülük ettiğin veya kötülük gördüğün birisini gözünle aradığın olmadı mı? Bir “düşmanına” elini vermeyi hiç denemedin mi? Yapmış olsaydın Allah’ın dediklerini ciddiye almanın ne kadar güzel olduğunu görürdün. Sonra da tüm cemaat birlikte ilahiye başlar. Mesih İsa’nın bedenini yiyeceğimiz ana yaklaşıyoruz. Bunu nasıl yapacağız? Biz günahkarız! Gerçekten öyleyiz! İsa’yı, Vaftizci Yahya’nın seslendiği gibi çağıralım: “Ey insanların günahlarını kaldıran Allah'ın kurbanı”! dünyanın günahı bizim üzerimize de çökmektedir. Çünkü biz de ona katkıda bulunduk. Biz de günah işledik. Bize merhamet eyle! Bu duayı üç kere tekrar ettikten sonra yine alçakgönüllülükle ve imanımızı canlandırarak şöyle deriz: “Rabbim, bana gelmene layık değilim, ancak tek bir söz söyle, ruhum şifa bulacaktır”. Bu duayı İsa’nın putperest birisinin evine giremeyeceğini bilen bir yüz başı söylemişti. Şu an kendimizi samimiyetle günahkar olarak kabul etmenin zamanıdır. Rabbin bedenine yaklaşmak için O’nun gerçekten Rabbin bedeni olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette Kilisenin imanına katılmayan, Mesih’in bedeni ile beslenemez. Hatta öldürücü günahlarını tövbe etmemiş olanlar da Mesih’in bedenini alamazlar: günahkar olarak Mesih’in bedenini alırlarsa Mesih’e karşı yalancı olurlar. Bu durumda değilsen, tamamıyla günahsız olmasan da daveti kabul et ve alçakgönüllülük ve sevinçle rahibin dağıttığı yaşam ekmeğine doğru yönel!!! 

Kendimiz günahkar kabul edelim! Aziz Pavlus putperestlerin ve Musevilerin Allah’a karşı itaatsizliklerinden bahseder. Musevilerin itaatsizliği İsa’nın ölümüne sebep olmuştur, İsa’nın ölümü ise putperestlerin merhamet bulmalarına sebep olmuştur. Şimdi Museviler de merhamet bulacaklar ve İsa’nın kurtarıcı olduğuna inanacaklar. Hepimizin Peder’in merhametine ihtiyacımız vardır, hepimiz İsa sayesinde kurtuluyoruz: hiçbir şeyle gururlanamayız! Aynı zamanda kimseyi yargılayamayız, mahkum edemeyiz, çünkü Allah, iyiliğimiz için hatalara ve günahlara izin vermiş olabilir: tanınmış bir deyimin dediği gibi, Allah, yamuk çizgilerimizin üzerine düzgün yazabilir!

Peygamber İşaya bile yabancı putperestlerin Rabbi sevmek ve hizmet etmek için koşacaklarını, söylemişti. Rab, onunla birlik işareti olarak, onlara da mabedinde mutluluk sözü verdi. ”Onları dua evimde sevindirip mutlu kılacağım”. Gerçek Allah’a imanla yapılan dua, sevinç kaynağıdır: Allah ile birlik içersinde bulunan kişinin yaşamı tamamen gerçekleşmiştir. Dua da insanın tam olması için gereklidir. İnsan tek başına insan bile değildir, sadece Allah ile gerçek ve doğru bir ilişkide iken öyledir.

İncil bize boşu boşuna dua örnekleri, göstermemektedir. Bugün putperest bir kadının İsa’ya dua etmesini dinledik. Ona kimse dua etmeyi öğretmedi, ama bulunduğu durum, acı çeken kızına olan sevgisi, acı karşısında çaresiz oluşu, ona dua etmeyi öğretmiştir. O İsa’ya dua ediyor ve bir istekte bulunuyor, Allah’a yöneleceği gibi aynen İsa’ya yöneliyor. İsa bir müddet için bu duasını dinlemiyor, kadının ısrar etmesi ve alçakgönüllülüğünü gördükten sonra cevap veriyor. Kadının ısrar etmesi, İsa’yı tek kurtarıcı olarak görmesi sebebiyledir. Alçakgönüllülüğü ise Allah’ı yargılamaya kalkışmayışının işaretidir. Bu özellikler “büyük” bir imanın göstergesidir, bunu Rab kendi söylemektedir. Kadının imanı büyüktür,ve Allah’ın yüreği ile karşılaşmaktadır.  Israr ve alçakgönüllülük sayesinde kadın Allah’ın  önünde evlat gibi eğilir, ve biliriz ki Allah için her evlat “büyüktür”.