OLAĞAN DEVRE (21. Pazar Günü) – A -

İlk Okuma                        İşaya 22,19-23                        Mezmur                        137/138

İkinci Okuma                        Romalılara 11,33-36                        İncil                         Matta 16, 13-20

 

Rahip, çok dikkatli biri değilsen fark edemeyeceğin küçük bir hareket yapıyor: Kutsal Ekmeği böldükten sonra küçücük bir parçasını şarap kadehinin içine atar. Bunu niçin yapar? Bu hareket çok eski bir adettir ve halen yapılmaktadır, ancak eski anlamını artık taşımamaktadır. Bu gelenek Roma episkoposundan, yani papadan uzak olan cemaatların bir adeti idi. Onlar kendilerini papanın kutladığı Ayine bağlı hissederlerdi, bunun için her Ayin kutladıklarında bir diakosun Papa’nın kutsadığı bir Kutsal Ekmek parçasını getirmesini beklerlerdi. Gelince de bunu diğerlerinin arasına koyarlar sonra Komünyonu dağıtırlardı.  Bu episkoposlarıyla bir birlik işaretiydi, yalnız olmadıklarının kanıtıydı, ve diğer tüm Kiliselerle Episkoposun yönettiği tek Kiliseye dahil olduklarını hissettirirdi. Ayini kutlayan rahip bile bunu episkopos izin verdiği için yapabildiğini bilir. Rahip tek ve itaatkar bir rahipliğin üyesi olduğunu, vekil olduğunu ve Kilisenin hizmetkarı olduğunu bilir. Günümüzde birinin bize episkoposun kutladığı Efkaristiya parçasını getirmesini beklemiyoruz, bu düşünülemez bile. Ancak kutsal Ekmeğin bir parçasını şarap kupasına koyma adeti halen yapılmaktadır ve episkoposumuzla birliği sembolize etmektedir. İmanımıza dikkat eden bir episkoposun bulunması ve ruhani gıda ile beslenmemizi sağlaması çok önemlidir.

Bu gizem için de aziz Pavlus ile birlikte şöyle diyebiliriz: “Allah'ın zenginliği ne kadar yücedir! O'nun bilgeliği ve bilgisi ne kadar derindir! O'nun yargıları ne kadar akıl ermez, yolları da ne kadar anlaşılmaz!”. Bunlar, Pavlus’un, Allah’ın tüm halkları imana çağırma şeklini düşünürken söylediği sözlerdir: İsa’nın kurban edilmesiyle onları kurtardı, ve bu seçilmiş halkın başındakilerin O’nu red etmeleriyle gerçekleşti. Böyle büyük bir günah bile, kurtuluş için kullanılmış oluyor! Allah’ın yolları ve yargıları gerçekten inanılmazdı!

Allah’ın kararları için seçtiği yollar içimizde daima hayret uyandırmaktadır. Bugün dinlediğimiz olayda İsa, göklerin hükümdarlığının anahtarlarını, bir insana emanet etmektedir. Bu iyi bir şey mi? Şans oyunundan daha tehlikeli gibi gözükmüyor mu? Bir insan ne kadar iyi olsa da bir insandır. Biz Allah’ın danışmanları olsak, ona bunu yaptırtır mıydık? Elbette hayır. İsa bunu yaptı. Petrus en aziz kişi değildi: İsa günahsız ve kusursuz bir insan seçmedi, normal ve günahları, kusurları olan birini seçti; ancak onu takip etmeye niyetli biri idi. İsa’nın tek istediği onu tanıyan birinin olması ve Allah tarafından yönlendirilmeye açık, alçak gönüllü birinin olmasıdır. İsa kendi seçtiği adam tarafından hayal kırıklığına uğrar, ama işlediği günaha rağmen görevi yine de ona verir, güvendiği şey kendisinin Peder’ine yapacağı dualardır.

Petrus, elbette de o zamanlar da da sembolik olarak İsa’nın elinden aldığı anahtarların aynısını, bizim sevmeye ve dinlemeye devam ettiğimiz başka bir insana verdi. Biz onun örneği ve sözü ile imanımızı güçlendiriyoruz, ve onun tüm Kilise adına Mesih İsa’nın ilahiyetini bildirmeye devam etmesi için dua ediyoruz. Petrus, Rabbe şöyle cevap vermişti: “"Sen, var olan Allah'ın Oğlu Mesih'sin”. Ellerinde anahtarları taşıyan, İsa’yı tanır, duayla ve öğreterek, çağrı ile ve azarlamakla, sevinçle ve gözyaşlarıyla olsun, imanını değişik yollarla gösterir. O kapıyı kapatırsa, kimse açamayacak, çünkü Allah onun kararlarına önem verir. O açarsa kimse kapatamayacaktır! Onun için Peygamber İşaya’nın Kral Davut’un yerine bakması için görevlendirdiği Sebna için dedikleri geçerlidir.

Allah’ın hareketleri büyük bir gizemdir! O insanları azizleştirmek için insanlardan faydalanmaktadır. O günahıma ve layık olmamama bakmadan benden faydalanmaktadır, o çekimserliğine rağmen senden faydalanmaktadır. Allah’ın her çağrısını ciddiye almalıyız ve sevinç ve sorumlulukla İsa’nın ilahiyetine olan imanımızı bildirmeliyiz ve yargılanmamız hakkında söylediği sözlerine önem vermeliyiz. O’nun hükümdarlığı için çalıştıkça, bizi bırakmayacak, terk etmeyecektir!