13/11/2005 - OLAĞAN DEVRE 33. Pazar Günü

 

İlk Okuma                        Özdeyişler 31,10-13.19-20.30-31                        Mezmur 127/128

İkinci Okuma                        1Selaniklilere 5,1-6                                        İncil Matta 25,14-30

 

Yolculukta olduğun zaman veya arkadaş, akraba ziyareti dolayısıyla şehrinden uzaklaştığın zaman Efkaristiya’yı başka bir cemaatte kutlama durumunda bulunabilirsin. Elbette alışık olduğun dışında bazı şeyler görebilirsin: aynı duaları kullanmakla beraber bazen değişik şekillerde törenler yapılabilmektedir. Her cemaatin kendine özgü bir şekli vardır. Sen onlara katılınca öğrenmeye çalış. Etrafına dikkatle bak, küçük farklılıklar bile Kilisenin çehresini zenginleştirmektedirler. Değişiklikleri hor görme veya çekiştirmeye kalkışma, tersine Rabbe O’nu övmek için kullanılan değişik yollar için teşekkür et. Rab imanlıların ona değişik yollarla sevgisini göstermelerinden mutludur. Gittiğin cemaatlerde de Rabbi sev, sevgin ve imanın bulduğun kardeşler için de cesaret kaynağı olsun. Tüm imanlıları kardeş yapan Rab İsa’dır!

Bugünkü okumalar sempatik bir metin ile başlamaktadırlar: mükemmel kadına iltifat yapılmaktadır, böyle bir kadın zor bulunmaktadır, ancak tahmin edildiğinden sık görülmektedir. Bu kadın çalışkandır, hareketlidir. Ancak sadece kendi ailesini düşünmemektedir, sadece kendini de düşünmemektedir, Allah’ın fakirleri, yalnızları, yardıma muhtaç olanları da düşünmektedir: Peder’in sevgisini onlara ulaştırmaktadır.

Bu şekilde yaşayan kadın, sahibin paralarını emanet ettiği becerikli hizmetkâra benzemektedir.

Gerçekten de İsa’nın anlattığı ve herkesin bildiği hikâyede İsa, O’nu sevenlerin yaşamını anlatmaktadır. O’nu görmemelerine rağmen ve tamamıyle kayıp gibi iken de, O’nu sevmeye devam etmektedirler. Yolculuğa çıkan, sadık ve sadık olmayan hizmetkarlara sahip, uzun zaman sonra dönen ve herkese verdiği görevi hatırlayan sahip, İsa’dan başkası olabilir mi? O kimine fazla, kimine az, marifetine göre herşeyini hizmetkarlarına emanet ediyor. Tüm dünyayı onlara emanet ettiği söylenebilir. Yalnız kalınca, hizmetkarlardan bazıları sahiplerinin “işleriyle” ilgilenirler,: bu O’nu sevdiklerinin, O’na bağlı olduklarının, O’nun dönüşünü beklediklerinin işaretidir. Onlar kendilerini düşünmüyorlar, sahiplerinin arzularının gerçekleşmesini istiyorlar. Ancak bazı hizmetkarlar, bazen kendilerini düşünmeye kalkışırlar. O zaman O’nunla ilişkisini bozuyor, O’nu artık sevmiyor, beklemiyor ve dönüşüne sadece korku ile beklemektedirler.

Bu iki davranışta da biz olabiliriz. Bazılarımız “İnsan Oğlu’nun” gelişini sevinçle beklemektedir ve bunun için O’nun arzusuna uygun olarak yaşar. Bazılarımız sadece kendimizi düşünerek yaşamaya devam ederiz, Rabbin gelişini beklemez, hatta bundan korkarız.

Rabbi beklerken ne yapmalıyız? Elimizde sadece emanetleri var: bundan dolayı biz mal sahibi değiliz, ‘yöneticiyiz’. Bize bıraktığı büyük zenginlikler nedir? Elbette İsa bize para, tarlalar, fabrikalar veya hazineler bırakmadı.  Zamanımızı ve enerjimizi tüketmemizi istediği zenginlikler maddi şeyler değildir.

Çok değerli ve büyük emaneti Sözü’dür. Söz, yaratıcıdır, hikmetlidir, gerçektir ve yaşam doludur! Diğer bir emaneti imandır, Peder’in merhametli sevgisine olan imandır. Diğer emaneti ümittir, ebedi hayat ümididir. Diğer değerli emaneti ellerimizdir, kardeşlerimize barış ve sevgi işareti verebilen ellerimiz! Diğer değerli bir emanet ise hikmettir, yaşamımızın her anında görünüşe aldanmadan, değersiz ve geçici şeylere değil, ebedi hayat için önemli ve kalıcı şeylere dikkat etmemizi sağlayan açık kalpliliktir. Bu eğitimi bize aziz Pavlus vermektedir. O kendisine emanet edilen talantları kullanmakta usta idi ve bize örnek oldu.

Ebediyen süren mutluluğu arayan kişi İsa’dan kaçarak hürriyeti aramaz, tersine O’nunla yaşayarak, talantlarını, zenginliklerini Hükümdarlığı için harcar: bu gerçek özgürlüktür! Sadık hizmetkâra şöyle denilecektir: “Aferin, iyi ve güvenilir köle Gel, efendinin şenliğine katıl! "