25/12/2007 - NOEL BAYRAMI

 

Gece Ayini                Yeşaya 9,1-3.5-6    Mez. 95/96   Titus 2,11-14           Luka 2,1-14
Sabah Ayini              Yeşaya 62,11-12    Mez. 96/97   Titus 3,4-7                Luka 2,1520
Gündüz Ayini            Yeşaya 52,7-10       Mez. 97/98   İbr. 1,1-6                  Yuh. 1,1-18

 

Noel günü aydınlık bir gündür, ama kim bilir niye, bu günde konuşmaya başlamaktan çekiniyorum. Düşünceler çok, Kutsal Kitap metinleri güzel ve zengin, etraf Bebek İsa’nın mevcudiyetinin verdiği duygularla tatlı ve duygulu! Ne diyebilirim? Konuşma dinlemek isteyen birileri var mı, yoksa herkes sessizlik mi arzuluyor?

Bugün Allah’ın Sözü somut, görülür, tutulabilir oluyor. Onu kabul etmek için kulaklar yetmiyor, eller yetmiyor, gözler yetmiyor, yürek bile yetmiyor. Bu Sözü kabul etmek ve dolayısıyla Allah’ı dinlemek için bunların hepsi gerekli ve yine yeterli değil! Bu sebepten benim sözlerim belki engel olabilir, Sözün yerini işgal edebilir! Eğer sessizliğini yaşamaya başladıysan, bu satırları bırak ve sessizlikte dinlemeyi, tapmayı sürdür!

Kelam beden oldu ve aramıza çadırını kurdu: eğer Kelamı, yani Allah’ın Sözünü arıyorsam uzağa gitmemeliyim, aramızdadır! Allah burada, yeryüzünde arzularını gösteriyor, isteklerini ve tesellilerini veriyor. Etrafıma bakıyorum, birçok insanın çehresini görüyorum. Allah bana ne diyor? Şöyle diyor: ben onlarla birlikte ve onlar için buradayım, onları sevmek için. İnsanların sadece sevgiye ihtiyaçları olan kişiler olduğunu görmüyor musun? Sadece eve, kıyafete veya ekmeye ihtiyacı olanlar yok. Etrafında yüreklerinde kimsecikleri olmayanlar da var: bunu soğuk ve boş bakışlarından, gürültüyü arayışlarından, boş konuşmalarından, sadece bir sigaraya veya kahveye sarılmaya alışmış ellerinden, hareket ve değişiklik arayışlarından görürsün. Etrafında ne kadar çok susuz ve aç kişi var! Onlar İsa’ya aç ve susuz: bunu bilmiyorlar, bu sebepten bugün Noel ismini de kullanarak kendilerini biraz daha aldatıyorlar. Sen Noel veya Doğuş Bayramı deme, İsa’nın Noel’i veya İsa’nın Doğumu de! Dudaklarında ve bakışlarında O canlanmalıdır, böylece bugün seninle karşılaşan İsa’yı düşünebilir!

Bebek İsa’yı Annesinin ellerinden al: Anne sana Onu yürekten verecektir. Sen Onu tutmaya layık değilsin, biliyoruz, ama Anne sana Onu yine de verir. Seni korkutmayan o Bebeğe bak, günahkâr olmana rağmen O sana yine de değer veriyor, O senden bir şey istemiyor Ona sadece bak. Şimdi Onu sevmen kolay, çünkü senden bir şey istemiyor. Ona bir şeyler verirsen, mesela biraz dikkat, biraz sessizlik… bunlar da ta baştan sana Allah’ın armağan ettiği ve halen içinde olan bir parça iyiliktendir. Bebeği sev, Ona şefkat ver. Şimdi bebek olarak Onu sevmek için biraz gayret ediyorsan, konuşmaya başlayacağı zaman ve kulaklarının dinlemeye alışık olmadığın şeyleri söylediğinde, Onu dinlemen daha kolay olacaktır.  Onu şimdi sev, sana “Ne mutlu ruhta fakir olanlara” dediğinde Onu yemlikte iken hatırlayacaksın, annesinin fakirliğini, babasının huzurunu ve Ona fakirlikten başka verecekleri bir şeyleri olmadığını anacaksın. O, kabul edildiği fakirlikten utanmıyor, çünkü o fakirlikte sevgi buluyor ve sevmeyi öğreniyor.

Onu şimdi sev, yanağına yaklaştır ve öp, böylece Onu, “Ne mutlu acı çekenlere” dediğinde de, sevebileceksin: hacını huzurla ve cesaretle taşıyabileceksin.

Onu şimdi sev, böylece sana “Ne mutlu yürekleri saf olanlara” dediğinde Onu ciddiye alabileceksin: o zamanlarda içgüdülerine hakim olmaktan mutlu olacaksın, kendi sevgi arzularını takip etmemekten, herhangi bir kişi tarafından okşanma isteğini izlememekten mutlu olacaksın.

Onu şimdi, çocukken sev, böylece sana “öteki yanağını da uzat” dediğinde bu sözü acayibine gelmeyecektir; aynen sana “yorulmadan dua et” dediğinde sözünü dinleyeceksin ve “fakirleri, körleri, topal ve sakatları davet et, çünkü onlar bu davetini iade edemeyecekler” diyerek herkesi şaşırttığında sen anlayacaksın! Şimdi Onu kucağına al, böylece Onu dikenli tacı ile haçta gördüğünde kaçmayacaksın!

Annesi Meryem’e de şefkatle bak. Genç çehresi Ondan gelen ışıkla aydınlanıyor, bu aynı ışık dünyaya ümit vermek için senin gözlerinde de parlamalı. Karanlıklarının açılmasına izin ver: utancını ve korkunu yenerek Onun adını söyle. Bu Bebeğin adı, korkuları yönelten ve yüreklerin kapanıp yaşamlarını kaybetmelerini ve ölmelerini sağlayan ölümü, yenecektir! Benimle birlikte Bebeğin adını tekrarla: İsa! Hoş geldin İsa! İşte, ben Seni kabul ediyorum!