01/06/2008 - OLAĞAN DEVRE - 9. Pazar Günü – A

1.Okuma Yas. 11,18.26-28 Mezmur 30

2.Okuma  Rom. 3,21-25.28  İncil   Mat. 7,21-27

 

“Kutsal Ruh'un kudretiyle bakire Meryem'den vücut alıp insan olmuştur”. Allah’ın Oğlu insan oldu: bu elbette insanların arzusuyla veya kabiliyetleri sayesinde gerçekleşmedi, sadece Allah’ın isteğiyle ve eylemiyle oldu. Allah’ın bu eylemi sadece bir mucize değil, doğa kanunlarını aşan olağanüstü bir olay değildir, Baba’nın sevgi planlarını gösteren ve gerçekleştiren büyük bir gizemdir. Allah’ın insan doğasındaki veya insan bedenindeki mevcudiyeti Kutsal Ruh’un eylemidir. Düşünülemez bu adım atan, Allah’tır; O, sevgi ilişkisiyle ile, düşünemeyeceğimiz kadar büyük bir atakla ilahi sonsuzluğu ve ebediyeti, sınırlı olan insan yaşamına sığdırıyor. “Beden aldı”! Bu olay İncil’de ve diğer yeni Ahit Yazılarında birçok kere anlatılmaktadır. “Kelam beden aldı ve aramıza geldi”, diyor aziz Yuhanna. İncil yazarı Luka ise Meryem ile Cebrail’in buluşmasını şöyle anlatıyor: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, en Yüce Allah’ın kudreti senin üstüne gölge salacak. Bunun için doğacak olana kutsal, Allah’ın Oğlu denecek”. Biz bu olaya imanımızı şu cümleyi söyleyerek belirtiyoruz: “Kutsal Ruh'un kudretiyle bakire Meryem'den vücut alıp insan olmuştur”.  Bakire Meryem’i de açıkça dile getiriyoruz, çünkü Allah’ın kendisi onun kabul etmesini bekledi: Allah’ın Oğlu’nun beden alması Allah’ın eylemidir, ancak Allah, Annesi olacak Kadının da, bunu hür olarak kabul etmesini bekledi. Meryem, Allah’ın Oğlunun Annesidir, ama hep bakiredir. Bakireliğini dile getirerek İncillerin dediklerini tekrar ediyoruz ve Allah’ın ilahi bir şekilde davrandığını da tekrar söylüyoruz. O, insanlığın yardımıyla Kadın aracılığıyla hareket etmek istedi ve erkeğe gerek olmadan bunu yapmak istedi. Allah’ın davranma şekli hayret edicidir! 

 

Bu Pazar günkü okumaların birincisi ve İncil, bize Allah’ın Sözünün büyük önemine inandırmak ister. Söz önce Musa sonra son olarak ve kati bir şekilde İsa tarafından bize nakledilmektedir. Allah’ın emirlerini tekrar sunan Musa’nın birçok açıklamasından sonra işte bugünkü sözler: “Musa, İsrail halkına şöyle dedi: "Benim şu sözlerimi yüreğinizde ve ruhunuzda saklayacaksınız. Onları işaret olarak bileklerinize bağlayacaksınız ve bir süs gibi alnınızda taşıyacaksınız. Bu gün size bereket ve felaket arasında seçim yapma olanağını veriyorum. Bugün emretmekte olduğum, Allah'ınız Rabbin emirlerini dinlerseniz, bereket olacaktır. Ama Allah'ınız Rabbin emirlerini dinlemezseniz ve bilmediğiniz başka ilahların ardından gitmek için bugün gösterdiğim yoldan saparsanız, felakete uğrayacaksınız". Allah’ın Sözü o kadar önemli ki düşüncelerimizin en önemlisi olmalıdır. Yüreğimizde ve ruhumuzda olmalıdır. Bunu unutmamak için de alnın üzerinde bir süs gibi veya ellerde bir işaretle onu hatırlamayı tavsiye edilir. Yani Allah’ın sözü daima gözümüzün önünde olmalıdır!  Gözünü her açtığında Allah’ın sevgi ile, senin gördüğün her şeyi yarattığını hatırlamalısın. Allah’ın Sözü bizi daima yöneltmelidir, ne yaparsak veya ne bakarsak, ne karar alırsak hep Allah’ın Sözünün ışığıyla hareket etmeliyiz. Daima ellerimizde de olmalıdır: ne iş yaparsak daima Allah’ın Sözüne itaat ederek ve onun bize verdiği hikmetle yapmalıyız. Söz hiçbir zaman düşüncelerimizden, görevlerimizden, yaptıklarımızdan eksik olmamalıdır.

İncil de bize aynı fikirleri tekrar eder. İsa dağda yaptığı konuşmayı kendi söylediği sözleri değerlendirerek bitirir. Onlar her Hıristiyan yaşamın temeli olmalıdırlar aynen her binanın temelinin kayalara dayanması gerektiği gibi. İsa’nın söylediği bu kadar önemli olan sözler hangileridir? Onlar “mutluluklar” ile başlar ve Allah’a duyulan güven ve samimiyetle devam ederler. İsa’nın bu sözleri Musa’ya verilmiş emirlere, düşüncelerimizin kökünden başlayarak itaat etmemize, ama bunu korku için değil sevgi için yapmamıza davet ederler. Şakirtlerin “doğruluğu” Ferisilerin ki gibi olmamalıdır: yani Allah’a itaat etme sebebimiz cezadan korkmaktan kaynaklanmamalıdır, ne de Onun gözünde hak iddia edebilmek için yapılmalıdır. Sadece Baba’ya olan sevgimizden ve tüm kardeşlerin kurtulmasını arzuladığımızdan kaynaklanmalıdır.

İsa’nın Sözüne itaatimiz, Onu Allah’ın Oğlu olarak kabul etmemizin işaretidir. O, Babanın bizim için söylediği gerçek Sözdür! Aziz Pavlus da aynısını söyler: “Kardeşlerim, şimdiyse Kutsal Yasaya bağlı olmadan Allah'ın insanları nasıl kurtardığı açıklandı. Yasa ve peygamberler buna tanıklık etti. Allah, insanları Mesih İsa'ya olan imanlarıyla aklar”. İsa’yı kabul edince “doğru”, yani aklanmış oluruz, Ona iman ederiz ve bu sebepten Onun arzularını gerçekleştirmek için tüm yüreğimiz ve arzumuzla itaat ederiz.

İsa önümüzde en büyük armağan olarak durur, tüm yaşama ve yaşamımızdaki tüm olanlara değer veren armağandır. Bu sevinçle ve güvenle Ona bağlı kalalım ve sadece hikmetli Sözlerinin gerçekleştirdiklerini yapalım!