27/07/2008 - OLAĞAN DEVRE - 17 Pazar Günü – A

1.Okuma 1 Kr. 3,5.7-12 Mezmur 118 2.Okuma Rom. 8,28-30 İncil Mat. 13,44-52 

 

Dirileri ve ölüleri yargılamak için şanla tekrar gelecek. İsa’nın göğe çıkışı, insanların yaşamından ve kaderlerinden uzaklaşması için kullandığı bir yol değildir. Peder Allah ve Mesih İsa, bizi hiç unutmuyorlar! Peder’in kurtulmaya ihtiyacı olan dünyaya kati sevgi eylemi olarak yolladığı Oğul, insanları sevmeye devam etmektedir. O, “tekrar gelecektir” : biz Onun bu gelişini bekliyoruz, O da bize sevgisinin tamlığını göstermek ve tattırmak için gelmeyi beklemektedir. Biz Onu bekliyoruz, çünkü her gün kurtulma ihtiyacımızı fark ediyoruz. Onu sevinçle bekliyoruz, çünkü bizi sevdiğine eminiz. Beklerken de Sözünün, yaşamımıza ve çevremize kutsallık, sevgi ve gerçeklik meyveleri vermesi için emirlerine uygun yaşıyoruz. Bize bunu öğretileri ve hikâyeleriyle O tavsiye etti. Onu, düğünden dönen güveyimiz gibi bekliyoruz, kaçta ve nasıl döneceğini bilmiyoruz. Sadece onun hoşuna gitmek ve onun projelerini gerçekleştirmekten başka arzumuzun olmamasına çalışıyoruz. Gerçekten de döndüğünde ”dirileri ve ölüleri O yargılayacaktır”. Bu, herkesin canlı ve ölü, Hıristiyan veya olmayan, imanlı veya imansız, herkesin Onunla karşılaştırması gerektiği anlamına gelir.  Bir kişiyi “doğru” ilan edebilecek başkası yoktur dünyada. İncil şöyle der: “Allah, Oğlunu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi”: O yargısını Sözüne uyarak yaşayanları ve öğrencilerini kurtarmak için kullanacaktır. Diğerlerini de mahkûm etmeyecek, ama kurtulmayı kabul etmeyenler kategorisine gireceklerdir. Biz Onu bekleyerek yaşayalım: bu bekleyiş bizleri dünyevi şeylerden hür kılar, boşuna zaman harcatan yüzeysel şeylerden uzak tutar, önemli olanı aramak için bize hikmet verir, sadece sevgiye önem vermemizi ve bakışlarımızı hep İsa’ya doğru çevrili tutmamızı sağlar.

 

Süleyman’ın duası Allah’ın hoşuna gitmektedir. O kendisi için hiçbir şey istememekte, ne sağlık, ne zenginlik ne de düşmanlarına karşı zafer; sadece yönetmek için hikmet arzulamaktadır. Bununla halkı için Allah’ın bir işareti ve armağanı olacaktır. O, sevgi için araç olmak istemektedir: bu arzu Allah’ın hoşuna gider. Allah sevgidir ve insanlar için sevgi aracı olmak istediğimizde gerçekten evlatları olduğumuzu tanır ve duamızı dinler ve gerçekleştirir!

Aziz Pavlus da aynı şeyleri başka sözlerle tekrar eder: “Allah'ı sevenlere... her şeyin iyilik için yöneltildiğini biliriz”. Bu cümleyi okurken birçok anlam çıkarabiliriz: ilk önce Allah Onu sevenlere özel bir ilgiyle bakar. Ayrıca her şey, her olay, hatta her terslik bile Allah tarafından bizim iyiliğimiz için kullanılmaktadır. Allah’ın Sözü olduğu için bu cümleyi ciddiye alanların (aralarında biz de olalım!) kızmak için sebepleri olmayacaktır. Allah’ın Oğluna “uygun” olacağız: davranışlarımızla Peder gibi daima seven İsa’ya benzerliğimiz gözükecektir! Bizim bu benzerliğe ulaşmamız yaşamımızın tam olarak gerçekleşmesidir. Bunu bize İsa bu günkü hikâyeleriyle de anlatmaktadır.

Tarlada saklanmış hazineyi ve değerli inciyi arayan kimdir? İsa’yı arayıp yaşamının merkezi olarak yapandır, çünkü Onda Allah’ın sevgisinin tamlığını bulur. Saklı hazineyi ve değerli inciyi bulan, başkalarının o tarla hakkında veya inci hakkında düşündüğüne bakmaz. O, Rabbin mevcudiyetinin büyük değerini tanımakta ve artık onu kaybetmek istememektedir. Rab İsa her seçimi ve her kararı için bir kıstas olmaktadır: ağıyla kıyıya her çeşit balık çeken, hepsini evine götürmez, aralarından sadece “iyi” olanları seçer! İyiyi ve kötüyü ayırt etmek için güvenli bir kıstası vardır! Bizim güvenli kıstasımız İsa ile karşılaştırmadır, O tek hazinedir; yüreğimiz ve zamanımızı meşgul etmeye layık tek değerli taştır.

Ara sıra kendi kendime şunu soruyorum: dağılmış ve zarar görmüş bir dünyada yaşayan bir Hıristiyan nasıl güvenli kıstaslara sahip olabilir, nasıl incilerin değerini bilebilir ve değersiz tarlalarda saklı hazineyi nasıl bulabilir? Yüreğimden gelen cevap budur: alçakgönüllü olan ve kendilerini Allah’ın sözü ile karşılaştırmaya alışan Hıristiyanlar güvenli kıstaslara sahipler, bu sebepten dıştan gelen etkenlerden etkilenmezler. En güzel ve güvenli alışkanlıksa sık sık ve düzenli olarak Tövbe gizemine yaklaşmaktır. Modalardan ve zamanın düşüncelerinden etkilenmeyen ailelerin, düzenli olarak tövbe gizemine yaklaşanların olduğuna dikkat ettim. Aynı zamanda bu gizeme sadık olanlar depresyona daha zor düşerler. Tövbe gizemine sadık olanlar Mesih İsa’ya yönelirler ve içsel bir huzura, barışa ulaşırlar. Sevgi kaynağı ve neşe kaynağı olurlar. İsa gerçek bir hazinedir, gerçek bir incidir: Onu bulmak ve ona bağlı kalmak için gösterdiğimiz küçük çabanın karşılığı bereketlidir.