13/04/08 - PASKALYA DEVRESİ – 4. Pazar – Aª

1.Okuma Hav. Kit  2,14.36-41             Mezmur 22

2.Okuma  1 Petrus 2,20-25       İncil  Yuh. 10,1-10

İyi Çobanın Pazarı

 

Allah'ın biricik Oğlu, bir tek Rab olan Mesih İsa'ya inanıyorum! Şimdi bu cümlenin, “Allah’ın Oğlu” sözünü inceleyelim. Biz İsa’ya iman ederiz, çünkü o Allah’tır. Eski Ahitte “Allah’ın Oğlu” sözü sadece bir unvandı o kadar ki meleklere, tüm halka, hatta Musevilere de takılırdı. Daha sonra beklenen Mesih için daha belirtili olarak kullanılmaya başlandı (Mezmur 2). Petrus bu sözü ilan ettiğinde ise tam anlamını belirtmeye başlamaktadır: Sen, yaşayan Allah’ın Oğlu Mesih'sin” (Mt 16,16). O kadar ki İsa ona bunu kendiliğinden söylemiş olamayacağına, bunu Baba’nın ona bildirdiğini söylemekte. Aziz Pavlus da İsa'nın Allah’ın Oğlu olduğunu” ilan ediyordu (Hav. Kit. 9,20). Bunu ilan ediyordu çünkü İsa, kendisini böyle tanıttı (Ürdün nehrinde vaftiz olurken ve Heyetinin değiştiği dağda). İncil’de dini mahkemenin İsa’ya açıkça bu soruyu sordukları yazılıdır: “Sen Allah’ın Oğlu musun?” O da şöyle cevap verir: “Söylediğiniz gibi, ben O’yum”! Biz bunu iman bildiriminde tekrar ederken ne demek istiyoruz? Daha sonraki sıfatlar bunu belirtmekte: onlarla “oğul” sözünü inceliyoruz ve İsa’nın ilahi tabiatını belirtiyoruz. Yüzyıllar boyunca Kilisenin bu imanı sebebiyle birçok şüphe doğdu ve din sapmalarına sebep oldu, birçok Hıristiyan’ın ve episkoposların teolojik düşüncelerini teşkil etti, yedi ekümenik Konsilin konusu oldu. Açıklanmaya çalışılan hep, İsa’nın ilahi evlatlığının anlamıdır.”Biricik” sözü de Oğul, terimini genel değil de özel olarak telaffuz etmemize yardımcı olur. Hepimizin Allah’ın evlatları olduğumuzu söylemeye alışığız: bu doğrudur, ancak bizim için kullanılan “oğul” sözü “insan” olduğumuzu belirtmekte, yani hayvanlar değiliz, ama Allah değiliz de. İsa ise “Allah’ın biricik Oğlu’dur”: yani O, özel ve eşsiz bir şekilde Oğul’dur.

 

“Ben ise, insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim”. İsa dünyadaki ve Kilisedeki rolünü anlatan bazı örnekler verdikten sonra kendini böyle tasvir etmekte. O gerçek çobandır, kuzularına sevgiyle bakar. O, kuzuların içersinden geçerek korundukları ahıra giren, kapıdır. O kapıdan çıkıp, gıda bulurlar ve çoban onları yöneltir ve korur. Bu örnekler yukarıda değindiğimiz cümle ile sona erer: İsa yaşam verir ve bunu cimrilik yapmadan verir! Bugün, bu örnekleri göz önünde tutarak, çoban görevinin kilisede başlangıçtan beri günümüze kadar daima gerekli olduğu hakkında derin düşünelim. Episkopos ve rahipler İsa’nın öğrencilerine olan sevgisinin somut, tutulabilir işaretleridir. Episkoposlar, rahipler ve diakoslar Rabbin her imalıya olan itinasını somutlaştırıyorlar: onları sevgiyle karşılıyorlar,  eğitiyorlar, Söz ve Efkarestik Ekmekle besliyorlar ve özellikle de Allah tarafından günahlarının affedildiğinin garantisini veriyorlar. İlk iki okuma da bizleri bu beklenmedik hizmete doğru yöneltiyorlar.

Bugün Baba’ya ısrarla rahiplik hizmetine gençler çağırması ve çağırdığı kişilere azizlik ve görevlerini sevinç ve hevesle yapabilmeleri için cesaret vermesi için dua edelim. Kilise, rahipler az olunca ve yokken acı çeker, özellikle onlarda azizlik olmayınca da daha çok acı çeker. Böyle durumlarda Hıristiyanlar yalnız bırakıldıklarını hissedebilirler, tesellisiz kalırlar.  Aynı zamanda rahiplerin, imanlılar tarafından çoban olarak, İsa’nın gönderdiği havari olarak, görülmeleri ve özellikle görevleri için aranmaları için dua edelim. İsa’nın yerine getirmelerini istediği en önemli görev imanlıları Tövbe Gizemiyle affetmeleridir. Çünkü günahlar yüzünden insanlar Allah’ın huzurunu, yüreğin huzurunu ve diğerleriyle barışı tadamazlar. Günahlar insanların cömert ve merhametli olmalarını engeller, Kutsal Ruh’u almasını önlerler ve etraflarına şüphe ve huzursuzluk dağıtmalarına yol açarlar. Günahlar, Baba’ya itaatsizliklerdir, bakış açımızı daraltırlar ve Allah’a ve insanlara karşı bizleri duyarsız kılarlar. İnsanın yüreğinden günahı çıkarmak gerekir ve bir daha günah işlememesi için yardım edilmesi gerekir. Aziz Petrus mektubunda açıkça İsa’nın şunu yaptığını söylüyor: “Bizler günah karşısında ölü gibi olup, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta, kendi bedenine yüklendi”.

Günahsız olan İsa, Baba’nın arzularını, yani ‘doğruluğunu’ gerçekleştirebilelim diye, üzerimizden günahın yükünü kaldırmak ister, böylece Allah’ın sevgisinin şahitleri olmamızı sağlar! İlk okumada Petrus şunu da söylemekte: “Tövbe edin, her biriniz günahlarının bağışlanması için Mesih İsa'nın adıyla vaftiz olsun. Böylece Kutsal Ruh'un armağanını alacaksınız”. Pişman olmamız gereklidir: Allah onu görerek bize Ruh’unu verir. Bu aynen yeni şarabın kirli veya başka pis şeylerle dolu küplere konamayacağı gibidir. Günahlarımız, dünyanın günahlarını kaldırmaya gelen Allah’ın kurbanı, İsa’nın omuzlarına yüklendiğinde Allah’ın Ruh’u içimize gelebilir. Rahiplerimizden öncelikle bizlere Allah’ın affını vermelerini dileyelim ve Baba’dan hiçbir zaman O’nun adına bizi affedecek kimselerin eksik olmamasını dileyelim.