05/12/2010 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -

2. Pazar Günü- A

 

 

1.Okuma Yeş. 11,1-10 Mezmur 71 2.Okuma Rom. 15,4-9 İncil Mt. 3,1-12

 

Çocuk yaşta vaftiz edilenler, ilk önemli iman ve kilise ile ilgili tecrübelerini, kendi ailelerinde yaşarlar. Eğer aileleri onlara bunları yaşatmazsa, verilmiş  vaftiz sonuçsuz kalır ve o çocuk vaftiz olmamış gibi büyür, dolayısıyla kendi kaprisleri ve istekleri dışında, başka referans noktası olamayan herhangi bir çocuk gibi büyür. Çocuklarını vaftiz etmek isteyen ebeveynler takdir edilmelidir, özellikle de buna hazırlandılarsa. Çocuklarının vaftizine hazırlanmak bir şöleni hazırlamak değildir, yaşamlarını çocuklarına Mesih İsa’ya imanı nakledebilecek duruma getirmektir. O halde bu ebeveynler birlikte dua etmeyi, birbirlerinden özür dileyip af etmeyi ve birbirlerine yardım etmeyi öğrenirler, Rabbin gününü kutlarlar, başkalarını düşünürler ve onları sevilecek kardeş olarak görürler, onlara sabretmeye ve saygı göstermeye çalışıyorlar. Çocuklarına da bu şekilde davranmayı öğretiyorlar. Aynı zamanda bu ebeveynler Kilise birliğine önem verirler ve cemaatin ihtiyaçları ile ilgilenirler. Bu ihtiyaçların başında ise imanı nakletmek gelir. Çocuklarını vaftiz etmeye karar veren ebeveynler, onları dirilmiş ve canlı İsa ile karşılaştırmak için uğraşırlar. Vaftiz babaları ve annelerinin de aynı görevi var. Onlar İsa’nın, insanların gerçek sevinci olduğunu ve içsel yaşamı doğuran, geliştiren, olgunlaştıranın, O olduğunu bilirler. Bu içsel yaşam bu dünyada köle olarak yaşamamak için, başkalarının düşüncelerinin ve alışkanlıklarının kölesi olmamak için gereklidir. Eğer çocuk ve genç, İsa ile arkadaş olarak yaşarsa, içsel bir hürriyet hisseder, kendisi olayları doğru şekilde yargılayabilir ve iyi ve kötüyü ayırabilecek duruma gelerek, zamanın moda ve ideolojilerinin etkisinde kalmaz. Çocukları için vaftizi seçip de, Kilise ve diğer imanlıların birliğine, dini ayinlere katılarak gelişen ruhani birliğe katılmaları için bir şey yapmayan ebeveynler, kendi aleyhlerine davranırlar. Onlar Hıristiyanlık görevlerini yaptıklarını sanırlar, ama öyle değildir: çocukları kendi yaşadıkları içsel boşlukla büyütecekler ve bu kişiliklerinde sorunlar doğuracaktır. Çocuklar bu boşluğu doldurmak için geçici şeyleri, hatta, fanatik spor, seks, uyuşturucu maddeler gibi, zararlı şeyleri arayacak, dolayısıyla sorunları çoğalacak. Bunu söyledikten sonra elbette ki çocukları vaftiz edilmesin demek istemiyorum, söylediğim şu: ebeveynler çocuklarının vaftizi için hazırlanmamaları hatalıdır.

 

Peygamber, imkânsız gibi gözüken ve beklenmeyen büyük değişiklikler müjdelemektedir. Artık zehirli ve vahşi hayvanlar tehlikeli değil, kimse onlardan korkmamalı. “Rabbi tanımak” insanları da değiştirecektir, onlar da artık şiddet kullanmayacak, yağmalama yapmayacaklardır. Peygamberin kendisi bunun, “Yesse'nin gövdesinin” ulusların ayırıcı işareti olarak tanındığında, gerçekleşeceğini söylemektedir. Biz, durumun gerçekten böyle olduğunu bilmekteyiz: ne zaman ki “Yesse’nin gövdesi”, yani Davut’un soyu olan Mesih İsa, bir ulus tarafından tanınıyor ve hizmet ediliyor, orada her şey kökünden değişiveriyor. Tarihe baktığımızda, İncil’i tanıdıktan sonra uluslarda birçok değişikliğin meydana geldiğini görüyoruz. Ama maalesef bugün tersini de görüyoruz: barış içersinde yaşayan uluslar, “Rabbi tanımaları” azaldıkça şiddetli ve güvensiz oluyorlar.

Yeşaya peygamberin vaat ettiklerinin, artık Vaftizci Yahya’nın vaazlarıyla gerçekleştiklerini görüyoruz. Kalabalıkları, katılığı ve Allah’a güveni ile kendine çeken bu adam İsa’nın gelişini hazırlıyordu, herkesi tövbe edip Allah’a dönmeye çağırıyordu. Herkesin kendi günahlarını tanımaları ve itiraf etmeleri için ısrar ediyordu. Ona koşanların farklı iki davranışı vardı. Bazıları vaftiz isteyerek gerçekten kendilerini alçaltıyordu ve af diliyorlardı. Böylece aleni bu törenle “Gelen Olan”ı, yani Mesih’i kabul etmek istediklerini gösteriyorlardı. Bazıları ise sadece merak için Yahya’yı görmeye gidiyorlardı. Bunlar kibirli kişiler, bunun için, hiçbir şeye, Yahya’nın gerçekleştirdiği işarete de ihtiyaç duymuyorlardı. Bunlar, Ferisiler ve Sadukiler idi. Bu kişiler kendilerini, meslekleri sebebiyle veya bir tarikata mensup olduklarından, doğru insan hissederlerdi. Yahya onların kibirli olduklarını anlıyor ve onlara çok sert sözlerle hitap ediyor. Onları hatta “engerek soyu” diye adlandırıyor. Herkes engereğin kim olduğunu da pekiyi bilirdi. Kibirli olan gerçekten de öyledir, sadece kurtuluşu almaya kabiliyetsiz değil de, kendisi ve başkaları için mahvolma sebebi bile olmaktadır. Tövbe etmek, yani hayatı değiştirmek ve Allah’a yöneltmek gereklidir: “Kutsal Ruh ile vaftiz edenin” gelişi, Allah’a dönmek istemeyenler ve O’na ihtiyaçlarının olduğunu tanımayıp alçalmayanlar için, kurtuluş olacağına, yargılama ve mahkum olma sebebi olmaktadır. Noel günü çoğumuz bir kiliseye kutlama için gideceğiz: tövbe etmiş ve Allah’a dönük olacak mıyız? Bebeğin vereceği Kutsal Ruh’u, sadece o gün değil de, her gün içimizde taşımaya hazır olacak mıyız? Vaftizci Yahya, İsa’yı, bazı tatlı duygularla değil de, Rab’bin yeni yollarına hazır bir yaşamla, O’nun arzularını gerçekleştirmeye hazır bir şekilde karşılamamıza, yardım etmek istemektedir.