12/12/2010 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ - 3. Pazar Günü - A  -

 

 

1.Okuma Yeş. 35,1-6.8.10 Mezmur 145 2.Okuma Yakup  5,7-10 İncil Mt. 11,2-11

 

Vaftiz bir iman Gizemidir. Kendi yüreğinde, Tanrı’ya olan ve İsa’nın sevgisiyle beslenen imanı keşfedenler vaftizi ister. Vaftiz bir varış noktası gibi görülebilir ve onu uzaktan hayal edenler için bir varış noktası olabilir. Hıristiyan olmayan bir ortamda yaşayan bazı insanlar vardır ki İsa’dan bahsedildiğini duyuyorlar veya O’nu rüyalarında görmüşlerdir veya Hıristiyanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve güveni görmüşlerdir. Bu olaylardan etkilenerek kendi kendilerini sorguluyorlar ve İsa’yı arıyorlar. Şaşırarak O’nun canlı olduğunu keşfediyorlar çünkü tecrübe ediyorlar ki, İsa yüreklerine barış ve sevinç veriyor. O zaman da ne yapıyorlar? Onlara Rab İsa’dan konuşan ve O’nu tanıtan Hıristiyanlar arıyorlar. Bu, İsa’nın içlerinde gerçekten var olup, ‘çalıştığının’ ve onlara Kutsal Ruh’u bağışladığının işaretidir. Nitekim Kutsal Ruh birliği ve birliği arzulamayı yaratmaktadır. Kim İsa’yı arıyorsa otomatikman Kilise’yi de arar. Günümüzde de, aynen aziz Pavlus ilk defa Şam yolunda Rab’le karşılaştığında meydana gelenler, tekrarlanıyor: Pavlus-Saul, İsa hakkında bilgi edinmek ve vaftiz olmak için Kiliseden birilerini aradı. İsa ile karşılaşmış olan için vaftizi istemek ne demektir? Daha bilinçsiz bir şekilde olsa da, ama güçlü olarak, İsa’ya ait olmaktan ve Onun tarafından kabul edilmekten emin olmak için bir eylem gerçekleştirmesi gerektiğini anlamaktadır. Aynı zamanda bu eylemin, sadece İsa’ya hizmet eden ve O’nu seven birinin bir kabul eylemi aracılığıyla gerçekleşebileceğini sezmektedir. Vaftiz eylemi tektir, fakat iki isteği belirtir, yani hem vaftizi isteyenin hem de vaftiz eden cemaatin isteğini belirtir. Sonra vaftizin, bir insan veya insanlar tarafından gerçekleştirilmiş bir eylem değil, ama Tanrı’nın gerçek bir armağanı olduğu belli oluyor, çünkü vaftizi alan kişi öyle güçlü içsel bir güç ve sevinç alır ki, korkusuzca zülüm edilmeyi bile kabullenir: bunlar Kutsal Ruh’un tipik meyveleridir. Bunları bana değişik yerlerden ve ortamlardan gelen, vaftiz olmuş olgun kişiler anlattı. Bazıları dinsizdi, bazı başka dinlere mensup idi, başkaları Yehova Şahidi idi, daha başkaları rahiplere karşı ya da ahlaksızlık dolu bir ortamda yetişmişlerdi. Vaftiz olduklarında yeni bir yaşama başladıklarını anlar ve kendilerini bir çocuk gibi hissederler, değişik kişisel, ailevi ve cemaat durumlarını imana göre yaşamak için her yeni  adım için yardıma ihtiyaç duyarlar. Bu sebepten imanını bulduğu cemaat, onlara yardımcı olması için, yanlarına İncil öğretilerine uyan ve Rab’bi seven sadık bir kişi koyar.

 

“O sizi kurtarmaya gelmektedir”! İşaya bu sözle halkın niçin sevinmesi gerektiğini açıklamaktadır. Peygamber kurak toprağı, hatta çölü bile sevinmeye çağırır: Bu, en kötü acı içinde olanların da ümit etmeye başlayabileceğini söylemek için kullanılan bir görüntüdür. Gerçek kurtarıcı gelecek ve onları kurtaracaktır. Kurtuluş ters anlaşılamayacak bazı işaretlerle birlikte gelecektir: İçlerinde büyük acılar olanlar, kurtulacaklardır. Körlerin gözleri açılacak, sağırların kulakları duyacaktır, sakatlar ve dilsizler yürüyecek ve konuşacaklardır. Rab’le karşılaşmalarından o kadar mutlu olacaklar ki tüm engellerini aşacaklardır. İşaya’nın anlattığı işaretler İsa’nın gerçekleştirdiği olaylardır ve kendisinin, Yahya’nın şakirtlerine dikkatle izlemelerini tavsiye ettiği eylemlerdir. İsa yaptıklarının mucizeden öte olduklarını biliyordu, onlar gerçeğin işaretleriydi ve gerçek kimliğini belirtiyorlardı. O, Allah’ın beklenilen Mesih’i idi. Yahya İsa’ya kendini göstermesi için bu fırsatı yaratıyor, ama İsa, bundan faydalanarak, Yahya’nın da gerçek kimliğini gösteriyor. Yahya artık hapistedir ve insanlar tarafından reddedilmektedir, ama Allah onu Mesih’ten önceki son peygamber yapmıştır. Yahya’nın peygamberliğini ilan etmek için seçtiği ortam çöl ve fakirliktir, bu ortamlar insanların ve Allah’ın da sempatisini kazanmaktadır. Kutsal Yazılar Yahya hakkında, Mesih’i habercisi olduğunu bildirmektedirler. İsa da, kendi görevini söyledikten sonra, bunu doğrulamaktadır. Bu da İsa için Yahya ‘ya büyük bir övgüyü sunmaya fırsat oluyor: Kendisini izleyenler haricinde, Yahya’dan büyük insan yoktur. Çünkü gerçekten İsa’yı izleyen artık Allah’ın Hükümdarlığının bir üyesidir.

Bizim Rab’bi yeniden ve daha derin bir şekilde kabul etmemiz için; uyanık olalım. O, daha önce zaten geldi, ama biz henüz O’na her şeyi, yani, tüm zamanımızı, tüm dikkatimizi vermedik. Bizde O’na olan sevgimiz büyümeli öyle ki O’ndan başka hiçbir şey arzulamayalım: Şanla gelecek olan O’dur.

Aziz Yakup da İsa’nın son gelişinden konuşmaktadır ve bizleri O’nu devamlılıkla beklemeye çağırmaktadır. Bu devre için bize bir çalışma tavsiye etmektedir: “Kardeşler, yargılanmamak istiyorsanız, birbirinizden şikayetçi olmayınız. İşte, Yargıç kapıda duruyor”. Rab’bimiz, yargıç olarak gelmektedir, bu sebepten biz, O’nun yerini alarak, kardeşlerimizi yargılamayalım. Onlardan şikayet etmek, aynı onları yargılamak gibi olmaktadır. Biz sabırlı olmaya alıştıracağız, böylece gelecek Olana iç açıcı bir ortam sunacağız. Başkalarının günahları hakkında konuşmak çok kolaydır, Rab ise kurtarmak için, hür kılmak için, iyileştirmek ve teselli etmek için geliyor. Biz O’nu böyle bekliyoruz ve O’nun kurtaracaklarını şimdiden sevmeye başlıyoruz!