25/09/2011 – OLAĞAN DEVRE - 26. Pazar Günü – A -

 

 

1.Okuma Hez. 18,25-28 Mezmur 23 2.Okuma Fil. 2,1-11 İncil Mt. 21,28-32

 

Bizi Allah’a götüren yol, pişmanlıktan geçer. Hepimiz Adem’in yolunu takip etmekteyiz ve bu bizleri Baba’nın bakışlarından uzaklaştırmaktadır. Bu yolu kat ederken düşüncelerimizin ve kararlarımızın aydınlanmış olduklarını ve hatta Allah’ın gösterdiklerinden daha iyi olduklarını düşünmeye yatkın oluruz. Gerçekten de Hezekiel peygamberin dediği gibi: “Rabbin tuttuğu yol doğru değil, diyorsunuz”. Biz gerçekten körüz. Pişman olmalıyız, düşünme tarzımızı değiştirmeliyiz ve başka yöne yönlenmeliyiz. Pusulamız kendi rahatımız veya alışkanlıklarımız olamaz, ne de egoizmden etkilenmiş düşünme tarzımız: bizi yönlendiren tek işaret, Allah’ın Sözü olmalıdır. Allah’ın Sözü Baba’ya dönmemiz için bize yol gösterecektir, dolayısıyla da gerçek yaşam yoludur, doğruluk ve kişiliğimizin ahenkli gelişmesi gerçekleşecektir. Bu dönüş herkes için mümkündür, büyük suçlar sebebiyle Baba’dan uzaklaşmış olanlar için de geçerlidir: bunu bize peygamber Hezekiel kesin bir şekilde bildirmektedir.

İsa’nın anlattığı hikaye de, “Baş rahiplere ve Yaşlılara” hitap ederken pişmanlıktan bahsetmektedir. İlk anda babasının davetini kabul etmeyen oğlun pişmanlığını anlatmaktadır: babasının arzusunu ret eden oğul, düşününce vazgeçiyor ve babasının yanına dönüyor, arzusunu gerçekleştiriyor. İsa onu, sözünü veren ama sonuçta itaat etmeyen oğul ile karşılaştırıyor. Hikaye kısa ve öz, herkes anlayabiliyor, ama İsa bu örneği orada bulunanlara yakıştırıyor ve ters anlamaların önüne geçiyor. Allah’ın davetini ret edenler ama sonra pişman olanlar, günahkarlar ve fahişelerdir. Onlar için Allah’ın hükümdarlığı açılabilir, çünkü onlar Baba’nın kurtarıcı olarak gönderdiği Oğul’u kabul ediyorlar. Gerçekten de İsa, günahkarlar ve fahişeler tarafından dinlendi, itaat edildi ve sevildi: bunlar Allah’ın hükümdarlığına yakınlar. O’nu dinleyen Baş rahipler ve Yaşlılar, ise O’nu dinliyorlar ama kabul etmiyorlar, hatta O’nu açıkça ret ediyorlar. Onlar İsa’ya aynen Yahya’ya davrandıkları gibi davranıyorlar: pişman olmayı kabul etmiyorlar, günahkarlar ise Ürdün nehrine Yahya’nın eliyle arınmak için girdiklerinde kendilerini alçaltarak tövbe etme isteklerini belirtiyorlar.

Peygamberin ve Rabbimizin bu sözleri bizleri Allah ile ilgili konularda ciddi olmamıza yardım etmek istemektedir. Güzel sözler, hatta güzel dualar yetmemektedir, kendi doğruluğuna güvenmek de yeterli değildir. Eğer pişmanlık, alçakgönüllülük, itaat yoksa yürüyüşümüz Baba’ya doğru değildir. Baba’ya doğru yürümek için İsa’yı kabul ederek alçakgönüllü bir itaat gereklidir, O’nun bize yol göstermesini kabullenmeliyiz.

İsa’yı nasıl kabul etmeliyiz? Bunun cevabını bize aziz Pavlus vermektedir. Duygularımızın, “Mesih İsa’da bulunan duygulara benzer” olmalarını istediğimizde, O’nu kabul etmiş oluruz. İsa’nın duygularını nedir? Tam alçakgönüllülüktür. O, Allah olmasına rağmen insanlar arasına gelerek kendini insan yaptı, zamanının çoğu insanının olduğu gibi hizmetkâr oldu. Hizmetkârların hizmetkârı olan O, itaat etti. İsa için itaat etmek, bizim sandığımız gibi bir alçalma değildir, bu O’nun için bir sevgi eylemidir. İsa, Baba’ya itaat etmektedir, ama Baba O’na arzularını insanlar aracılığıyla da belirtmektedir. Biz O’ndan öğreniyoruz. Allah’ın bize konuşması için herhangi bir kardeşimizi kullanabileceğinden eminiz, bu sebepten hiç kimseyi hor görmüyoruz: belki de o kişi aracılığıyla bize Baba’nın sesi ulaşabilir. “Her biriniz alçakgönüllülükle bir diğerini kendinden üstün saysın”; bu, İsa’nın kat ettiği yoldu ve aynı yolu bize sevgi yolu olarak gösterdi. Bu yol bizleri gerçek mutluluğa götürecektir. Bu sebepten kendi faydamız için değil de, herkesin yaşamı ve huzuru için çalışalım.

Baba Allah, Oğlunu alçakgönüllü itaati için yüceltti. Biz de O’nun önünde diz çökerek, O’nu her şeyin ve herkesin “Rabbi” olarak ilan ederek ve özellikle O’nun duygularını benimseyerek O’nu yüceltiyoruz. Bu şekilde Baba’ya sevinç veren oğul konumuna geliyoruz; birçok kere bizden istediğinin tersini yaptıysak da, şimdi elimizi tutan Oğul İsa sayesinde sevinçli bir sevgiyle bağında çalışmaya” gidiyoruz!