08/01/2006  İSA’NIN VAFTİZİ BAYRAMI – B -

İlk Okuma               İşaya 55,1-10                              Mezmur          İşaya 12,2.4-6

İkinci Okuma          1Yuh. 5,1-9                                 İncil                 Markos 1,7-11

 

 

On Emrin sıralanması bir giriş cümlesiyle başlar. “Ben senin Tanrınım, seni Mısır’dan çıkaran, kölelikten kurtaran Tanrınım!”. Genelde biz bu cümlenin ilk bölümünü söylüyoruz ve bu yeterlidir. Allah emirlerini, daha doğrusu “hikmetli sözlerini” vermeden önce kendini tanıtmaktadır. O Allah’tır, sevgisini daha önce tecrübe ettiğimiz Allah’tır. O halkı kölelikten kurtararak onlara en büyük armağanı yaptı, onlara özgürlüğü verdi. O halde Allah’ın arzusu ve isteği de bu yöndedir. Halkın özgürlük yolunda ilerleyebilmesi için ve daha derin bir sevince ulaşabilmesi için onlara hikmetli tavsiyelerini vermektedir.  O halde emirler gerçek bir Allah’tan gelmektedirler, bizi seven bir Allah’tan; firavun gibi kendi kazançlarını düşünerek emir veren bazıları gibi değildir. Ben senin Tanrınım: ben senle ilgileniyorum, seni seviyorum ve gerçek iyiliğini istiyorum. Kendi kazancım yok, tek istediğim senin iyiliğin ve senin yaşamının doluluğuna ulaşmandır. Ben sana özgürlüğü verdim ve asla seni hiçbir şekilde zorlamak istemem, fakat aynı zamanda aldatılmaman ve Mısır köleliğinden daha kötü köleliklere düşmemen için sana kanunlar verdim. Duyacağın bu On Söz, Benden, sevgimden ve hikmetimden gelmektedirler: Onları değersiz görme, yok sayma, saklama, tersine onları daima yaşa, seni görmedikleri zaman da, sosyal yaşamda sorumluluk taşıdığın zamanlarda da... Öğretilerime itaat edersen sosyal yaşam mutlaka zenginleşecek ve düzelecektir. 

Bugün Yahya’nın yanında duralım ve onun bize verdiği şahitliği görelim, böylece İsa’ya hayranlıkla bakmamız kolaylaşacaktır. Yahya layık olmadığını belirtikten sonra kendini İsa ile karşılaştırıyor: “Ben sizi su ile vaftiz ettim, O sizi Kutsal Ruh ile vaftiz edecektir”. Yahya’nın görevi, halkı hazırlamaktı. O su ile yıkıyordu: kendilerini alçakgönüllülükle günahkâr ilan edenlerin yaşamlarını sadece arındırabiliyordu. Arınmak ve barışmak her şey değildir! İsa’nın yaptığı çok daha fazladır: o arınmış insana yeni bir yaşam verecek, Kutsal Ruh’u verecektir. Onun sayesinde insan ilahileşecektir! 

İsa da suya girdi ve Yahya tarafından vaftiz edildi. Onun da arınmaya ihtiyacı var mıydı? Elbette ki hayır, ama O, günahkârlarla birlik olmak istedi, üzerine onların günahlarının yükünü almak istedi. O böylece her birimize sevgisini gösterdi, tam, mükemmel,  istenmemiş bir sevgiyi. O bunu yapmaktadır, çünkü Kutsal Kitaplar daha önceden beri Allah’ın Hizmetkârının hepimizin günahlarını taşıyacağını belirtmişti. Ürdün nehrinde İsa Golgota’ya doğru acılı yürüyüşüne başlamaktadır.  Sudan, günahlarımızla yüklü olarak çıkmaktadır ve onları taşımaktan utanmamaktadır: bizi arkadaş ve kardeş diye çağırmaktadır! 

Bu an, günahkâr insanların arasında ilahi sevginin, karşılık beklemeyen sevginin, başkalarının günahlarının cezasının sevgi için üzerine alındığının belirtildiği andır.

Aramızda kim, haksız yere suçlansa, kendini korumaya kalkışmaz? Fakat İsa isteyerek tüm günahları üzerine alarak, bizi temize çıkartmaktadır. İşte yeni sevgi, işte ilahi sevgi budur! Bu davranışı insanlar arasında dikkat çekmese de Allah’ın dikkatinden kaçmaz: O gerekeni yapıp bunu tüm dünyanın bilmesini sağlamaktadır. Tüm dünya gerçek sevginin ne olduğunu ve onu bize kimin getirdiğini bilmesi gerekmektedir!

Ve işte, Peder O’nun üzerine görünür şekilde Kutsal Ruh’u göndermektedir. Sesi ile de alçakgönüllü ve sessiz duran insanın kimliğini göstermektedir. Yahya’nın sözü yeterli değilmiş gibi, işte yukarıdan da işaret ve ses gelmektedir!

Sen benim Oğlumsun, senden hoşnudum! Peder kendi sesi ile Oğlunun ilahiliğini belirtmektedir. İsa, Allah’ın Oğlu olarak, Allah’ın gerçek yüzü olan Peder çehresini göstermektedir. Allah yeryüzünde görülmeye başlamaktadır. İnsanların görünmezi görebilmesi için perde yavaş yavaş kalkmaktadır. İsa, beden almış Allah’tır, sevgi olan Allah’tır! Gerçek sevgi yeryüzünde var olmaya başlamaktadır. Bunu Havari Yuhanna da ikinci okumada söylemektedir. Hatta Yuhanna şunu da eklemektedir: “İsa’ya iman edenler Allah’tan doğmuşlardır”. O halde ilahilik, İsa’ya iman edenlerin çehresinde ve yaşamlarında da gözükmektedir. İman edenler aynı zamanda dünyanın yanıltıcı düşüncelerini yenmek için güçlüdürler. İşaya Peygamber bize Allah’ın düşüncelerinin, yani insanı görme şekli, felsefesi, insanlarınkinden değişik olduğunu söylemektedir. Biz İsa sayesinde bunları Allah’ın gördüğü gibi görmeye başlayabiliriz ve hatta düşüncelerimizi aşarak Peder’in kilerini kendimize mal edebiliriz ve dolayısıyla bizim için hayatı anlamak ve yaşamak ahenk içinde olabilir!