22/01/2006 – OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – B -

Hristiyanların Birliği için Dua Haftası

İlk Okuma        Yunus 3,1-5.10            Mezmur      24-25

İkinci Okuma   1Petrus 7,29-31             İncil            Markos 1,14-20

 

Benden başka Tanrın olmayacaktır! Burada konuşan Tanrı kimdir? Bunu ekleyebilendir: “Seni Mısır ülkesinden çıkarttım!”. O Halkı ve hürriyeti için ilgilenendir, kurtuluş sözünü tutan ve dolayısıyla tavsiyeler verebilendir; bizi kandırmak veya hayal kırıklığına uğratmayacak olandır, emirlerinde art fikirler olmadığına emin olduğumuz Tek O’dur. "Tanrı benim, gün gün olalı Ben O'yum” (İşaya 43, 12-13). Yeni zamanlarda yaşayan ve bu Tanrıyı İsa’nın yaşamı aracılığıyla tanıyan bizler, O’nun bizim ihtiyacımız olanı bilen bir Tanrı olduğunu biliyoruz, dürüst olanların ve haksız olanların üzerine güneşi doğuran ve yağmuru yağdıran O olduğunu, yararımıza acı çekmesi için Oğlunu yolladığını biliyoruz. Benden başka Tanrın olmayacaktır. Biz başkasına sığınmayacağız, hayallerimize kapılmayacağız, para, başarı, modalar, eğlencelerin yaşamımıza yön vermelerine izin vermeyeceğiz. Bunları Tanrı bize yasaklıyor, çünkü O bizi seviyor ve O’nun dışında mutluluğu ararsak hayal kırıklığına uğrayacağımızı ve acı çekeceğimizi biliyor. Peder’in sevgisini seçeceğimiz başka şeylerle değiştiremeyiz: o eşsizdir! Gerçek Tanrıya iman yorucudur, sorumluluk ister. Egoizm ise kolay yoldur, ama bize sevmek ve sevilmenin tatminkârlığını veremez.

“Rab iyi ve doğrudur, bu nedenle günahkârlara yol gösterir”! Okumalar arasındaki mezmur Tanrı’ya verilmiş güzel bir cevaptır. Tanrı kötü yolları alıp mahvolmaya doğru giden insanlara yardım etmek için yaşamlarına karışır ve doğru bir yaşama başlamaları için ve O’na itaat etmeleri için onlara yardım etmektedir. Tanrı insanlara peygamberler ve vaaz verenler aracılığıyla karışır. Yunus Peygamber bunun için “yanlış davranışlar” sergileyen, putperest bir şehre yollanır. Peygamberlik yapması gerekiyordu ama Tanrı’nın bu kadar merhametli oluşunu anlayamayıp, kabul etmiyordu. Bunun için de ilk çağrısına cevap vermez. Daha sonra mecburen görevini yaparken de Tanrı’nın tehditlerini gerçekleştirmesini umuyordu.  Ancak negatif davranışmasına rağmen putperestler sözlerinde Tanrı’nın davetini gördüler, iman ettiler, tövbe ettiler ve fedakârlıklar yaparak yeni bir yaşama başladılar ve Tanrı onlara merhamet etti.

İsa Yunus peygamberden çok büyüktür. O da Yunus gibi putperest halk arasında dolaşır, peygamberler tarafından bile karanlık bir ülke diye bahsedilen topraklardan, Celile’den geçti. O Yahya’nın öldürüldüğünü duyunca, onun yerini alarak halkı tövbeye ve ümit etmeye çağırdı.

İncil Yazarı Markos İsa’nın vaazlarını dört cümle ile özetlemektedir. İlk iki tanesi ile Tanrı’nın sevgisinin müjdesini verir: “Zaman tamamlanmıştır”, yani uygun zaman gelmiştir, yüzyıllar boyunca beklenen, Tanrı’nın insanlara kurtuluşu sunduğu zaman gelmiştir. Artık beklemeye gerek yok, daha iyi bir zaman beklemeye de gerek yok, çünkü şu an Peder’in sevgisiyle doludur! Şu an Tanrı’ya “evet” demenin zamanı gelmiştir, yaşamımızda O’nun bedava verdiği hediyeyi kabul etmenin tam zamanıdır. “Tanrı’nın Hükümdarlığı yakındır!” : insanların hükümdarlıkları artık korkutmuyor, şimdiden itibaren İsrail Tanrısına hizmet etmeye ve sevmeye başlayabiliriz, çünkü O, insanları seven ve her baskıdan koruyan Tanrıdır. Artık sevinebiliriz, iç huzura kavuşabiliriz, Tanrı’ya sempati ile bakabiliriz, çünkü O artık barış, teselli, af, sevgi sözlerini tutmuştur. Kral geldi, kibirlileri ve güçle hükmedenleri alçaltmıştır, adaletle hükmederek fakirlere ve zayıflara sevgi ile bakmaktadır.

Diğer iki söz ise bir davettir: “Tövbe edin ve İncil’e iman edin!” “Tövbe edin!”: bu sözler Tanrı’ya dönmek için tövbe gerektiğini hatırlatıyor. O bizi bekliyor: bizi azarlamak için değil de, bize yeni bir elbise verip, bizimle kutlama yapmak için bekliyor. ‘Tövbe etmek’, insani düşünceleri aşarak Peder gibi düşünmektir, egoizmi yenerek Tanrı gibi bedava iyilik dağıtmaktır. “İncil’e iman edin!” İsa’nın vaazlarını yönelttiği Museviler imanlı idi, o halde İsa ne demek istiyor? Sanki şöyle diyordu: “Tanrı’ya, sizi sevdiğini bilerek, güvenin! Size vaaz ettiğim Müjdeye iman edin; cezadan korkanlar gibi iman etmeyin, severek iman edin, çünkü seviliyorsunuz! İmanınızı Peder’in sevgisi ve aranızdaki benim varlığım üzerine inşa edin!”.

İsa’nın müjdesini duyan ikişer kardeş olan ilk dört kişi, balıkçıydı ve tereddüt etmeden İsa’nın çağrısına cevap verdiler. İsa’yı, yani gelen hükümdarlığın kralını takip etmek, ilk bakışta delilik gibi gözükse de, sevinç ve güvendir. Simon ve Andreas, sonra da Yakup ile Yuhanna işlerinin güvenliğini ve akrabalarını bırakarak kendilerini İsa’nın aracılığıyla Tanrı’ya teslim ediyorlar. Dünyevi şeyler, şimdiye kadar bizi heyecanlandıran şeyler artık yok, eski acı hatıralar olarak kaldılar. İsa ile yeni, dolu, gerçek bir yaşam başladı. Bunu Pavlus da bize güvenle tekrar etmektedir: artık insani ilişkilerden ve dünyevi şeylerden yaşam ve sevinç beklemeden yaşayabiliyoruz, çünkü İsa ile ilişkimizde bundan fazlasını ve her şeyi bulabiliyoruz.

Her şeyden hür olarak yaşayarak ve imanımızı Peder’e olan sevgimize dayayarak diğer Hıristiyanlarla birliği yaşamaya elverişli oluyoruz. Onların Rab İsa ile yaşadıkları tecrübelerini sevinçle duyabiliriz ve yaşamları için Rabbe sadakatimizi, değerli bir armağan olarak, sunabiliriz.