24/09/06 - OLAĞAN DEVRE  25. Pazar Günü – B

 

İlk Okuma        Bilgelik 2,12.17-20        Mezmur         53/54

İkinci Okuma                   Yakup 3,16 - 4,3                   İncil                    Markos 9,30-37

 

 

 

Hırsızlık yapmanın birçok yolu vardır: dükkânlardan saklı saklı eşyalar alarak çantasına atanlar gibi, doğrudan başkasının malını alanlar vardır; sahte tartılar kullanan veya fiyatları normal bir kardan fazla arttıranlar vardır; borç para vererek tefecilik yapanlar vardır; kamuya ait eşyalara zarar verenler ve kendisi için çalışanlara doğru, layık olduğu maaşı vermeyenler vardır; işverenini aldatarak işini yapmayanlar, zamanını boşa harcayanlar, zamanını ve parasını ailesine, cemaatine ayıracağına bunları kötü alışanlıklara harcayanlar vardır. Bütün durumları sıralamama imkân yoktur, çünkü başkasının veya kendi malını dürüst olmayan şekilde kullanmanın bin bir yolu vardır. Güvenerek danışılan avukat veya muhasebecinin dürüst olmaması daha da ciddi bir günahtır. Geleceği gördüğünü söyleyen sihirbazlar, medyumların cahil insanları aldatarak, onların acılarından faydalanarak paralarından da etmeleri çift günahtır. Bazen bilmeden veya bunu önleyemeden hırsızlık suçu işliyoruz: örneğin uluslararası şirketler, bankalara yatırdığımız paralarımız sayesinde kullandığımız malları üretmek için ilk maddeyi fakir ülkelerden almaktadırlar. Bunlar birçok kere fakir ülkelere haklarını vermeden çok düşük fiyatlarla alışveriş yapmaktadırlar. Bu hırsızlıklar tüm bir ülkeyi fakirleştirebilir. Biz her gün kahve veya çay içeriz, çikolata ve egzotik meyveler yeriz, altın zincir veya pırlantalı ziynetler kullanırız. Bunlara ucuz fiyatlara ulaşabilmek için birçok kişinin insanlık dışı bir şekilde yaşamaya mahkûm edilir. İşte o kişilere haksızlık yapıyoruz,  onların fakirliğinden ve sonuçlarından biz sorumluyuz. Bu haksızlıkların bir kısmını da olsa engellemek için etik çalışan bankalar ve yardım kuruluşları başlatılmıştır. Ayrıca Kilise misyonerleri veya Caritas aracılığıyla daima bu ülkeler için ufak veya büyük projeler üretmektedir. Bu kuruluşlara yapacağımız yardımlarla tek başımıza adaleti getirebiliriz.

 

 

"Canını yakarak ve işkence ederek onu sınayalım; bu şekilde onun inceliğini araştıralım; dayanma gücünü deneyelim. Onu suçlayarak utanç verici bir ölüme mahkûm edelim; çünkü kendisini koruyacaklarını iddia etmedi mi?”. Bilgelik Kitabının bu cümleleri mutlaka İsa’ya ilham verdiler. Kendi geleceğini görebilmesi ve bunu arkadaşlarına anlatabilmesi için O’na yardım ettiler. Onlar nasıl oluyor da İsa bu şekilde konuşuyor, anlamıyorlardı: birçok mucize yapmıştı, herkes O’ndan konuşuyordu, kalabalık O’nu arıyordu. Nasıl oluyor da şimdi O, kalabalıktan kaçıyor ve az kalan şakirtleriyle yalnız kalmak istiyor ve onlara şiddetli ölümünden bahsediyor? Anlamak gerçekten kolay değildi. Ama Kutsal Yazılar bunu açıkça belirtmektedirler ve İsa bu sözlerin gerçek olduklarını bilmektedir, insanların duyguları ise çok hızlı değişmektedir. Allah’ın Sözü kalıcıdır, insanın yüreği ise arzuları ve egoizmi takip eder ve kolayca yolunu kaybedebilir, değişebilir: İsa ona güvenemez.

Gerçekten şakirtleri İsa’nın söylediklerini ciddiye almadılar. Nitekim ‘yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı’. O zaman Isa oturup onları yanına çağırıp, öğretmeye başlıyor. Allah tarafından sevilmiş olan, büyüktür! Allah’a benzeyen, büyüktür! Allah çaresiz, zayıf ve yoksul olanları seviyor: eğer Allah onları seviyorsa, insan da onları sevmelidir. Allah tarafından sevilmiş olanlara hizmet eden, gerçekten büyüktür! İsa’nın sözleri şaşırtıyor, davranma ve düşünce tarzlarımızı değiştiriyorlar; yaşadığımız bu dünyanın kökten değiştirilmesi gerektiğini gösteriyorlar. Şimdiki dünya durmadan acıları artırıyor, fakat İsa’nın sözlerine göre yaşamaya başlarsa, acılar hafifleyip yok olur. Mesih İsa gerçekten kurtarıcıdır ve biz bu projesine işbirliği yapmaya çağırılmaktayız!

 

İsa’nın sözleri bize inandırıcı gelmiyorsa, Aziz Yakup’u dinleyelim. Yakup büyüklük arayışının ve egoizmin yarattığı acıları, kötülükleri sıralamaktadır. İçinde bunları taşıyanlar düzgünce dua da edemez, çünkü sevgi olan Allah ile karşılaşamaz. Yalnız O bizi, barışçı ve merhametli kılacak ve bizim ve başkalarının mutluluğu için bol meyve verecek hikmeti verebilir. Biz de bunun için zulüm görecek miyiz? Her şeyden önce egoizmimize zulmedelim, o zaman İsa’nın öğrencilerini istemeyen dünyaya da mutluluk vereceğiz.