08/03/09 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 2. Pazar Günü - B

1.Okuma Yar 22,1-2.9.10-13.15-18 Mezmur 115 2.Okuma Rom. 8,31-34 İncil Mk 9,1-9

 

Duaya “Babamız” diyerek başladığımızda her şeyden önce yüreğimizi ön plana koymalıyız. Bu söz bizleri aynı zamanda minnettarlık, alçakgönüllülük, samimiyet, sevgi, güven, küçüklük, gurur ve diğer birçok duygu taşıyan bir davranış içersinde olmamıza yardım etmektedir. Bu söz yaşamımızı değiştirmekte, tövbe etmemize yardımcı olmakta ve aynı zamanda bu duyguları taşıyarak bizi gören veya duyanlar için tanık olmamızı sağlamaktadır. İsa da duaya başlamak için bu sözü kullanırdı. İncil yazarları İsa’nın dua ederken kullandığı sözleri nadiren aktardıklarında daima “Baba”, hatta “Babam” sözü ile başladığını aktarmaktadırlar. O, Allah’a karşı hissettiği derin sevgiyi, samimiyeti ve şefkatli küçüklüğünü göstermekten çekinmezdi. Kendini Allah önünde küçük, bir çocuk gibi göstermesi korkaklık veya yobazlık göstergesi katiyen değildi, tersine İsa’yı daha büyük gösterir; bu bizi ürküten değil, kendisini bize daha yakın, adımlarımızı paylaşan biri gibi hissettiren bir büyüklüktür. Kendimizi büyük gören bizler Ondan öğrenmekte ve duamıza hep “Peder” veya “Baba” diyerek başlamakta zorlanırız. Benliğimizin içinde yerleşen gurur ve günah, bunu engellemek ister. Başkalarının şefkatimizi ve güvenimizi görmesini istemeyiz. Çekingenliğimiz, kibir ve kendini beğenmişliğimizle çakışır. Ben ise sana bunu tavsiye ediyorum: dua ettiğin zamanlar, ailenle birlikte olsan da, kendi övgü, tapma veya istek duanı söylemekten ve doğrudan “Baba”ya yöneltmekten çekinme. Duan senin için ve diğerleri için, hatta Baba’nın kendisi için, daha güzel olacak: Onun yakınlığının tanıklığını yapacaksın, sana olan sevgisinin tanığı olacaksın. Duan da daha gerçek olacak, çünkü Sevginin Allah’ı ile karşılaşmak için sevgi göstermesi gerekmektedir.

 

Paskalya Arifesinde vaftiz sırasında verilmiş sözlerimizi yenilemek için hazırlanmaya devam edelim. O gece birçok kişi vaftiz olacak, bizler de Şeytanı ret etmemizi ve Rabbimiz Mesih İsa’ya bağlılığımızı yenileyeceğiz. Aziz Pavlus bugün, Allah’ın sevgisinden emin olmamızı söylemektedir. Bu sevgisi hiç yok olamaz çünkü bizlere, hepimize İsa’yı göndererek bunu garantilemiştir. Allah bunu bizi kurtarmak ve aklamak için yaptı. Hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmamalıyız, Allah’ın bizim için gerçekleştirdiği sevgiyi hiçbir düşman yok edemez.

Havarinin sözleri diğer iki okuma metnine bizleri yöneltmektedir: İbrahim oğlunu Allah’a kurban etmeye hazırlanmaktadır, İsa da Musa ve İlyas ile Baba’nın gösterdiği kurtuluş planlarını konuşmakta ve kendisi aracılığıyla gerçekleştireceğini söylemektedir.

İbrahim’in tek oğlu İshak ile dağa doğru yürüyüşü ilersini göstermektedir ve İsa’da gerçekleşmektedir. Elbette bizim varış noktasına, Baba ile kucaklaşmamıza doğru yürüyüşümüzü de simgelemektedir. İbrahim Allah’tan her şeyi almaktadır: Ona ‘her şeyi’ iade ederek belirtmektedir. Bu ‘her şey’ içersinde sadece kendi yaşamı değil, onun için çok değerli olan ve yıllarca beklenen tek oğlunun yaşamı da var. İlk bakışta Allah’ın arzusu bize acımasız gelmekte, ancak olayın nasıl geliştiğini gördüğümüzde sevgisinin ne kadar büyük ve ileri bakışlı olduğunu anlarız. Allah’ın bu isteği aracılığıyla İbrahim’in baba sevgisi her egoizmden arınmakta ve ruhani bir sevgiye dönüşmekte, çünkü oğlu, yaşamının her gününde Allah’ın bir armağanı kalmaktadır.

İsa dağa dinlemeye ve görmeye kabiliyetli olan havarileriyle çıktı. Orada Musa ve İlyas ile konuştu: Bu iki peygamber halkın önünde Allah’ı ve Allah’ın önünde halkı en iyi şekilde temsil edebilmeye nitelikli kişiydi. Her ikisi de rehber ve peygamberlik görevlerini yerine getirmek için etkileyici bir şekilde acı çekmişlerdi, hatta o kadar acı çekmişlerdi ki ölümü arzulamışlardı. İsa onlarla konuşuyor, kendini Baba’ya sunmaya hazırlandığını anlatıyor. İsa tek Oğul, Baba’nın sevgili Oğlu’dur, İbrahim’in peygambersel sunuş eylemini gerçekleştirendir: O, her insan evladı yerine kurban edilen Allah’ın kuzusudur. Üç havarinin duyduğu, gökten gelen ses, Baba’nın, Oğlu İsa’nın bu kurbanını kabul ettiğini garantilemektedir, onun sayesinde de yanındaki iki peygamberin de sadece hayal ettikleri plan gerçekleşmektedir. Gökten gelen sözler İbrahim’in yaşadığı olayı hatırlatmakta: sevgiyi tam olarak gerçekleştiren sevgili oğul, İshak değil, İsa’dır. Dua ve Allah ile karşılaşma yeri olan dağdan inerken İsa bunu arkadaşlarına açıklamaktadır.

Bir ay kadar sonra vaftiz yeminlerimizi yenileyeceğiz: bu ne demektir? Bu, İsa’nın yaşamını, tüm yaşamını, insanlar için kendini sunmak olan yaşamını, paylaşmak istediğimiz anlamına gelir. Kendimizi Allah’a sunarak, İsa’nın yaşamını paylaşmış oluruz. Bunu her gün imanla ve sevgiyle, imandan doğan sevgiyle, yapacağımız küçük veya büyük seçimlerde gerçekleştirelim. Acı çekmemiz gerekiyorsa korkmayacağız, çünkü İsa da acı çekti; korkmayacağız çünkü İsa’ya itaat ettiğimizde Allah’ın kendisi bizim tarafımızdadır, bunu bize aziz Pavlus garantilemiştir.