29/03/09 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ - 5. Pazar Günü - B -

1.Okuma Yer. 31,31-34 Mezmur 50 2.Okuma İbr. 5,7-9 İncil Yu. 12,20-23

 

“Babamız!” Allah’a Babamız olduğunu söylerken, vaftiz olmakla, yani Allah’ın tek Oğlunun Bedeninin uzuvları ve Mesih İsa’nın Kilisesinin üyeleri olarak, Allah’ın evlatları olduğumuzu hatırlarız. Gerçekten de “Göklerdeki Babamız” duası Kilise tarafından bizlere vaftiz anında emanet edilmektedir ve bizler bu duayı tüm Hıristiyan Cemaati ile birlik içersinde hissederek söyleriz. Göklerdeki Babamız, derken İsa’ya iman eden tüm imanlılarla birlikte oluruz ve Allah’ın çehresini belirtmek misyonunu yaşamaya, hükümdarlığını gerçekleştirmeye, Onun başladıklarını devam ettirmeye niyetleniriz. Allah bizi özel bir şekilde sever çünkü Oğlunu, Sözünü kabul ettik ve bu yüzden bize güvenebileceğini bilmektedir: İsa ile birlikte yorulmamızı, hatta acı çekmemizi ve ölmemizi isteyebileceğini biliyor. Gerçektende bizler vaftizi alarak Onun ölümüne daldık, bu sebepten Allah’tan ne özel yararlar beklemiyoruz, ne de bu dünyada huzur ve zenginlik durumları bekliyoruz, tersine sevgisinin eylemlerini ve işaretlerini ekmeye hazırız, bu bize acıya sebep olsa da. Kendi akrabaları veya iş arkadaşları tarafından haksızlıklara katlanması gereken veya devlet kanunları yüzünden, değişik imanları yüzünden acı çeken kardeşlerimizi düşünebiliriz. İmanları yüzünden acı çeken Hıristiyanlar çoktur, aralarından birçoğu şikayet etmeden acı çekmektedir, çünkü sabırlarının Allah’ın ve Mesih İsa’nın Hükümdarlığının tanıklığını yaptıklarını bilmektedirler. Onlar Baba’nın bakışları önünde Rabbin haçına katılmaktadırlar, kardeşlerinin adına acı çekmektedirler. Bizler onlara karşı minnettarız ve çektikleri acıları bildiğimizden bizler de dünyadan ve kötülüğün denenmelerinden gelen baskılara dayanmak için güç alıyoruz. Bizler de şikayet etmiyoruz, çabamızı dua olarak sunuyoruz, böylece tekrar ettiğimiz sözler değer kazanmaktadırlar. Hep birlikte Mesih İsa’nın Bedeni olarak, bir Baba’ya sahibiz ve birbirimize, bize bu kadar yakın, dikkatli, özen gösteren, ilersini gören ve her şeyi düşünen, Baba Allah’ımızla yaptığımız tecrübeleri paylaşmaktan mutluyuz.

 

Artık Vaftizimizin lütfunu tekrar yaşayacağımız Paskalya bayramına yaklaştık. Allah’ın Sözü bu olayın ciddiyetinin bilincinde olmamızı sağlıyor. Gerçekten vaftiz sayesinde İsa’nın kutsallığına, ilahiliğine katılmış oluyoruz, dolayısıyla da bu Onun haç yoluna katılmak anlamına da gelir. Nitekim Onun kanı ile Allah’la yeni antlaşma kurulmuş oluyor; bu antlaşma ebediyen sürecektir ve insanların günahları veya sadakatsizlikleri onu yıkamayacaktır. Yeremya bu antlaşmayı, bizlerin Allah’ın niyetlerine katılmamız olarak açıklamaktadır: Onun kanunları bizlere dışarıdan verilmeyecektir, içimizde var olacaklardır, çünkü bizler Onun Kutsal Ruh’unu alacağız. Ona yakınlığımızın meyvesi de günahlarımızın af olması olacaktır. Günahlarımız İsa’nın duasının ve acılarının sebebidir. O günahlarımız yüzünden öldü: onlar Onun ölümüne sebep oldular, ancak O da, ölümcül etkilerinden kurtulmamız için, ölümü kabul etti. Onun ölümü sayesinde İsa, Ona itaat eden, yani Allah’a ve insanlara sevgisini paylaşan herkes için “ebedi kurtuluş sebebi oldu”. Günümüzde dünyamızda yayılan düşünce tarzında, günah görmemezlikten gelinir. Dolayısıyla da İsa’nın yaşamının ve ölümünün değeri bilinmez ve O, birkaç öğreti ve örnek verebilen sadece iyi ve büyük bir insan gibi görülür.

Bugünkü Sözü dinlerken kurtuluşa ihtiyacı olan yaşamımıza son derece ciddiyetle bakmaya çağrılmaktayız. İsa ölmemiş ve dirilmemiş olsa kendi halimize, düşmanımıza karşı güçsüz kapasitelerimize bırakılmış olurduk. İsa ölerek, ölüme ‘girerek’ düşmanımızı yendi, çünkü ölümü kendi yaşamı, ışığı, sevgisiyle doldurdu. İsa için ölmek şana bürünmek oldu, yani herkese Onda Allah’ın sevgisinin gücü ve büyüklüğünün var olduğunu göstermek için fırsat oldu. Haça gerilen İsa, Musevi olsun, pagan olsun, tüm insanların bakışlarını kendine çekti: o an onların kurtuluşunun en temel anıdır. Bu sebepten İsa, Greklerin, yani paganların Onunla karşılaşmak ve görmek isteme olayına, ilerisinin işareti olarak, çok önem vermektedirler. Paganların bu arayışı Onun tahtı, haça çıkma anının yaklaştığının işaretidir. Haçta İsa dünyanın kurtuluşu uğrununa yaşamını Baba’ya sunacaktır. Böylece O en büyük sevgi eylemini gerçekleştirir: Onun bu sunuşu gerçekleştirdiği yer, şanına büründüğü yerdir, krallığının tahtıdır. İsa bunun tamamen bilincindedir, bu sebepten bir taraftan ruhunda sıkıntı çekmektedir ve Baba’sından bu saati yaşamamayı sorma denenmesini yaşar, diğer taraftan bunun yollandığı misyonu gerçekleştirmek için, yani “bu dünyanın hükümdarı” olan Şeytan’ı yenmek için, kat etmesi gereken yolun olduğunu bilmektedir; bu sebepten Baba’dan kararlılıkla, sunağı vasıtasıyla adını yüceltmesini istemektedir. Baba, göklerden gelen bir sesle İsa’nın sunağının kabul olduğunu söylemektedir. İsa’nın bu sevgi eylemine, takip edip hizmet etmek isteyen şakirtleri de katılmaktadırlar. Vaftizimizi yaşayarak kendimizi sunmakta İsa’ya birleşiriz, aynen Baba’nın ebedi ödülünü tatmakta da, Onunla birlikte olacağız!