OLAĞAN DEVRESİNİN  29. PAZARI   -   C YILI

 Birinci okuma   Çıkış 17,8-13     Mezmur  120 İkinci okuma     2Tim 3,14-4,2  

 İncil   Lk 18,1-8

 

Eğer biz de Musa'yla tepede olsaydık endişe ve kuşkuyla kendi düşmanlarına karşı olan halkın savaşını görecektik. Düşmanlar özgürlük ve mutluluk yerine varmak için halka engel koyuyordu. Bazen halk yeniyordu, bazen ise yenik düşüyordu. Güneş batıncaya kadar mücadele sonucu belli olmuyordu.

Musa'ya bir soru sormak aklımıza geliyor: "Musa, tepede ne yapıyorsun? Senin halkının mücadelesini görmüyor musun? Neden halkını yalnız bırakıyorsun? Ne için yardım etmeden uzaktan bakıyorsun?" Musa bize cevap verebilse, bize bakarak büyük bir sessizlikle bize cevap verecekti. Musa tepede bütün halka Allah'ın değneğini göstererek ellerini kaldırıyordu. Yorgunluktan ellerini indirmemek için Harun ve Hur'dan yardım diler. Eğer halk Musa'nın Rab'be doğru yükselmiş  ellerindeki Rab'bin değneğini görmezse, Rab'bin kendi halkı yararına mücadele ettiğini unutur ve bu yüzden düşman üstün gelir. Eğer halk kendi gücüyle yenebilmeyi düşünürse, kesinlikle yenilecektir.

Bir ailede dua kesilirse, o aileden bir savaş kampı alanı oluşuyor. Çünkü ihtiraslar ve kötü duygular; onun barışını ve sevincini sağlayan uyumu, iyiliği ve kardeşliği yok eder! Rab'be doğru gözlerini kaldırmayan bir insaıin yüreğinde, bir cemaatta, bir millette de aynı şey oluyor! Bugünkü mezmur bize sesleniyor:"Dağlara doğru kaldırıyorum gözlerimi: nereden gelecek bana yardım? Gökleri ve yeri yapan Rab'den gelecek bana yardım".

Tepede Harun ve Hur'la Musa, halka doğru Tanrı'nın bakışını ve Tanrı'ya doğru halkın bakışını çeker, herkesin duasını ve alçakgönüllülüğünü canlı tutar. Böyle insanlar her zaman gereklidir!

Havariler bunu anladı! Bu yüzden duaya, öğretişe ve müjdelemeye kendisini tam olarak vermek için, cemaatindeki fakirlere yardım etme hizmetini başka kardeşlere vermeye karar verdiler. Kesişler, manastırda yaşayan rahipler ve rahibeler de bunu anladı. Onlar, bütün hıristiyanlar Rab'bin yardımı olmadığı takdirde kaybolacağımızı her zaman hatırlasınlar diye kendi ellerini Rab'be dogru kaldırmak için bütün hayatlarını verdiler! Yaşayan Rabbimize doğru dualarını güvenle yükseltmek için zaman zaman birkaç saat bir kiliseye veya rahat bir yere giden anne ve babalar da bunu anladı!

Birçok insan, zorluk ve anlaşmazlıklara dayanıp ve acı çekmesine rağmen, ümidini beslemeyi ve dua etmeyi kesmiyor. Bu insanlar Isa'nın bugün anlattiği örneği anladı.

Rab sağır değil, yüreksiz değildir! Israrla dileyen çocuklarını bekletten bir baba gibi, O da en uygun zamanda yardımımıza gelmek için bizi O'nun kurtuluş müdahalesini beklettebilir. Gerçek oğullar ümitlerini kesmeden güvenmeye ve iman etmeye devam eder. Böylece "İnsanoğlu geldiği zaman, yeryüzünde iman bulacak"!

Bu imanı Rab'bin Sözünü dinlemeye, Kitap-ı  Mukkades'i okumaya devam ederek canlı tutabiliriz.

Aziz Pavlus Timoteus'a bunu hatırlatır. Biz de bu öğüdü bir hazine gibi saklayalım! Pavlus öğrendiğimiz gerçeklere bağlı kalmamızı, Kutsal Yazılara sıkıca tutunmamızı, onları sevgiyle yüreğimizde korumamızı tavsiye eder. Çünkü onlar Tanrı'nın insanları olarak gelişmemizi tamamlar ve bizi"iyi işler için gereken şeye sahip" bulundururlar.

 

Sebatlı iman, Kutsal Yazılar için sevgi, devamlı aktif dua!

Bugün Rab cömertlikle bizi besledi! O'na teşekkür edelim! O'na en çok hoşuna giden 'teşekkür', bize söyledigi sözlerini yaşamamızdır.