10/01/2010 - İSA’NIN VAFTİZİ BAYRAMI - C  -

 

1.Okuma Yeş. 40,1-5.9-11 Mezmur 103 2.Okuma Titus 2,11-14;3,4-7 İncil Lk. 3,15-16.21-22

 

“Ebedi yaşam, tek gerçek Tanri olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımaktır” “Tek gerçek Tanrı’yı tanımak” mümkün değildir. Bizler insanız ve insan olarak asiliklerimiz ve etkilenmelerimiz yüzünden Tanrı ile tecrübe yaşayabilmekten çok uzağız. Bu lütfu bize ancak O verebilir. İşte, Tanrı’nın İsa’ya verdiği görev budur: O, ebedi yaşamı vermelidir, bunu da bize “tek gerçek Tanrı’yı” tanıtarak ve kendini Tanrı’nın Oğlu olarak göstererek verir. İsa tarafından “Baba” çağırılan Tanrı, “tek gerçek Tanrı’dır”. Bugün, kim bilir hangi ekümenik akım veya herkesin hoşuna gitmek için, madem ki tek bir Tanrı var, o zaman tüm dinlerin iyi ve eşit değerde olduklarını söylemekte kolayız. Böyle bir konuşma büyük bir cahillik göstermektedir: dinleri tanımamakta ve bazı dinlerine göre yaşayanların acılarını bilmemektedir. Hatta, bu düşünce İsa’nın bildirdiğinin tam tersidir. İsa ölüme kadar sevdi: amacı, insanlara, daha önce çeşitli dinlerin tanıttığı herhangi bir tanrıyı değil, “tek ve gerçek Tanrı’yı” tanıtmaktır. Bu Tanrı’yı hiç kimse görmedi, kimse Onu böyle ne tasavvur edebilir ne de tanıyabilirdi. Onu tanımak ve O’nunla karşılaşmak için İsa’nın yaşamı ve ölümü gerekliydi, böylece O’nun sevgisinin şefkatini tadıp O’na güvenle yaklaşabilmek için cesaret bulduk. Tek bir Tanrı’nın var olduğu gerçektir, ama bu tek Tanrı, Mesih İsa’nın Babasıdır! Var olan tek Tanrı, bizi seven, affedebilen, bizi kurtarmak için Oğlunu gönderen, bize konuşan, bizi eğiten, Tanrı’dır. Tek Tanrı, bizim O’nu dinlememizi ve O’na itaat etmemizi bekleyen Tanrı’dır. O bizi seviyor, sevgi yolunda O’nunla karşılaşmamızı istiyor. Bizi sevmek için O, Mesih İsa’yı yolladı: İsa aracılığıyla Baba’yı tanıyabiliriz, dinleyebiliriz ve O’na itaat etmeyi öğrenebiliriz. Hatta, İsa’dan Tanrı’ya itaat etmenin kölelik veya alçaltıcı bir eylem olmadığını, tam tersine hediye, lütuf ve imkanlarımızı göstermek için fırsat olduğunu anlarız. Gerçekten de Tanrı’ya itaat eden en büyük sevinçleri tadar. İsa, bu incelediğimiz duada, kendini “gönderilen” kişi olarak tanımlar: O, Baba tarafından yollandığını ve O’na itaat etmeye geldiğini bilmektedir. Kendini de şu nitelikle tanıtır: gönderilen itaatli Oğul! Kendine göre bu nitelik en önemli ve en güzeldir! Gerçekten de bu nitelik Baba ile birliğini belirtir ve aynı zamanda ilahi otoritesini açıklar.

Bugünkü okumalar Noel Bayramına Hazırlık Devresinde ve Noel Gününde duyduklarımızı anımsatmaktadır: sanki bir özetleridir,daha doğrusu insanların bekleyişine cevabın geldiğine dikkat çekmektir. Rab, geleceğine söz vermişti, O’na yolu hazırlamıştık, işte şimdi aramızdadır. O’na çocuk olarak taptık, “yaşta, bilgelikte ve lütufta büyüdüğü” söylenmişti. Bugün O’na, Tanrı’nın kendisi O’nu tanıttığı anda, bakmaktayız: kendilerini günahkar olarak kabul edip vaftiz olmaya Yahya’ya giden insanlara gösteriliyor.

Yahya büyük açıklık ve gerçekle halkı Mesih’i kabul etmeye hazırladığını, bilmektedir. Kendisini Mesih zannedenlere de yardım etmektedir: hayır, Mesih, Yahya’nın yaptığı gibi, sadece su ile vaftiz etmeyecektir, sadece bir arındırma töreni yapmayacaktır. İnsan için sadece günahtan hür olmak, günahtan arınmak yeterli değildir. İnsan yaşamalıdır, Yaratıcısına layık, Tanrı’sına layık bir hayat yaşamalıdır. Birileri bana, “kötü hiçbir şey yapmıyorum” dediğinde, Yahya’nın bu tanıklığı aklıma gelir. Sadece kötü bir şey yapmamakla sınırlanan insan yaşamanın ne olduğunu hala bilmemektedir. Hayatını azizlikte zengin, Tanrı ile birlik içersinde dolu dolu yaşayan kişi ise, Tanrı’nın oğludur. Böyle bir hayat için de, sadece geçmişte işlenen günahtan arınmak yeterli değildir, gerekli olan Kutsal Ruh’tur. Gelecek Olan’ın eylemi işte budur! Tanrı’nın Oğlu’nun insanlara hediyesi budur! Yuhanna bunu şu sözle açıklar: “O sizi Kutsal Ruh ve ateşle vaftiz edecektir”. Bunu yapabilecektir, çünkü Kutsal Ruh tam olarak O’nun üzerine inmekte ve Onda O’nun üzerinde kalmaktadır. Bu, İsa’nın kendisi, günahlardan arınma suyuna girdikten sonra gerçekleşir: biz O’nun günahkar olmadığını biliyoruz, çünkü O, hiçbir zaman Baba’ya itaatsizlik etmedi. O, yine de, kendini günahkarların yanına koydu, böylece onları cezalarını üzerine aldı: bu, haça gerildiğinde tam olarak gerçekleşecektir. Burada, Ürdün nehrinde, kendini alçaltmaktadır; daha sonra şakirtlerine tekrar tekrar söyleyeceğini kendi yapmaktadır: kendini alçaltan yükseltilecektir”. İşte, kendisinin günahkar olmadığına tanıklık etmek için, hatta, “aramızda olan Tanrı” olduğunu ispatlamak için, işte, güvercinin inmesiyle birlikte gökten bir ses duyulur. Yukarıdan gelen bu ses, yaşamının tam olarak, Tanrı’nın hoşuna gittiğine tanıklık etmektedir: “Sen benim Oğlumsun, senden hoşnudum”. Bu sesi kim duydu? Sadece o mu yoksa tüm halk mı? Bugün bu sesi biz duyuyoruz ve bizler bunu ciddiye alıyoruz. İsa, Tanrı’nın hoşuna giden sevgili Oğlu’dur. Biz, O nerde olursa olsun yanında olacağız. Sessizlik zamanlarında varlığını tatmak için, konuştuğunda bilgeliğini duymak için, hor görüldüğünde O’nunla acı çekmek için, ölüm anında O’nunla birlikte kötü güçleri yenmek için, İsa’nın yanında kalacağız. Bu şekilde yeni bir hayat yaşayacağız, dünyada olan günahın etkilerinden hür olacağız. Onunla birlikte “kötülüğü ve dünyevi arzuları” inkar edeceğiz ve yeni bir halk yaratmak için yardım edeceğiz. Bu yeni halk “yeryüzünün çehresini değiştirecek” olan yeni bir yaşam getirecektir (mezmur).

Bugünkü bayram Noel Gizemi kutlamalarını tamamlamaktadır: Meryem, melekler, çobanlar, Şimon ve Anna tarafından tanıtılan İsa, sonunda Tanrı’nın kendisi tarafından tanıtılmaktadır: Tanrı O’nu, alçakgönüllü bir şekilde yaşarken, tanıtmaktadır. İşte bu biz kibirler için yeni bir ders olmaktadır. Tanrı, sadece alçakgönüllü olduğumuzda, bizi onaylar!