24/01/2010 - OlaĞan devre - 03. Pazar Günü - C  -

 

Hıristiyanların Birliği için Dua Haftsı

1.Okuma Neh 8,2-4.5-6.8-10 Mezmur 18 2.Okuma 1Kor 12,12-31 İncil Lk 1,1-4; 4,14-21

 

“Seni tek ve gerçek Tanrı” ve “gönderdiğin Mesih İsa’yı” tanımak: işte bu, yaşam tamlığıdır. Baba ile Oğul’u tanımak hiçbir zaman tamamlanmış olamaz, çünkü bu, canlı kişiler arasında ilişkidir. Ben canlıyım ve öyle olduğum için değişmeye devam ediyorum, çünkü yeni teşvikler, yeni dürtüler, yeni tecrübeler yaşıyorum. Tanrı ile ilişkim ve dolayısıyla Onu tanımam, İsa’ya yakınlığıma bağlı olarak her gün zenginleşiyor: İsa bana Baba’yı tanıtıyor. O şöyle dedi: “Kim beni gördüyse Baba’yı görmüş olur”. Ne iş yaparsak yapalım, işte bizim devamlı arzumuz ve işimiz şu olmalıdır: Tanrı’yı tanımak yani Onunla karşılaşmak! Tüm bakışlarımız ve sözümüz bu işe yaramalıdır. Ayrıca Kutsal Yazılar ve Azizlerin örneği de bize yardımcı olmaktadır. Etrafımıza baktığımızda Tanrı’nın yarattıklarını görürüz, “her şey onun eseridir”. Onlar bize Yaratıcı’dan bahsederler. Mezmurlar da bize hatırlatır: “Rabbe övgüler sunun, bütün yaratıklar!” (103). Bilgelik Kitabı da şöyle der: “Yaratılışın görkem ve güzelliği Yaratan hakkında fikir veriyor” (13,5). Ancak en büyük yardımı İsa’yı dinlemek ve bakmakla olur. İncil’in her bölümü ve Rabbin söylediği her söz bizi Onunla ilişkiye koyar ve bizi Kutsal Ruh’u ile zenginleştirir.

Bu sebepten Tanrı’yı ve Oğlu’nu tanımak ebedi yaşamdır, çünkü Onun yaşamına dalmaktır ve kendimizi Onun kollarına emanet etmektir. İsa, Baba tarafından yollandı ve bu yüzden Tanrı’nın otoritesine ve gücüne sahiptir, yani Onda Tanrı’nın babacan bakışlarındaki anne şefkati ve sevgisi vardır. İsa’yı sevmek ve Onunla birlikte olmak, Tanrı’yı sevmek ve Onunla olmaya eşittir. İsa yollandığını çok iyi bilir. “Baba tarafından gönderilen” cümlesindeki ifade tarzı İsa’nın kendisi için en çok beğendiği tanımdır: gerçekten de bu tanım Yuhanna İncilinde aşağı yukarı kırk kere kadar tekrar edilmektedir. Bu şekilde O kendini bize itaat eden olarak ve Baba’nın isteği haricinde hiçbir şeyle ilgilenmeyen olarak gösterir. Bu tanımın da İncil’de çok sık geçmesi bizleri dikkatli kılmalıdır: bizler de gönderildik, bizim için de bundan üstün tanım, görev yok. İsa tarafından gönderildik. Gönderilmiş olmanın sorumluluğunu hissediyor muyuz? Yoksa yaşadığımız ve yaptığımız her şeyde sadece kendi isteğimizi mi gerçekleştirmeye düşünüyoruz? Dünyada Rabbin bize verdiği görev için bulunuyoruz. Bu görev sevgisini vermek, dünyanın çehresini değiştirmek için de Ruhunu yaymaktır. Korumamız gereken kendi projelerimiz yok: bizim, sık sık bencil, ilgi alanlarımız insanlığı zenginleştirmemekte ve de ona barış getirmemekte. Bizler gönderildik, bu sebepten de bizi Gönderenin arzularına önem vererek yaşayalım.

 

 

İlk okuma halkın, Tanrı’nın Sözünün kitaplarını tekrar bulmakla ve Babil sürgününden sonra onları dinlemekle yaşadıkları sevinci bizimle paylaşıyor. Bu Söz çok değerli, çünkü onunla halkın birliği inşa edilebilir, onun sayesinde Tanrı ile birlik kurulabilir, ondan gelecek için ümit ve şimdi için sevinç kazanılır. Sözü tekrar bulmak, Tanrı’nın halen halkı ile konuşmak istediğinin işaretidir: Tanrı halkını terk etmedi, hatta tüm insanlığın kurtuluşu için ona güvenmektedir. Bu Söz dikkatle dinlenmeli ve anlatılmalıdır, daha doğrusu, bu yetkiyi almış ve görevlendirilmiş kişiler tarafından, şimdiki yaşam koşullarına göre güncelleştirilmelidir, yani günümüzde bu Sözün nasıl yaşanması gerektiğini açıklamak lazım. Son olarak bu Söz herkes tarafından kutlanmalı çünkü herkes ondan yaşam ve yaşama sebebi almaktadır.

İlk okumaya İncil’de ekler: aziz Luka imanlıların her hatırladığını yazarak İsa’yı ve misyonunu tanımamız için uğraştı. İsa, sinagoga girerek eline Kutsal Yazıların tomarını alır ve peygamberlerin sözünü okur; O söz ki Onda gerçekleşmeye başlamaktaydı. Hakikaten de İsa, Tanrı’nın kendini göstermesidir, insan yaşamı olmuş O’nun Sözüdür. İsa o kitabı kapatıp yeniden yerine koyabilir, çünkü şimdiden artık o anda itibaren Onun yaşamı ve hareketleri Tanrı’ya kendini açıklama fırsatı verecektir. Her insanla, günahkarlarla, hastalarla, içlerine şeytan girmiş olanlarla her karşılaşması hep Tanrı’nın Sözünün açıklamasıdır. O, daha önce günahın yıktığı, insanların Tanrı ile ve birbirleriyle birliklerini tekrar kurar: bu şekilde insana tekrar saygınlığını ve gerçek insanlığını verebilir, ebeveynlere ölümle kaybettikleri evlatlarını iade edebilir, hastalık ve murdarlık ve günah yüzünden uzaklaştırılmış kadın ve erkekleri sosyal yaşama geri getirebilir. İsa herkesi ve her şeyi tekrar Tanrı ile birliğe geri getirir; şakirtlerine birlik içersinde olma lütfünü verir. Hatta tüm insanlar uğruna, imanlıların arasında birliği sağlayanlar olarak onları kılar. Aziz Pavlus imanlıların İsa’dan aldıkları bu armağanın ve görevin çok farkındadır: onlar tek bir beden oldular ve, zengin bir birlik kurmak için onlara Kutsal Ruh’un armağanlarını ve görevleri verildi. Her imanlı bir fakirdir, iman ve sevgi için kendine yetemez, ama diğer imanlıların zenginliğini paylaşır: onlarla birlikte dünyaya Mesih’in bedeninin mükemmelliğini bağışlayabilir! Evlatlarının birbirleri için fedakârlık yaparak ve birbirlerine minnettarlık hissederek, bir bedenin uzuvları gibi tek bir şey olmalarını isteyen Tanrı’nın arzusunun bildirilmesi, bugün İsa’ya gerçekten inananların birliği için duamıza ışık vermektedir.