11/04/2010 - PASKALYA DEVRESİ - 2. Pazar Günü - C

İlahi Merhamet Pazar Günü

 

1.Okuma Hav. Kit. 5,12-16 Mezmur 117 2.Okuma Vahiy 1,9-11.12-13.17.19 İncil Yh. 20,19-31

 

“Kutsal Baba, bana verdiğin kimseleri kendi adınla koru ki, bizim gibi bir olsunlar. İsa’nın şakirtleri Baba’nın adı ile korunduklarında o zaman onlar tek bir şeydir, aynen İsa’nın Baba ile olduğu gibi. İşte İsa bunun için dua ediyor: O, şakirtlerinin “bizim gibi bir” olmalarını istiyor. Daha sonra bu arzusunun sebebini de söyleyecektir. Biz şimdilik tek bir şey olmak için Baba’nın adı ile korunmamız gerektiğini düşünelim: ne zaman ki Baba’ya olan sevgimiz gerçek ve devamlı, o zaman gerçekten birbirimizi seviyoruz ve birlik içersindeyiz. Biz gerçek bir birliği kuramayız, buna ne gücümüz ne de erdemlerimiz yeterli gelir, konuşmalarımız ve diyaloglarımız da boşuna olur. İsa kendisi bunu, Baba’sından armağan olarak diledi ve şakirtlerine birlik içersinde kalmanın yolunun Baba ile birlik içersinde kalma olduğunu gösterdi. İsa’yı sevenlerle birlik içersinde olmaktan büyük sevinç yoktur! Baba’nın yüreğinde kalmak her adımda karşılaşabileceğimiz bölünme denenmelerinden bizleri korur. Sık sık sadece bir söz, bir hareket, zevklerimize aykırı herhangi bir şey, kardeşlerimizin bizi bir yana attıklarını düşünmemize, onları suçlamamıza, hor görmemize, onlardan ayrılmamıza, sebep olabilmektedir. Ortak bir Babamız olduğunu hatırlamak, benim Babamın, hor gördüğüm ve tenkit ettiğim kardeşimin de Babası olduğunu hatırlamak kardeşimi başka bir şekilde görmek için güç verir; aynı zamanda imanına kapasitelerinden fazla önem vermeme ve Baba’nın ona gösterdiği sevgiyi görmeme yardımcı olmaktadır. Eğer evlatlarına karşı sabırlı değilsem, Tanrı bana karşı nasıl sabır gösterecektir? Eğer Onun evlatlarının yanında olup onlara destek olmazsam, Tanrı nasıl yanımda olacaktır? İsa duasında Baba’ya birliğimizin nasıl olması gerektiğini de söylemektedir: “bizim gibi” diyor. İsa ve Baba aralarındaki sevgiyi birbirlerine tam olarak güvenerek, birbirlerini devamlı olarak dinleyerek ve karşılıklı olarak birbirlerine itaat ederek gösterirler. İsa Baba’sına o kadar çok güveniyor ki kendi beslenmesini bile düşünmüyor: “Baba neye ihtiyacımız olduğunu biliyor” ve “insan sadece ekmekle değil Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle beslenir”. Baba İsa’ya o kadar çok güveniyor ki bizlere: “Onu dinleyiniz” diyor ve Ona “gökyüzünde ve yeryüzünde bütün yetkiyi” emanet etmektedir. Baba İsa’ya itaat etmektedir, o kadar ki, İsa’nın sözlerini gerçekleştiriyor: dört günden ölmüş olan Lazar’ı diriltmektedir. İsa da Baba’ya o kadar çok itaat etmektedir ki, Baba’nın planını gerçekleştirmek için ölüme girmeye kabul etmektedir. Bu kurtuluş planında Dürüst Olanın günahkarlar için ölmesi gerekmektedir.

 

Bugünkü Tanrı’nın Sözünün bildirimi ilk Kilisenin görüntüsü ile açılmaktadır: İsa’ya iman edenler birlikte yaşamaktalar ve dua etmekteler, havarilerin ağızlarından Rab’bin Sözlerini duymaktan mutlular ve havariler İsa’nın yaptıklarını tekrar etmekteler: hastalara ve içlerinde şeytan olanlara özen gösterip, acılarını dindirmek için uğraşmaktadırlar.

Kilise Tanrı’nın merhametini göstermeye devam etmektedir. Tanrı insanın yaşamının bütün durumları için birçok şekilde kendi merhametini göstermektedir: bedeni ve ruhani sağlığına, insanlar arası ve Tanrı ile ilişkilerine özen göstermektedir. O bizleri hastalıklardan ve en büyük acıları doğuran günahtan kurtarmak istemektedir.

İncil bize, üzgün ve korku içindeki şakirtlere, ilk defa, dirilmiş olarak görünen İsa’ya hayranlıkla baktırmaktadır. İsa onlara sevinç bağışlamakta, Ruh’unu onların üzerine üflemekte ve onlara her zamanın en güzel misyonunu vermektedir: insanların günahlarını affetme görevini!

Bugün bize verilen en güçlü mesaj, İsa’nın ölümü yenmesinden sekiz gün sonra başka bir zaferi anlatmaktadır: Tomas’ın inançsızlığı üzerindeki zaferi anlatmaktadır. Tomas iman etmek için elle tutular deliller istemektedir. Ve işte İsa’nın merhameti: İsa ona her şeyi vermekte, o kadar ki Tomas hem elle tutabilir hem de görebilir. Ama merhametli Rab, “zor”, yani inanmakta ağır davranan havariye isteklerini tekrar istemeyip, bir daha böyle davranmamasını tavsiye eder. Eliyle tutan değil de görmeden iman eden, mutludur. Kim görmeden iman ediyorsa alçakgönüllüdür: işte, İsa, şakirtlerinin tam böyle olmalarını ister. Ancak Tomas’ın iman bildirisi gerçek ve güzel bir örnektir. O, İsa’ya şöyle dedi: “Rab’bim ve Tanrı’m!”. Böylece İsa’nın tapılmaya ve tamamen itaat edilmeye layık olduğunu kabul eder; O’nu tüm yaşamımız için örnek alacağımız kişi olarak, Tanrı’mız olarak kabul eder. Yuhanna da bizlere O’nu, Vahiy Kitabında aynen tanıtır. Havari “Rabbin gününde” Rab’bi bir vizyonda görür: O’nu rahipsel kıyafetler içersinde ve yedi altın şamdanla çevrili görür: sadece Tanrı kendini bu şekilde göstermeye layıktır. O sadece Tanrı’nın telaffuz edebileceği sözleri tekrar etmekte: “İlk ve Son, Ben'im. Yaşayan, Ben'im. Ölmüştüm, ama şimdi ebediyen yaşamaktayım. Ölümün ve ölüler ülkesinin anahtarları bendedir”. Bugün ve her gün biz de bakışlarımızı Ona çevirelim: O, merhameti ile hep yanımızdadır!