07/03/2004  -  PASKALYA HAZIRLIK DEVRESİ  -  2. PAZAR  -  C YILI

 

İlk okuma  Tekvin 15,5-12.17-18       Mezmur  27

İkinci okuma  Filip. 3,17 - 4,1             İncil       Lk. 9,28-36

 

 

Yırtıcı kuşlar İbrahim'in hazırladığı kurbana ve Allah'ın İbrahim'le yapmak istediği antlaşmaya engel olmaktadır. İbrahim onları kovuyor, Allah da, ateş olarak, kurban parçalarının arasından geçiyor. Nitekim antlaşma töreni parçalanmış hayvanların arasından geçmekten ibaret oluyordu: bu şekilde antlaşma yapanlar, sadakatsizlik durumunda, hayvanların kaderlerini kabul etmeye hazırdılar. Fakat bu Antlaşmada sadece Allah kurbanların arasından geçiyor ve İbrahim'in de bunu yapmasını beklemiyor. Sadece Allah bu Antlaşmaya kendisini bağlıyor, çünkü O, İbrahim'in neslinde, yani her insanda, sadık kalma yeteneğinin olmadığını bilmektedir. Buna rağmen Allah, yıldızlar gibi çok sayıda olan sadakatsizliği olan bu soya bereketli ve emin bir toprak vermek istiyor. İbrahim’in, kendi tarafından, bu Antlaşmadaki payı, yırtıcı kuşları kovmak olmalıdır. Bunlar, Allah'la karşılaşmamızı sürekli engelleyen, güçlü ayartmaların sembolüdür.

İsa da Peder Allah'la özel bir şekilde karşılaşmak istemektedir. Bu yüzden dua etmek için, yalnız üç Havarisini yanına alarak, dağa çıkmaktadır. Orada İsa'nın yaptığı dua, çok anlamlıdır; bu dua aracılığıyla O, şakirtlerine önemli bir açıklamayı, söylemeye hazırlanıyor: O'nun,"Yeruşalem'de gerçekleşecek olan ölümü" ve dirilişi ile ilgili bir açıklamadır. Allah, kendi sevgisinin alevi ile, Mesih İsa'nın kurban edilmiş hayatının arasında geçecek ve bizim için tamamen "bedava" olan bir Antlaşmayı yapacaktır! O kadar yeni ve büyük bir açıklama için bir hazırlık gerekiyor. İsa buna, dua ederek, Peder'le birleşerek, O’nun, insanların kurtuluşunun projesini benimseyerek, hazırlanıyor. Şakirtler de, dua aracılığıyla, hazırlanmalılar. İbrahim gibi, onlar da, derin bir uykuya dalıyorlar: İsa'nın yüzünden ve giysilerinden parlayan, Allah'ın sevgisinin ışığını görebilmek için, uykuyla savaşmalıdır. Gerçekten, Mesih İsa, Allah'ın ateşi ve bütün insanların uğruna feda edilen kurbandır!

Dağda Allah da bağlanmaktadır: O, kendi projelerini anlattığı iki büyük 'arkadaşı' olan, mütevazı Musa'yı ve cesaretli İlyas'ı, tanıklık etmeye gönderiyor. Onlar, Allah'ın sevgisinin kutsal sözlerini ve halka olan şefkatli özenini ilan ederek, halkı sadık olmaya çağırdılar. Şimdi onlar İsa'yla, Allah'ın Antlaşması'nı gerçekleştiren O'nun ölümden bahsediyorlar: İsa aracılığıyla, Allah, layık olmayan dünyaya tüm sevgisini bağışlayacaktır.

Şakirtler ve dünya ne yapmalı? "O'nu dinleyin"! Bu, kurtulmak isteyen insanın, yapması gereken tek şeydir! Mesih İsa'yı dinlemek: O'nun Sözü şefkatli ve alçakgönüllüdür, ciddi ve teselli edendir; O'nun Sözü halkı sevindirip, onu vaat edilmiş ülkeye götürüyor: orada hepimiz kardeş olacağız, Pederimiz olan Allah'ın nurunda ve şanında olacağız!

Okuduğumuz ikinci okumada, Aziz Pavlus da, bu ülkeden söz etmektedir: bu 'ülke', girmeyi beklediğimiz "vatanımız"dır, Rabbimizin hükmettiği bir vatandır! Orada O, bizi kendisine benzer hale getirmek için, bizi bekliyor; orada, yeryüzünde hiç tecrübe etmediğimiz bir şekilde, sevileceğiz! Orada Peder, tek tek olarak, özel bir biçimde her birimize özen gösterecek ve Mesih İsa bizi kendisine benzer kılacaktır! Bu yüzden şimdiden itibaren, İsa'nın arkadaşları olan Azizlerin örneklerini izleyerek ve Haçı taşımaya hazır olan gerçek şakirtler olarak, hareket etmeye çalışmaktayız.

Çevremiz Rabbimizi reddetmesine ve Haçı taşıyacak kadar büyük sevgisini alaya almasına rağmen, biz O'ndan utanmamaktayız. Vaftiz sayesinde, O'nun bizi Kilisesinde bir araya getirdiği için, O'na şükrediyoruz. Sözüne önem vererek, yaşamaktayız. Peder'in projesine göre, yaşadığımız toplumu, sevgi dolu bir topluma, onda en önemli kuralın birlik olduğu bir topluma dönüştürme projesine işbirliği yapmakla uğraşalım. Maddi şeylere bizi yönelten 'putları' (para, zevk, eğlence, oburluk, kendini gösterme hırsı,...) bırakalım. Aziz Pavlus, kaybolacaklar hakkında, diyor ki: "Birçokları Mesih'in haçına düşman olarak yaşarlar. Bunların sonu yıkımdır. Bunların tanrısı mideleridir. Yalnız bu dünyayı düşünür ve yaptıkları rezaletlerle övünürler". Bizler ise, bize öğretildiği gibi, gözlerimizi İsa'ya dikelim! Ve bunu yapmayı unutursak, yeniden bunu yapmamıza yardım edecek bir kardeşi arayalım: ruhsal gelişmemiz ve iman yaşamımızın olgunlaşması için değerli bir fırsat olacaktır! Dağda, "O'nu dinleyin!" diyen sese itaat edelim!

Bu Devrede İsa'dan öğrenelim: O'nun dağa çıktığı gibi, biz de, Peder'in isteğini anlayıp, sevmek ve yerine getirmek için, uygun zamanları ve yerleri arayalım. O zaman yüzümüzde O'nun nuru parlayacaktır!