15/02/2004  -  OLAĞAN DEVRESİ  -  6. PAZAR  -  C YILI

 

Birinci okuma  Yeremya 17,5-8    
Mezmur  1

İkinci okuma   1Kor. 15,12.16-20     
İncil    Lk. 6,17.20-26

 

Yeremya'nın peygamberliği bu günkü mezmurda da tekrarlanmaktadır. Kullanılmış imajlar kendiliğinden konuşuyorlar: çöldeki ağaç, su yokluğundan dolayı, sürekli tehlikede bulunur ve gelişme imkanı yoktur, akarsu kıyılarına dikilmiş ağaç ise, her mevsimde meyve verir. Aynen insanlara güvenen insan devamlı tehlikededir, çünkü her insan ölümlü, günahkar, zayıf ve sınırlıdır: hiç kimseyi destekleyemez, hiç kimsenin yaşamını canlı tutamaz. Yeremya, "İnsana güvenen kişi lanetlidir" diyor bile. Ve bunu, tecrübe ettiği için söylemektedir. Kendi yaşamını insanın ellerine teslim eden, düş kırıklığına uğrayacaktır. Aynen hiç kimsenin bize, tek ümidi olarak, bakmasını istememeliyiz: o kişi kesinlikle üzgün kalacaktır. 'Kendi oğulları için' yaşadıklarını söyleyen anne babalar aklıma geliyor. O çocuklar ise, onlardan kaçmak istiyorlar, çünkü kendilerini bir yük altında hissediyorlar. Eğer o ebeveynler, Kutsal Yazılar'ın öğretişine göre, 'Rab için' yaşasalar, oğullarına kendilerini, Tanrı olarak, sunacak yere, onlara barışın ve özgürlüğün duygularını ileteceklerdi. İnsan, insana güvenmemeli, kendisine de güvenmemeli: başkalarına kendisini, emin bir destek olarak, teklif etmemelidir.

Rab'be güvenen ve Rab için yaşayan bir insanla karşılaştığımda, onu, özgürlük bağışlayan ve özgür bir insan olarak, hissediyorum! Ben de böyle yaşamak istiyorum. Başkasına danıştığımda, o insanın yeteneklerine değil, Rabbe güvenmek istiyorum: Rab kendisi ona ışık verecek; Rabbin, benim yararıma, o insana ışık vereceğine güveniyorum! Doktora gittiğimde de, Rabbe güveniyorum: Rab kendisi doktorlara, Göklerin Hükümdarlığında O'nun, çalışmaya devam etmemin isteğine göre, sağlığım yararına, ışık ve bilgi verecek. Kim bana, hayatı ve kararları için öğüt dilemeye gelse, ben Rabbe güveniyorum: Rabbe o durumu teslim edip, O'nu dinlemeye çalışıyorum. "Ne mutlu Rab'be güvenen insana, güveni yalnız Rab olana!"

Mesih İsa, şakirtlerine ve O'nun Sözü ile beslenen kalabalığa aynı şeyleri farklı sözlerle tekrarlamaktadır: "Ne mutlu siz yoksullara! Çünkü Allah'ın Hükümdarlığı sizindir".

İsa'nın düşündüğü ve O'nun önünde bulunan yoksullar, insana güvenmemeyi öğrenmiş olan insanlardır. Onlar artık ne zengin ne de yetkili insana güveniyorlar, çünkü zengin olan onları sömürüyor, yetkili olan ise onlara baskı yapıyor. Onlara, onların cimriliğe ve kibrine güvenmek olur mu? Sözleri yalancıdır. Yoksullar, zengin ve yetkili insanın vaatlerine inanmıyorlar. Sadece Allah'ta küçükler ve fakirler için sevgi olduğunu biliyorlar, bu yüzden O'na dayanıp, güveniyorlar, O'nun Sözü'nün zenginliklerini ve O'nun Ruh'unun gücünü beklemektedirler! Yoksul ağlayıp, acıkıyor, fakat yine de Peder’e güvenir. Peder'e güvenmekte kararlı olmayan kişi, refahı ve sağlığı vaat eden gevezelerin, çıkarcıların ve büyücülerin etkisi altına girip, onların kölesi oluyor. Rab'be güvenen insan, inanmayanlar tarafından zülüm görüyor, çünkü onlar gibi değildir, onların aldatıcı ve boş tekliflerine boyun eğmiyor, onlar ise onun özgürlüğünü ve derin huzurunu kıskanıyorlar.

Allah'a güvenen yoksullar İsa'ya inanmayı, O'nun reddedilmiş ve çarmıha gerilmiş olmasına rağmen, yaşamlarının Rab'bi olarak, O'nu kabul etmeyi bilmektedirler. Onlar Allah'ın tek gerçek arkadaşlarıdır, Allah'ın hoşlanabileceği ve benim de güvenebileceğim tek insanlardır. Onların imanı yüzünden, dünya için önemli kararları aldıkları yerlerden uzaklaştıracaklar, dışlanılıp alay edilecekler, çünkü yüreklerinin merkezinde alay edilmiş ve reddedilmiş Olan vardır!

Mesih İsa, zenginliğe ve insanların hoşuna giden şeylere güvenen, sadece zevk tatmak için yaşayanlara, ciddi sözlerle ve uyarılarla hitap etmektedir. Zenginlikler ve maddi refah sonsuz değiller. Bu geçici şeyler yüzünden birbirimize kıskanırsak, vay halimize!

Tek gerçek durum, gelecek olandır, sonsuza dek kalandır. Mesih İsa, bakışlarımızın ve yüreklerimizin daima sonsuz zenginliklerine çevrilmeleri için, dirildi! İsa dirildi: biz bunu kesin olarak inanmaktayız, böylece ümidimiz geçici ve sınırlı şeylerin peşinden koşmayıp, sonunda düş kırıklığına uğramış olmayacağız! Aziz Pavlus, İsa'nın dirilişine olan imanımızın, yaşamımızda somut ve sabit izler bırakmasına izin vermemizi arzu etmektedir. Birinci meyve, bizim de dirileceğimize iman etmektir. Bu yüzden Allah'ın Sözüne boyun eğerek, ciddiyetle yaşamaya çalışmaktayız. Bizi kuklalar gibi kullanabilmek için, tamamen dünyanın şeylerine bağlamak isteyenlerin yalancılarından kaçarak, ancak ve ancak Rab'be güvenelim! "Ne mutlu Rab'be güvenen insana"!