04/07/2004  - OLAĞAN DEVRE  -  14. PAZAR GÜNÜ -  C YILI

 

Birinci okuma İşaya  66,10-14              Mezmur  66 (65)

İkinci okuma  Galatyalılar  6,14-18        İncil       Lk. 10,1-12.17-20

 

Birinci okuma İncil'in müjdesi için yüreğimizi hazırlamaktadır. "Neşe dolunuz... sevinçten coşunuz!" Hangi müjde, hangi sevinçli haber bize ulaşmak üzeredir? Peygamber İşaya sevgi ve hayat doluluğunu ilan ediyor: bir annenin sevgisi kadar büyük olan ve yaşamımızı dolduran bir sevgi bize verilecektir! Allah bize özenini göstermek için, bizzat bizimle karşılaşmak istiyor: "siz onu göreceksiniz ve yüreğiniz sevinçle dolacak". Mezmurda da aynı sevinç var. Allah'ın eserleri bizi sevindiriyor, çünkü O "duamı geri çevirmedi ve sevgisini benden esirgemedi ".

Sevinçli haber, İncil'dir! Nihayet şakirtler, ikişer ikişer dünyaya İsa'yı ilan etmek için hareket ediyorlar: onlar İsa'nın önünden gitmeliler. İsa da onları izleyecek ve şakirtlerinin Sözünü getirecekleri her yere O da varacaktır. O'nun Sözü "bu eve esenlik olsun" diyor. Bu Söz onların bütün müjdelemesinin bir özetidir. Ayrıca bu Söz sadece bir söz değildir, bir mevcudiyet, bir davet, bir armağandır. Bir mevcudiyettir: şakirtler tarafından sevilmiş ve dinlemiş olan, onların yüreklerinde yaşayan İsa'nın mevcudiyetidir. Bir davettir: bize Peder'i tanıtan O'nu beklemeye, O'nu kabul etmeye, O'nu dinlemeye, O'nunla kalmaya, sevgisini tatmaya bir davettir. Bir armağandır: yaşamak ve uğraşmak için, acı çekmek için de, yeni bir sebep veren bir armağandır; bir arkadaşın ve bir kardeşin beklenmemiş bir armağanıdır.

Bu müjdeyi ilan etmek için, sadece on iki Havari değil, yetmiş iki şakirt, yani bütün Hıristiyanlar gönderilmektedir! Bu numara bize, İsrail Halkı çölde yürürken, Musa'nın yetmiş iki yardımcılarını hatırlatıyor; bu numara İsa'yı izleyenlerin tümünü ifade etmektedir. İsa, hepimizin sorumlu olduğumuzu, hepimizin işbirliği yapmaya çağırıldığımızı anlatmak istiyor; O'nun, herkesin kurtulmasına arzusu, bizimki de olmalıdır.

O, "kendisinin gideceği her kente ve her yere, kendi önünden onları ikişer ikişer gönderdi". İsa onları, zemin hazırlamaları için, gönderiyor. Ancak onların ilanı yetmez: hayat ve sevinç, sevgi ve huzuru getirmek için, İsa'nın kendisi gelmesi gerekir. Fakat İsa gelince, yürekler zaten hazır olacaklar. Vaftizci Yahya da böyle yapmıştı: halkın Mesih'e bekleyişini canlandırdı; dışsal hazırlık aracılığıyla değil, yürekleri arındırarak, halkın Mesih'i bekleyip, kabul etmesi için hazırladı. Rabbin şakirtleri de O'nun gelişini ilan ederek, insanları pişman olmaya, kendi alışkanlıklarında ve düşüncelerinden daha hikmetli olan Rabbin öğretişlerini izlemeye çağırarak, O'nun gelişini hazırlamaktadırlar.

Onların ilanın hakiki olarak görülmesi için, şakirtler her şeyden, kendi arzularına ve mallarına olan her çeşit bağlılıktan tamamen özgür olmaları gerekiyor. Kendileri için hiçbir şeyi aramamalı, kendi hayatları için hiç merak etmemelidirler. Böylece onlarla ilgilenen şefkatli Peder'in var olduğunu tecrübe edeceklerdir. Onlar, yüreklerini ancak ve ancak İsa'ya yönelterek, yaşayacaklardır. Bu sebepten onların sözleri çıkar düşünmedikleri için kabul edilebilecektir. Onları gözleri ve yürekleri yukarıya dikmiş olacaklar, çünkü tek güvenleri Allah olacaktır: nitekim insanlardan sadece sıkıntılar bekleyebilirler. Bunu İsa açıkça söylemektedir: "Sizi kurtlar arasına kuzular gibi gönderiyorum". Kurtlar arasında bulunan kuzuların başına ne gelebilir?

Aziz Pavlus bunu biliyor, çünkü bunu yaşadı. Kurtlar arasında bir kuzu olmaktan, o mırıldanmıyor, tersine İsa'nın uğruna çektiği acılarla övünmektedir. İsa'ya olan iman yüzünden yaşanmış sıkıntılar, onun gururu oluyorlar, çünkü bunlar onun, Mesih'in şanlı haçına katılmasını sağlamaktadırlar.

İsa'nın öğrencileri herkes tarafından hemen kabul edilmelerini beklemeyecekler, alay ve zülüm edildiklerinde kederli olmayacaklar. Eğer kabul edilmeyeceklerse, başkalarını lanet etmeyecekler: onlara bir uyarı daha yapıp sevinçli bir müjde bırakacaklar ve sonra uzaklaşacaklardır: "Yine de şunu bilin ki, Allah'ın Hükümdarlığı yaklaştı" Kim bilir, belki biri davranışını değiştirecektir...

Ancak İsa, her şeyden önce, şakirtlerine başka bir temel görev veriyor: dua etmeliler, çabalarının ve itaatlerinin meyvesinin Allah'ın elinde olduğunda bilinçli olmalılar. Onlar Allah'ın, hasadına başka işçileri göndermesi için dua etmeliler ve kendi güzel sözlerine ve fikirlerine, yani kendilerine güvenmemeliler. Dua, onların ilk işidir, Allah'ın Hükümdarlığına yapılacak ilk işbirliğidir! Eğer insanlar dualarla kaplamış yollar bulurlarsa İsa'nın yaşamına ve barışına gelmeyi bileceklerdir!