03/12/06 - NOEL BAYRAMINA HAZIRLANIŞ DEVRESİ – 1. Pazar –C -

İlk Okuma                   Yer. 33,14-16                   Mezmur                   24/25

İkinci Okuma                   1 Sel. 3,12.13-4,2                   İncil                    Luk. 21,25-28.34-36

 

Aziz Petrus Küçük Asya’daki Hıristiyan cemaatlerine şöyle yazmaktadır: “Sizi çağıran Allah kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: «Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.» Bu kelimelere benzer şeyler söyleyerek aziz Pavlus da kutsal olmaya çağrıldığımızı hatırlatmaktadır. Havariler Kutsal Yazılardaki sözleri tekrar etmektedirler ve Petrus şunu belirtmektedir: “Kutsal olun, çünkü ben Tanrınız RAB kutsalım” (Lev 19,2)!

Bu yeni yılda birkaç dakikamızı kutsallık yolunun değişik safhalarını incelemeye ayıracağız. Kutsal olmak ne demektir, ne gerektirir, bunu nasıl gerçekleştirebiliriz? Bir taraftan bize “kutsalsınız” denilmektedir, diğer taraftan ise “Kutsallaşın” veya “Kutsal olun” denilmektedir. Vahiy kitabında şu tavsiye dilmektedir: “Kutsal olan kutsal kalsın» (22,11).

 

Şimdi kutsallığın şu iki yönü üzerinde duracağım: bizimle bağımsız olarak gerçekleşen ve doğrudan bizim katılımımızla gerçekleşen kutsallık. Bu konuyu açıklamaya çalışırken, ümit ediyorum kibirlik günahı işlemiyorum. Bu konuya girişerek, Kutsal Ruh’un size ve bana, “Allah’ın kutsalı olan” İsa’ya yaklaşabilmemiz için yardım edeceğini ümit ediyorum. Böylece Kilisenin dünyaya kendisini göstermesi ve insanlar arasında misyonunu gerçekleştirmesi için gerekli yaşamımızın kutsallığı gerçekleştireceğiz. Her şeyden önce kutsallık sıfatının Allah’a özgü bir nitelik olduğunu unutmayalım. Sadece Allah kutsaldır! Bunun için bu özelliğini sadece O, kendisine ait başka kişiler ve şeyler için kullanabilir. Sadece Allah kutsaldır, Melekler ilahilerinde seslendikleri gibi ve Peygamber Yşaya’nın tanıklığına göre, üç kere kutsaldır. (Yşa 6,3).

 

Yeni litürjik yıla yani kilisenin takvimindeki ilk haftaya başlıyoruz: bir yıl içersinde Allah’ın Oğlu İsa’nın gelişinden başlayarak, tüm yaşamını ve yaptıklarını, biz günahkârlar için kendini Peder’e sunmasını, anıyoruz. Bu anıları yaşarken Allah’ın Sözü bize eşlik etmektedir ve bizi isteklendirmektedir, böylece tövbe yürüyüşümüzde yani Peder’e dönüşümüz, ilerlemektedir. Bu yürüyüşümüz hiçbir zaman sona ermemektedir, tersine biz ilerledikçe O’ndan uzaklığımız daha da belli olmaktadır. Ancak Allah’a ulaşmamız gereken biz değiliz, bizi karşılamaya gelmek isteyen O’dur: bu, büyük bir tesellimizdir! İşte, bugün peygamber Yeremya’nın bize hatırlattığı budur. Allah söz verdi ve verdiği sözü tutmaktadır. O bizi kurtaracağına söz verdi ve bunun için “adalet filizini” yollamaktadır. Bu “adalet filizi” hiçbir insanın görmediği ve tecrübe etmediği bir iyilikle yeryüzünü dolduracaktır. Biz bu filizin hangi adı taşıyacağını şimdiden biliyoruz ve O’nu şimdiden bekliyoruz. O filiz yeşerdi bile, ama her sene filiz vermeye devam etmektedir, çünkü bizler egoizm dolu eski yaşam tarzımıza dönmeye devam ediyoruz.

Bize acı çektiren egoizm yaşam tarzına değer vermeye alıştık. Sanki bununla mutlu oluyoruz ve bu yaşam tarzını bırakmak istemiyoruz. Bizi başkalarına karşı bencil kılan, yaşamımıza heves ve sevinç verecek olan paylaşımı engelleyen şey kendimize kapanmamız ve egoistçe yaşamamızdır.

Allah’ın bize söz verdiğini, adalet filizini kabul etmek için alışık olduğumuz yaşam tarzını bırakmamız veya olma şeklimizi inkâr etmemiz gerekir. Bu bizi korkutabilir, sanki dünya üzerimize düşecek, güneş ve ay aynı olmayacak gibidir.  İsa, havarilerine konuşarak bu durumu çok iyi ve enerji ile anlattı ve bize şunu güçle tembihlemektedir: ”Her an uyanık kalın ve hazır olun”! Mutluluğu istiyor muyuz? Bizim için ve etrafımızdaki insanlar için yeni bir yaşam istiyor muyuz? O zaman bize söz verilen “kurtuluş” arzusunu beslemeliyiz ve onu her gün beklemeli ve duamızda ısrarla istemeliyiz.

Aziz Pavlus Rabbe dua etmektedir ve aynı zamanda kardeşleri sevmemizi tembihlemektedir, İsa’nın emri de budur: “Birbirinizi sevin”. Bu uyanık kalıp beklemenin yoludur. Yaşamımızı değiştirmeye gelen adalet filizini karşılamanın yoludur.

Bu duygularla, yani İsa’nın varlığını güçle arzulayarak ve, O’nu beklerken, kardeşlerimizi yenilenmiş bir sevgiyle severek, Noel Bayramına Hazırlanış Devresine başlayalım!