26/08/07 - OLAĞAN DEVRE - 21. Pazar Günü – C

1.Okuma Yeş. 66,18-21  Mezmur 116 2.Okuma  İbr. 12,5-7.11-13 İncil Luka 13,22-30

 

 

Papa XVI. Benedikt Brezilya’da iken şöyle dedi: “Allah’a imanımız bize neyi kazandırır? İlk cevap budur: bize bir aile verir, Allah’ın, Katolik Kilisesindeki evrensel ailesini! İman bizleri “egomuzdan” kurtarır, çünkü birliğe götürür: Allah ile karşılaşma kardeşlerle de bir karşılaşmadır, bir araya gelmek için bir çağrı, bir birlik eylemi, başkalarına karşı bir sorumluluktur”. Bizlerin Kilise oluşumuz Allah’ın ona iman edenlere armağanıdır.  Kilise içersinde yaşamımız Allah’ın bizleri kötü yalnızlıktan ve sonucu olan üzüntüden kurtarmasıdır. Bizim birliğimiz daima Baba’ya ve Rab İsa’ya imanımıza bağlıdır, dolayısıyla da biz Hıristiyanlar arasındaki birlik bizim sadece iyi niyetimize bağlı değil, daha çok İsa’nın bize verdiği yollarla ona bağlı olmamızdır. Bizlerin birlik kurma kapasitemiz doğrudan dirilmiş İsa olan bağa bağlı kalma yeteneğimize bağlıdır. Bu sebepten her birimiz devamlılıkla Barışma Gizemine yaklaşmadan ve ruhumuzu yukarıdan gelen Ekmekle beslemeden sağlıklı ve aziz bir Kilise olabileceğimizi zannetmeyelim. Çocuk olduğum zamanlar ebeveynlerim beni her cumartesi günü tövbe etmeye yollarlardı: şimdi, bunun bana hiç zararı dokunmadığını söyleyebilirim, tam tersine! Zamanla içimde iyiyi ve kötüyü ayırt edebilme yeteneği gelişti, aynı zamanda düşünceler ve eylemleri de seçebilme yeteneğim arttı, günahlar işleme denenmelerini ve günah ile günahkar arasında farkı görebilme kapasitem gelişti. Beni affeden İsa ile sıklıkla buluştukça Allah’ın merhametinin ne kadar büyük olduğunu anlayabiliyor, fakat aynı zamanda bunun, eylemlerimizin kötü sonuçlarını düşünmeden ‘boş ver’ diyenin yumuşaklığı olmadığını  idrak ediyordum.

 

İsa Kudüs’e doğru yürüyüşüne devam etmekte! Bu yürüyüşünün öğrencileri için bir ruhani eğitim okulu olduğunu biliyor. Onlar da, Kudüs mabedindeki sunak masası üzerinde yakılan ve sunulan kurbanlar yerine, İsa ile beraber yaşamlarını Allah’a gerçek kurbanlar olarak, sunmayı öğrenmeliler. İsa öğrencilerini eğitmek için onların sordukları sorulara ve şüphelere cevap veriyor. Bu kere de kaç kişinin kurtulacağını soran meraklıya verilen cevabı dinliyorlar. Bu kişi kısacası kaç kişinin cennette gideceğini merak ediyordu. Öğrenciler, cennetti, insanın mutlu olduğu ve kendi iyi eylemleri ve nitelikleriyle elde ettikleri bir durum olarak düşünüyorlardı. Onlar zamanın düşünce tarzını yansıtıyorlar, feriseliler ve yazıcılar gibi düşünüyorlardı. İsa’nın bu sorularına cevap vermesi kolay değildi.

Öğrenciler Efendilerinin onlara kaç kişinin emirlere uyabildiğini söylemelerini bekliyorlardı, ancak Onun, ölümüyle ve dirilişiyle kaç kişinin kurtulacağını söylemesi gerekiyor. İsa onlara “dar kapıdan geçmeye çalışınız” diyor. Bu dar kapı nedir? İsa’nın haçıdır. Bu kapı vasıtasıyla Rabbimizi tanıyabiliriz. O birçok kişiye, “sizi tanımıyorum” demesi gerekecektir. Çünkü birçok kişi Allah’ın seçtiği halka ait olmasına rağmen ve iyi işler yapmış olmalarına rağmen İsa ile hiçbir zaman karşılaşmak istememişler ve yaşamına katılmamışlardır!

İsa hakkında konuşulduğunu duymuş olmak veya özel bir gruba dahil olmak, Onun birkaç mesajını duymuş olmak, Onu tanımak değildir. Onun arzularını paylaşan, yaşamını kabul eden, Onun kupasından içen, Onu gerçekten tanımaktadır! Onun bazı olaylarına katılmış olmakla böbürlenenler, Ona ait olduklarını göstermez. Yaşamında iş veya hastalık sebebiyle çok yorulanlar veya insanlığa hizmet etmiş olanlar bile, bu gayretlerinin sayesinde değil, başka bir sebepten kurtulacaklar: sadece Allah’ın Oğlunu kabul edenler yeni yaşama, yani Allah’ın yaşamına kavuşacaktır! Kim Onu kabul etmiyorsa Ondan ve Allah’tan uzak kalır.

İsa Onu dinleyenleri hayal kırıklığına uğratmakta! Kurtulanların çoğu Musevi olmayacaktır, bunu daha önce peygamberler de söylemişti. Çoğu pagan halklardan gelecek! Biz İsa’nın bu sözlerine dikkat etmeliyiz. Hıristiyan bir halk arasında büyümek, doğuştan beri Hıristiyan olmak hiçbir güvence vermemekte: her birimiz, kişisel olarak,  yaşamımızda İsa’yı seçmeliyiz. Bunu yapabilmemiz ve Onu kabulümüz, Onun azizliğine layık olmamız ve birçok kurtuluş meyvesi getirmemiz için yardıma muhtacız, davranışlarımızda yanlışlıklarımızın düzeltilmesi gerekir. Hatalarının düzeltilmesini kabul eden, iyi bir Hıristiyan’dır! Hatta iyi öğrenci hatalarının düzeltilmesini ister: O mükemmel olmadığını bilir, Allah’ın Oğluna uygun olabilmek için yardıma muhtaç olduğunu bilir. Bu sebepten Rabbin iyi öğrencisi imanda olgun diğer bir kişiye kendini açar ve tavsiyeler alır, zorlukları ve seçimleri için danışır, hatalarının düzeltilmesini ister. İsa ile birlikte Kudüs’e doğru yürüyelim ve “dar kapı”dan geçelim: kendimizi Baba’ya sunma yolunda, sevgi ile yürüyen birinin bize uzattığı yardım elini tutalım!