11/11/07 - OLAĞAN DEVRE - 32. Pazar Günü – C

 

1.Okuma 2 Mak. 7,1-2.9-14          Mezmur 16

 2.Okuma  2Sel. 2,16 - 3,5    İncil Luka 20,27-38

 

Bizim azizlik yolunda yürüyüşümüz hiç sona ermez. Düşündüğümüzde de büyük şeyleri düşünmeyip özel olayları beklememeliyiz, ne de mucizevî sonuçlar ve olağanüstü durumlar aramalıyız! Allah bizi ufak yarattı ve gücümüze uygun günler verdi. Bu basit ve birbirine benzer günler içersinde Allah’ın kutsallığını taşıyoruz! Küçük hareketlerle ve küçük itaatlerle Baba’nın güzelliğini ve Oğul’un sevgisini gösteren yaşamımızı inşa ederiz. Büyük azizler bile tamamıyla Allah’a sunulmuş özel bir yaşamın örneğini, birbirine benzer ve monoton gibi gözüken günlerde, veriyorlar. Onlar bu günleri monoton yaşamamışlar, çünkü her anını bir sevgi sunuşu olarak değerlendirdiler. Bunu herkes yapabilir, ben de! Her anımızı bir sevgi sunumu yapmak ev işlerini yapan, çocuk bakan, ofiste çalışan hanıma, arabasını veya kamyonunu kullanan adama,  kalem veya çapayı tutan, bilgisayar ile veya kahvede çalışan adama da mümkün. Her anını bir sevgi sunumu yapmak çocuğa, arkadaşlarıyla gezen gence, yalnızlıkta kendisine ziyaret edeni bekleyen yaşlıya mümkün, herkese mümkün! Bazı kişiler bu sevgi eylemlerini tanımlandırmak için onlara “günlük şehitlik” adını kullanırlar, çünkü Allah sevgisiyle renklendirilmiş bu küçük dakikalar aracılığıyla Baba’nın ve Rabbimiz İsa’nın şahitliğini yapabiliyoruz. Kusurlarından vazgeçmeyen yanımızdaki kişilere bu küçük sevgi eylemleriyle sabrediyoruz, böylece gökten gelen lütfü dünyaya naklediyoruz! Arzuladığımız azizlik budur, herkese saklıdır ama çok kişi için meyve verir!

 

Bu günkü Rabbin Sözünün ana fikri dirilişe imandır. Biz Allah’ın Allah olduğuna inanıyoruz, ölüm dâhil hiçbir şeyin onun üstünde olmadığına inanıyoruz. Allah insanı ölmesi için yaratmıyor, yaşamasını istiyor! Onun yarattığı tüm insanlar Onun sayesinde yaşar! İsa, bu konu hakkında onu zor duruma düşürmek isteyen Sadukilere, aynen böyle cevap verir. Kudüs zenginleri olan Sadukiler, günümüzdeki bazı kişiler gibi, Kutsal Kitabın sadece ilk beş kitabının Allah’ın Sözü olduğunu söylüyorlardı. Bunlar ne diyordu? “Ölüleri görmüyoruz, o halde ölüm ile her şey biter”. Bu aynı zamanda zenginlerin ve zengin olmak isteyenlerin de düşünme şeklidir, böylece cimriliklerini, fakirleri görmeme körlüklerini, açık hırsızlıklarını, temize çıkarırlar. “Mademki ölümle her şey sona eriyor, mümkün oldukça rahat yaşayalım”. Bu “rahat” sözü de eğlence ve zevki kapsayan her türlü egoizmi ima eder. O zamanda bunu düşünen Sadukilerdi, şimdi genç ve yaşlı arkadaşlarımız olabilirler, hatta kendimizi imanlı sayan, fakat ölümü başa gelebilecek en kötü olay gibi gören bizler de öyleyiz.

İsa, İbrahim, İshak ve Yakup’tan canlı kişiler gibi bahsediyor, sebebi de Kutsal Yazıların da onlardan böyle konuşmasıdır. Allah halkını İbrahim’e olan sevgisinden dolayı kurtardı, ona ebediyen sürecek sözler verdi. İbrahim artık olmasa, Allah’ın sözlerinin de bir değeri kalmazdı! Yaşamımızın ölümle sonuçlanacağını nasıl düşünebiliriz? Allah ölümü yenemez mi? Öyle olmasa ölüm tanrımız olurdu, ölüm korkusu da rehberimiz. Ölümü kullanan Şeytan sahibimiz olmak ister, ölüme tapıyorsak istediğine ulaşır. O, Allah’ın düşmanıdır, bizi mecbur etmek için, ona itaatimizi sağlamak için, korkuyu, ölüm korkusunu kullanır. Ama biz, ebediyen yaşayacağımızdan emin olduğumuz için ve yaşamımızın Allah’ın elinde olduğunu bildiğimizden, bizi korkutamaz. Biz çocuklarına Allah’a olan saygıyı öğretmeyi bilen sadakatli ve cesur yedi çocuk annesi gibiyiz ve olacağız. Bu çocuklar yaşamın Allah’tan kaynaklandığını bildikleri için ölümden veya acılardan korkmadılar. Yaşam Allah’ını terk etmemek için ölümü kabullendiler.

Biz İsa’nın öğretileriyle, hatta Onunla yaşıyoruz. O, dünyada hep zülüm edilir ama biz Onunla kalırız. O, kendini akıllı zannedenler tarafından ret edilir, fakat biz Onunla yaşarız. O, yöneticiler tarafından hor görülür, ama biz Onunla yaşarız. O, karar verenler tarafından yokmuş gibi görülür, ama biz Onunla kalırız. O, ünlü yazarlar tarafından veya herkesin önünde konuşanlar tarafından bahsedilmez, ama biz Onunla yaşarız. Biz Onunla yaşarız, çünkü ebediyen Onunla yaşayabileceğimizi biliriz. Hiçbir tehdit, hiçbir haksızlık Allah’ın bize, bu yaşamdan sonra vereceği yaşamı elimizden alamaz.

Belki bütün bu durumlarda İsa ile birlik içersinde olduğumuz gerçek değildir, ama arzumuz ve duamız böyle olmasıdır. Bu sebepten Baba’ya bize azmi ve sebatı vermesi için dua ederiz ve Baba bize bunu verecektir, çünkü kendisi de Oğluyla birlik olmamızı, yüreğinden gelen gerçek Yaşama, yaşam kaynağına, bağlı olmamızı ister. Allah’ın Oğlu olan Yaşam, meleklerin bile tanımadığı bir yaşamdır ve bize mirastır. Bu yaşama, sevdiğimiz kişilerin kuşandığını gördüğümüzde sevincimiz daha da büyük olacaktır!