02/06/2002
EFKARİSTİYA
BAYRAMI
- A YILI
Birinci okuma
Tesniye 8,2-3; 14-16
Mezmur 147
İkinci okuma
1.Kor. 10,16-17
İncil
Yuh. 6,51-58
İsa öğrencileri
ve kalabalık huzurunda büyük mucizeler yaptı, ama ekmeği bölerek
üzerine bizi o şaşırtan sözleri söylemek için, Paskalya Yemeği'nin
samimiyetinde kendi öğrencileriyle son karşılaşmasına
dek bekledi.
"Bölüp
yediğimiz ekmekle Mesih'in bedenine paydaş olmuyor muyuz?".
Aziz Pavlus da, şaşkınlık içinde, Korintoslulara İsa'nın
bu sözlerini tekrarlar ve O'nun niyetini sezmeye çalışır.
İsa bizi, kendisiyle, bedeniyle ve dünyadaki gerçek mevcudiyetiyle hakiki
ve somut bir birliğe götürmek istiyordu. İsa bizim Onunla bir olmamızı
istiyordu. Bunun için ekmek ve şarap kupası üzerine, O'ndan aldığımız,
Ondan duyabildiğimiz en önemli sözler olan ve İsa tarafından
"gönderilmiş" olanların tam bir tanrısal otoriteyle söyleyebildikleri
sözleri söyledi! O sözler, sunaktaki ekmeğe yeni bir gerçek ve anlam
verirler: Ekmek, Mesih'in Bedeni olur. Ve onu yiyenlerde de yeni bir durumu gerçekleştirir:
onlar çok oldukları halde, tek bir bedenin, Mesih'in bedeninin üyeleri
olurlar!
Böylece bu Ekmeğin,
Musa'nın önderliğinde olan İsrail halkı için gökten inmiş
"Manna"'dan daha gerçek ve daha tanrısal olduğunu anlamak
kolaydır. Çölde gökten inmiş ekmek olan Manna, çok önemliydi,
çünkü her şeye kadir ve ebedi Allah'ın huzurunun ve himayesinin, O'nun
sevgisinin ve iyiliğinin işaretiydi. O, hiç unutulamayacak bir ekmek
idi, çünkü "insanın yalnız ekmekle değil, ama Rabbin ağzından
çıkan her şeyle yaşadığını" anlatıyordu
ve Allah'ın, halkını zarar görmeden, zehirli yılanlarla ve
akreplerle dolu olan tehlikeli yerlerde bile koruyabildiğini hatırlıyordu!
Fakat Manna, İsa'nın
ellerindeki Ekmeğin sadece bir işaretidir. İsa'nın verdiği
Ekmek gerçekten gökten inmiş ekmektir ve iman edenin yaşamını
besleyen gerçek ekmektir. İsa'nın sözünden kesinlikle kuşkulanamayız.
Çünkü O'nun sözü Celile'nin gölündeki fırtınayı yatıştırdı,
uzaktan yüzbaşının oğlunu iyileştirdi, birçok felçliye
şifa verdi, umutsuzluğa düşenlere umut verdi, mezardan Lazar'ı
çağırdı. İsa'nın sözü, söylediğini gerçekleştirir.
Son Akşam Yemeği esnasında ekmek üzerine söylediği sözler
de, Havarilerin ellerinde, Rab'lerinin ve Öğretmenlerinin en büyük
hazinesi olarak kalacaktır.
İnsanlar ise o sözler
hakkında ve o Ekmek hakkında uzun uzun tartışıyorlar.
Kafernahum'daki havrada İsa kendi hakkında yiyecek ekmek ve gerçek içecek
olarak konuştuğu andan itibaren orada bulunan Yahudiler'den başlayarak,
günümüze kadar tartışmalar hala devam etmektedir. İsa, kirli
ayaklarını yıkamasını kabul etmeyen Petrus'a şöyle
demişti: "Sonra anlayacaksın". Ben de o ekmeği
yedikten 'sonra' anlıyorum.
Tartışmak yerine,
İsa'nın söylediği gibi, yapalım! O'nun ekmeğini yerken
bedeniyle beslenmiş olduğumuzdan emin olarak, yiyelim; sevgi için dökülmüş
kanıyla susuzluğumuzu giderdiğimizi bilerek, o kupadan içelim!
İsa, bizi değiştirerek,
bizim her şeyi anlamamızı sağlar, anlamamızdan öte
bunları yaşamamızı sağlar!
Onun sayesinde kardeşlerimizle
olan birliğimiz daha derin, daha sağlam ve daha neşeli oluyor.
Bunu bilerek, kendimizi, yabancı, itaatsiz, nankör ve O'nun Sözü hakkında
cahil olanlar gibi değil, gerçek şakirtleri olarak, O'nun sofrasında
yemeye ve içmeye hazırlayalım! İsa'dan, hayatımızın
kusurlarını affetmesini, O'ndan uzak kat ettiğimiz yolları düzeltmesini,
ve bizi kurtarmasını rica ederek hazırlanalım! Rab ile birliğin
hakiki, ikiyüzlülükten ve engellerden uzak olması için, af dileme ilk
gerekli adımdır. İsanın bedeni ile beslenirken birliğin
gerçekleşmesi için: Rabbin öğretilerine uygun yaşamamız,
sevgisini önemsememiz, bizi Rab'den uzaklaştıran bencilliği kaldırmamız
gerekiyor.
Rab İsa, Bedeninin ve
Kanının Gizeminde bizi besliyor ve kutsuyorsun! Sana şükredip,
seni yüceltiyoruz. Aramızda olup Efkaristiya Gizeminde Bedenini bölmeye
ve Kanını dökmeye devam ettiğinde Sana tapıyoruz. Bedeninle
beslenmiş ve kanınla susuzluğumuzu gidermiş olan bizler, yaşamları
için besin arayan, karanlıkta el yordamıyla ilerleyen insanlara ve
kardeşlerimize el uzatarak, sevinçle Peder'e doğru yürüyoruz.