12/05/2002  MESİH İSA'NIN GÖĞE YÜKSELİŞİ BAYRAMI - A YILI

 

Birinci okuma  Hav. Kit. 1,1-11            Mezmur  47

İkinci okuma   Efeslilere 1,17-23          İncil       Mt 28,16-20

 

Bu gün kutladığımız Bayram hakkında Katolik Kilisesi Din ve Ahlâk İlkeleri Kitabı (No.: 668) şöyle der: "Mesih'in Göğe Çıkışı, insanlığıyla Allah’ın otoritesine ve gücüne katıldığını gösterir". İsa'nın Dirilişinden kırk gün sonra, hem İsa için, hem de şakirtleri ve Havarileri için, yeni bir olay olur.

Dirilmiş Rab, ölmeden önce ve diriliş gününde bildirdiği gibi, Havarilerine belli bir görev verir, sonra göğe yükselir ve tamamen gözlerinden kaybolur. O artık kendisini fiziksel olarak göstermeyecek, fakat bu, onun yok olduğunu göstermemektedir! Aksine İsa şöyle söz verdi: "Ben, dünyanın sonuna kadar her gün sizinle beraberim" ve bunu çeşitli şekillerde, mucizelerle, Ruh'unun yardımıyla, ve Şam yolunda Aziz Pavlus'a kendisini gösterdiği gibi, zaman zaman kendisini göstermekle, ispat edecektir.

Şakirtler için İsa'nın göğe yükselişi şakirt olmanın yeni bir tarzını başlatır! Bundan böyle İsa'nın şakirtleri olmaya devam edebilmek için, Havarileri dinlemeleri gerekecek; şimdiye kadar Rabbe itaat ettikleri gibi, Havarilerine itaat etmeleri, Tanrı'nın Egemenliğinin yayılması için kendilerini sorumlu hissetmeleri gerekecektir!

İsa'nın göğe çıktığı günle, Havariler için de, yeni bir hayat başlar. İsa onları bütün dünyaya gönderdi: şimdi 'bavullarını' düşünmeye başlamalılar! Tanrı'nın Egemenliğini düşünürken, kurdukları insani şanla dolu hayallerini unutmaya, ve Rabbinin sözüyle ilgilenmeye başlarlar! Somut olarak neler yapmaları gerektiğini bilmediklerinden dolayı, dua etmeye başlarlar.

Acaba bizim için İsa'nın göğe yükselişini kutlamak ne demektir? İsa'yı Peder'in yanında görüyoruz, bunun için O'na verdiğimiz güveni güçlendirelim. Çünkü sadece iyi, hikmetli, herkesten sevilmiş bir insana verilen bir güven değildir, Tanrı olan bir insana verilen güvendir! İsa herkese yaklaşan, insani sözlerle konuşan bir insandı, fakat O'nun yaptıkları ve söyledikleri Tanrı tarafından yapılmış ve söylenmiştir: tanrısal, kesin ve sonsuz bir değer taşırlar.  O'nun eseri ve sözü hakkında tartışmam, onları yargılamam, çünkü onlar beni, düşüncelerimi ve sözlerimi yargılar. İsa'nın göğe çıktığını beyan etmek, yeryüzünde O'nun yaptığının ve söylediğinin, benim için bugün ve gelecek için de, en önemli olan şey olduklarını beyan etmek demektir. O'nun söyledikleri, akıl yürütmelerimden, iknalarımdan daha gerçektir. Aklım İsa'nın Sözüne boyun eğer! Daha doğrusu, aklım O'nun Sözünü emin, sağlam, değişmez dayanma noktası olarak görür. İşte bu nedenle Aziz Pavlus, Efeslilere yazarken, İsa'nın göğe çıkmasından bahsederek şöyle der: "Tanrı, Mesih'i göklerde kendi sağında oturttu..., O'nu her yetkinin, kudretin, hükümranlığın ve egemenliğin, yalnız bu dünyada değil, gelecek dünyada da anılacak tüm adların çok üstüne yükseltti. Her şeyi onun ayakları altına serdi ve onu her şeyin üzerinde yüceltip, Kilise topluluğuna baş olarak verdi". (ikinci okuma)

Bugün İsa'nın şanlı günüdür. Uzak ve yetişilemez göklerde kapanan bir şan değildir. Tersine şakirtlerinin yaşamında yer alan bir şandır ve onlar aracılığıyla bütün dünyaya yayılan, bütün insanlara ulaşan bir şandır. İsa'nın tanınması sayesinde insanlara Peder'in sevgisini alma imkanı ve kardeş olmak için Oğul'un Ruh'uyla dolmak ve giyinmek imkanını sunar. Tüm toplum, İsa'nın göğe çıktığı gün Havarilerine verdiği görev aracılığıyla, değişebilir: karşılıklı koşullanmalar ve korku ile dolu bir yerden, neşenin ve tesellinin yeri, bir düğün şöleni gibi olabilir.

İsa, sana şan olsun! Göğe çıktığında Havarilere verdiğin misyona işbirliği yaparak, seni yüceltiyorum. Sana itaat ederek, dünyaya isteğini, hikmetini ve sevgini tanıtıyorum!