10/02/2002 - Olağan Devre 5. Pazar – A yılı

 

Birinci okuma: İş. 58, 7-10   Mezmur: 111

İkinci okuma: 1 Kor. 2,1-5   İncil: Matta 5, 13-16 

Bu liturji de sık sık "ışık" kelimesi tekrarlanıyor! İsa 'Dağdaki Vaaz'a ' devam ederken, bu sözü kullanır. Öğrencileriyle konuşurken onların kim olduğunu ve dünya ile ilişkilerinin nasıl olduğunu anlatmak için iki karşılaştırmaya başvurur.

Denilebilir ki Rabbin yüzünde bir neşe görünür: öğrencileri tuz ve ışıktırlar, yeryüzünün tuzu ve dünyanın ışığı!

Bu iki simgenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu görebiliriz: İsa'nın öğrencileri dünya için gereklidirler, eğer eksik kalırlarsa dünyanın vay haline! Tuz yiyecekleri uzun süre dayanmaları için korur ve onlara tat verir, damak tadı verir. Işık ise, insana etrafında ne olduğunu görme imkanı verir, anlamlı ve yararlı olduğunu gösterir, düz yürümesine ve engellerin karşısında düşmesine izin vermez, insanların yüzünü ve tebessümlerini görme imkanını sağlar! Isa'nın öğrencileri tuz ve ışıktırlar. Dünyaya Baba'nın sevgisinin tadını götürürler, değişik kültürlere anlayış kabiliyeti, insanların birbiriyle işbirliği ve dayanma gücünü verirler. Bu yeni bilgiyi insanları barışa, hayata ve sonsuzluğa yöneltmesi için yayıyorlar. Onlar hiç kimseyi ve hiç birşeyi hor görmüyorlar, hatta acı ve ıstırabın bile onların bakış açışına göre bir anlamı var. Onlar ermiş olarak yaşarlar ve O'nun söylediği gibi yoksulluğu severler, yumuşak ve uysaldırlar, kalbin saflığını ararlar, merhametliler ve bunun için etrafındakileri aydınlatıp insanların hayatlarını canlandırırlar.

Eğer böyle olmazsa, herkesten daha zavallıdırlar. Tadını kaybeden tuza ya da saklanmış bir ışığa benzerler. Hayatları lüzumsuz, tersine aldatıcı ya da tehlikelidir, tam olarak tahıl ölçeğinin altına konmuş olan bir ışık gibi çabuk sönerler.

İsa'nın öğrencilerinin yaptıkları herşey, Baba'ya,  hamdetsinler diye, herkesi O'na  götürmektir, çünkü herkes O'nun sevgisini görsün ve böylece kendini sürüklemeye bıraksın  ve Oğul'u kabul edip kurtulsun! İsa bu şeyleri söylemekten memnundur, biz de bu şeylerin tekrarlanmasından zevk alırız çünkü bu şekilde farkında oluruz ki O bize bir görev verir. Olduğumuz gibi olmalıyız! Gerçekten İsa'nın öğrencileri olmamız gerekir! Gerçekten O'nun bize öğrettiği gibi yaşamamız gerekir.

Allah'ın sözünü daha iyi anlamak için peygember İşaya bizim yardımımıza gelir. O da ışıktan bahseder: Senin ışığın şafak gibi parlar... Ne zaman? Sevgi ile yaşadığında, karşılıksız ve ödül beklemeyen, sevgide yaşadığında! Ekmeğini aç olanlarla paylaş ... muhtaçlara, ezilmişlere karşı merhametli ol, o zaman ışığın karanlıkta parlar! İsa bu simgeleri kullanırken mutlaka Kutsal Kitab'ın bu sözlerini hatırlıyordu.

Aziz Pavlus, Korintlilere mektubuna devam ederken, onları İncil'e götürmek için etkiliyeci sözler ya da üstün bilgelikle konuşmadı. O, Haç'a gerilen İsa hakkında konuştu ve bu sözleri, bu utanç veren sözleri, Kutsal Ruh 'un gücüyle yaptı! Kutsal Ruh'un eylemleri Baba'nın sevgisini gösteren işler değil mi? Rab hastalara ve acı çekenlere karşı mucizeler yapmıyor muydu? Bugün biri, kaçmak yerine, acı çekenleri severse ve hizmet ederse, bu bir mucize ve Allah'ın bizimle olduğunun bir işareti değil mi? Bu gizli ve herkesin Baba'sı olan Allah'ın yüzünü göstermek değil mi?

Sevgi ile yaşayan İsa'nın öğrencisi gerçek ışık olur, cezbeden ışık, herşeyi ve yaşamın her anında renk veren bir ışık, her insanın yüzünü parlatan bir ışık!

  

Rab İsa, ben de dünyanın ışığı olmak isterim! Senin bana verdiği güçle, öğrettiklerini yapacağım! Seveceğim veyaşam yolunda karşıma çıkardığın herkesi  sevmeye devam edeceğım. Ve Seninle birlikte dünyada bulunan Kilisen için sevineceğim.