11/08/2002
- OLAĞAN DEVRE - 19. PAZAR - A YILI
Birinci okuma 1.Krallar
19,9.11-13 Mezmur
85 (84)
İkinci
okuma Rom. 9,1-5
İncil
Mt. 14,22-33
İkinci okumadaki Aziz Pavlus'un samimiyeti bizi duygulandırır.
Eğitilmiş ve inanmış bir İbrani olan o, kutsanmış
halkın üyeleri olan kardeşlerinin İncil'in özgürlüğünü
ve sevincini reddettiklerini görmektedir! Böylece onlar yaşamı,
onları dünyanın bütün ulusları yararına, Allah'ın lütfünün
aracı kılacak gerçek yaşamı reddediyorlar! Pavlus, İsa'yı
zulmetmeye götüren yoldayken kör edilip, aydınlandığından
beri gerçek hayatı tecrübe etmektedir! Pavlus bundan büyük bir lütuf
alamazdı!
Pavlus, İncil'i müjdeleme görevinde büyük zorluklarla karşılaşmasına
rağmen, halkını sevmeye devam ediyor. O, kendi halkının
Allah tarafından sevildiğini, ve Allah'ın sadık olduğunu
biliyor. Bunun için Allah'la birlikte, tüm İbrani "kardeşleri"nin
İncil'i kabul etmelerini arzu ediyor. Onların imanı bulmaları
için ağır bir bedel ödemeye hazırdı, bunun için
lanetlenmeye bile hazırdı.
Pavlus'un gayreti İlyas'ın gayreti ile karşılaştırılabilir...
İlyas, halkına Atalarının Allah'ına doğru olan
imanı ilan eden tek peygamber olarak kalmıştı. Bu yüzden
kral ve kraliçe tarafından zulüm görüyordu. Yakalanmamak için uzağa
kaçıp, Allah'ın dağına kadar erişti. Orada çok
etkileyici bir tecrübe yaşıyor. Bizzat Allah ona, intikamı aklına
getiren, ateş, rüzgar, deprem gibi, korkunç şeyler aracılığıyla
değil de, aksine sakin ve ince bir esinti sesi aracılığıyla
kendisini gösteriyor. Allah İlyas'ı, alçakgönüllülük sayesinde
halkına iman etmeye ve Allah'ın vaatlerine güvenmeye yardım
etmesi için, tekrar aralarına gönderiyor.
İsa da dağ yalnızlığını, dua etmeye uygun
olduğu için, seviyor. O, kalabalığı salıverip, öğrencilerinin
yalnız başlarına yolculuğu devam etmelerini bırakıyor.
Öğrencileri ve kalabalık ekmeği çoğaltma mucizesini gördükleri
halde, İsa'nın Allah'ın Oğlu şahsiyetini gösteren işaretin
anlamını kavrayamadılar. İsa kendini yalnız hissedip,
dua etmek için yalnız kalıyor.
İsa'dan uzak olduklarında şakirtler hep zorluklarla karşılaşıyorlar.
Her şey, rüzgar, deniz, gece, onların düşmanları olmuş
gibi. Bu zorluklarda İsa onlara doğru gidiyor, sular üzerinde bile yürüyor!
O'nu görünce, korkunun şakirtlerin yüreğinden yok olması
gerekirdi, tersine ise artar! Şakirtler gözlerine inanamıyorlar; ama
kulaklarına biraz daha fazla inanıyorlar. İsa onlara "Cesur
olun! Ben'im" diye seslenince, halen şüpheli olan Petrus, birazcık
kibir ile, İsa'dan O'nun gibi sular üzerinde yürüyebilmeyi diliyor.
İsa imkansız dilekleri dinlemeyi red etmez, fakat insanda sağlam
ve kararlı bir iman yoksa, cevabı kabul etme yeteneği de
olmayacaktır. İşte Petrus sular üzerinde yürüyor, fakat imanda
sabit olmadığından, rüzgardan korkuyor; Petrus için rüzgar,
kendisini çağıran İsa'nın huzurundan ve sözünden daha önemlidir.
Batmaya başlarken, Petrus alçakgönüllü olup Rabbin yardımını
yalvarıyor. İsa ona, "Ey imanı zayıf olan adam!"
diyor. İmanı zayıf! Şimdi herkes O'nun Allah'ın
Oğlu olduğuna inanıyor! Ekmeğin mucizesi onları ilgisiz
bırakmıştı, korkudan sonraki iman ise gözlerini açıyor!
Şakirtlerin kayığı, İsa'nın görünür varlığından
mahrum olup denizin dalgalarına bırakılmış gibi olması,
dünyada daima fırtınalı zamanlar geçiren Kilisenin güzel bir
sembolüdür.
İman etmemeye yatkınlığı olan, korku ve kibir
etkisi altında olan, ve insancıl yollar ve yardımlar aracılığıyla,
kendi gücüyle kurtulmaya sürekli istekli olan bir Kilisedir. Bunun için
İsa'nın onu hiç yalnız bırakmadığını
hatırlamaya daima ihtiyacı olan bir Kilisedir. Bütün dünyaya gitmek
için alçakgönüllülüğe ve imana, Pavlus'un imanına ihtiyacı
olan bir Kilisedir; düşman gibi davranan, fakat zayıf ve yukardan
gelen yaşama muhtaç insanlara, tatlılık ve sevgi ile yaklaşmak
için İlyas'ın imanına ihtiyacı olan bir Kilisedir.
Rab İsa, sana iman ediyorum. Beni korkutan herhangi bir şeyin beni ezmeyip, sana itaat etmeme engel olmaması için, imanımda beni destekle! Kilisene eşlik et, kilisenle beraber kal, çobanların ve müminlerin imanını güçlendir. Senin yardımınla kutsal Adını, duymak istemeyenlere bile duyuracağız!