13/10/2002 OLAĞAN DEVRE - 28. PAZAR - A YILI

Birinci okuma İşaya 25,6-10 Mezmur 23 (22)

İkinci okuma Filipililer 4,12-14; 19-20 İncil Mt. 22,1-14

 

"Allah'ım da her ihtiyacınızı kendi zenginlikleriyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır". Aziz Pavlus bunu, zor durumlarda kendisine yardım eden Filipililere vaat eder. Allah boşluğumuzu doldurur, "aç olanı doyurur” ve "karanlık vadisinde" de bize güven verir! Allah'ın kurtuluş müdahalesi "Mesih İsa'da"dır. İnsan olmuş Allah'ın Oğlu esenliğimizdir, güvenimizdir, gerçek zenginliğimizdir! Bu gerçek hakkında hem İşaya, hem de İsa bugünkü benzetmede söz eder.

İşaya "yüksek bir dağ"'dan bahseder. Orada, o "yüksek dağı" koruyan Rabbin elinden gelen mutluluk hükmeder. O dağdaki neşe çok özel bir"ziyafet" ile temsil edilir. Orada bütün insanların gözleri hakikati görür, Allah'ın yüzünü görür. O dağda Rab konuşur; böylece ölümü ve ölümden kaynaklanan korkuyu, kaygıyı ve acıyı yok eder. Neşe büyüktür, çünkü bu "dağ"da kurtuluşun tadına varmak kesindir!

İşaya o "dağ"ın ne olduğunu bizim bulmamızı ister; ve İsa'yı tanıdığımızdan beri bu bize hiç zor gelmez! Kurtuluşumuzun dağı O'dur, Peder'in sevgisinin işareti O’dur, ölüme karşı zafer O'dur; yüreğimizi neşeyle dolduran gerçek yemek, bizi doyuran ziyafet O'dur!

Peygamber İşaya bizi İsa'nın sözlerini dinlemeye ve anlamaya hazırlar. Bugünkü misalde İsa oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir kralı göstermektedir. O an en önemli, kralın en çok beklediği ve en çok sevdiği andır; tüm halk için de büyük bir hediyedir. Fakat davetliler o davetten başka şeylerin daha önemli olduklarını düşünüp, onu önemsemezler, hatta onları neşeye çağıranları hırpalayıp, öldürürler! Biz İsa'nın ne söylemek istediğini anlıyoruz, çünkü O, bu hikayeyi Başkâhinlere ve Ferisilere, yani Onu ölüm cezasına mahkum edenlere, anlatmaktadır.

 

Benzetme daha bitmedi: düğün şöleni yapılacaktır.! Haysiyetlerine, saygınlıklarına, "haklarına", iyiliklerine ya da kötülüklerine bakmadan, başkaları davet edileceklerdir! Böylece İsa benim de davet edilebildiğimi, hatta kuşkusuz davet edildiğimi anlamamı sağlar. Davet edilme günahsız olmama değil, Peder'in iyiliğine ve arzusuna bağlıdır! Ben Peder tarafından, iyi olduğumdan değil, ama O'nun merhametli, sabırlı ve sevgide büyük olduğundan dolayı seviliyorum! Allah beni sevebilmek için benden hiçbir şey istemez! O'nun sevgisini kazanmam gerekmiyor: zaten O beni seviyor! O'nun sevgisini kazanmak için hiçbir şey yapmamalıyım!

Bu hakikat gerçekten "İncil"dir, yüreğe huzur ve neşe veren iyi haber, budur!

 

Ancak kendi kendime, "O zaman ben hiç bir şeyi mi yapmamalıyım?" diye sorabilirim. Eğer Allah benim nasıl olduğuma bakmadan, bağımsızca beni severse, kuralları uygulamam gereksiz değil midir?

Allah sevgisini bana verir, fakat ondan yararlanmam için onu kabul etmem gerekiyor, hayatıma girmesini ve meyve vermesine izin vermem gerekiyor, yoksa davete boş veren ilk davetliler gibi olup, sevincin ve esenliğin dışında bırakılmış olurum!

Buna, benzetmenin sonucu ima etmektedir. İsa düğün elbisesi giymemiş ve bundan dolayı tamamen dışarıya bırakılmış bir adamdan bahseder. Anlamak için o çağın geleneklerini tanımak gerekir. Düğüne davet eden, bütün davetlilere düğün elbisesini de veriyordu: bu elbiseyi reddetmek, davet edeni hor görmek, demek oluyordu. Allah, bizi şölenine davet ederek, bize verdiği sevgi ve sunduğu elbise, Kendi Oğlu'dur; İsa, Peder'in armağanıdır. İsa olmadan, Peder'in Egemenliğine giremeyiz. Peder'e, "Girmeye hakkım var, o yeri ben kendime kazandım!" da diyemem. Öyle dersem İsa'nın azarladığı Ferisiler ve Başkâhinler gibi olurum.

 

"Allah'ım da her ihtiyacınızı kendi zenginlikleriyle Mesih İsa'da görkemli bir biçimde karşılayacaktır": Aziz Pavlus'un bu sözlerine inanıyorum. Her zaman Allah'ın hoşuna giden tarzda yaşayarak O'na minnetimi göstereceğim! O'nun isteğini yapmaya çalışacağım, çünkü O buna layıktır! Sadece O'nun buyruklarına değil, O'nun arzularını da uygulayacağım, fakat O'nun sevgisini kazanmak için değil de, oldum olası beni oğul gibi sevdiği için!

 

Rab İsa, sana şükürler olsun: Göklerin Egemenliğine girmek için Sen benim "pasaportum"'sun, neşemin dağısın, yüreğimin esenliğisin; Sen Peder'le ve insanlarla birlik kaynağımsın!