03/11/2002
OLAĞAN DEVRE - 31- PAZAR
- A YILI
Birinci okuma Malaki 1,14 - 2,8. 8-10 Mezmur 131 (130) İkinci okuma 1.Selanik. 2,7-9. 13 İncil Mt.23,1-12
"Eğer
beni dinlemezseniz ve adımı tüm yüreğinizle yüceltmezseniz, üzerinize
lanet gönderirim".
Kimileri bu sözlerin Allah'a layık olmadıklarını düşünebilir,
çünkü bu sözler egoist ve böbürlenen bir kişinin sözleri gibi görür.
Fakat "Allah'ın adını yüceltmek" ne demektir?
Kutsal Kitabı tanıyan, Allah'ın, O'na
itaat eden insan tarafından yüceltildiğini bilmektedir. Fakirleri
severek, dürüstlük, sevgi ve uyum ile davranarak, komşumuz için çok büyük
bir saygıyı isteyen Emirlerini uygulayarak, O'na itaat edilir! Allah'ın
adını yüceltmek, kendi hayatı aracılığıyla,
kendi ailenin hayatı aracılığıyla, toplum hayatı
aracılığıyla, Allah'ın sevgi ve merhamet olduğunu,
birliği, paylaşmayı ve işbirliğini istediğini,
insanın arkadaşı olduğunu göstermektir! Bu gerçekleri yaşamayan,
kendini Allah'ın halkına ait sanmamalı, kendini Allah'ın
halkının üyesi olarak görmemeli. Çünkü Allah hakkında yalancı
bir tanıklık verir; O'nu adaletsiz, şiddetli, egoist olarak tanıtmış
olur.
Eğer bütün insanları yaratan Tek Allah
tarafından yaratıldığımızı biliyorsak, neden "birbirimize
hainlik ediyoruz?".
"...üzerinize
lanet gönderirim": bu ciddi ve etkili sözlerle Rab komşusunu sevme buyruğunu önemsemeyenin
durumunun ağırlığını anlatmak ister. Hiç kimse böyle
bir vaadi duyduktan sonra kendi hatasında kalmak istemeyecektir!
Allah, Peygamber Malaki aracılığıyla
ilettiği uyarıyı, ilk önce halkın sorumluları olan din
adamlarına yöneltir. Onların hayatı, onlarda Allah'ın hoşuna
giden davranışın somut bir örneğini arayan halk tarafından
çok dikkatle bakılmaktadır.
Bugünkü İncil'de İsa halka, Allah'ın
emirlerini öğretme görevinde bulunanların kötü davranışlarına
karşı tetikte olmayı tavsiye eder. Onun zamanında bunlar,
din bilginleri ve Ferisilerdi. Sözlerle iyi öğretiyor, ama davranışlarıyla
bambaşka yaşıyorlardı! Bu yüzden İsa: "Size tüm
söylediklerini yapın ve yerine getirin, ama yaptıklarını
yapmayın" diyordu.
Günümüzdeki Hıristiyan cemaatimizi düşünürsek,
normal olarak, aklımıza hemen Episkoposlar ve rahipler gelir. Allah'ın
yolunu öğreten onlardır ve insan olduklarından bazen iyi bir örnek
olmayabilirler ve İncil'e göre yaşamayabilirler. Gerçek şu ki:
onlar da insan ve insan olarak, zayıflar, güçsüzler ve Şeytan'dan günaha
teşvik edilirler. Bunun için aralarından bazılarının
hayatlarında itaatsizlik, zayıflık görürsen veya öğrettikleri
ile yaşadıkları arasında tutarsızlık bulursan
şaşırma.
İsa'nın sözü ise sana hitap
etmektedir: sana İncil'i ilan eden rahip henüz buna göre yaşamaya
yeterli olmasa da, sen İncil'e göre yaşa. O rahibin sözlerinde
tanrısal otorite vardır. Sen Allah'ın kutsal sözlerine uygun yaşa,
o zaman sen bir ışık olacaksın, başkalarına yaşamın
gerçek kaynağına doğru, eşlik eden bir yıldız
olacaksın!
İsa öğrencilerine mütevazılık
yolunu öğretiyor, çünkü insanı Allah'ın yüreğinde sağlamca
tutan tek yol budur. Diğerlerinden kendini daha üstü görme. Ünlü ünvanlar
isteme, büyüklük taslama yolunda yürüme. İsa, sana imanı ve tanrısal
hayatı ileten insanı "peder" diye çağırmanı
engellemez; O sana bir ünvan aracılığıyla kendini yüceltmemeyi
önerir. Ben her zaman vaftiz ismim ile çağırılmak istiyorum,
fakat eğer biri beni "peder" diye çağırırsa,
bunda ona engel koymam, çünkü bu ona itaat ve alçakgönüllülük yolunda yürümek
için faydalı olabilir.
Bugün İsa'nın sözleri Aziz Pavlus'un örneği
ile aydınlanır. Pavlus Selanikliler arasındaki çalışmasını
hatırlatarak, onlara sevgi ve şefkat ile yazar. Onlara Allah'ın Müjdesini
duyurarak onları sevdi, aralarında uğraş verip yoruldu, "çocuklarını
bağrına basan bir anne gibi" onlara şefkatle davrandı,
onlara Hıristiyan hayatın örneği oldu. Aziz Pavlus'un sözleri,
İncil'e uygun olan hayatları sayesinde iyi bir örnek olan birçok
rahip, papaz ve episkoposlar tarafından tekrarlanabilirler! Hem eskiden,
hem de günümüzde İsa'nın Sözlerini önemseyen, ciddiye alan çobanlar
çoktur! Aynı zamanda, Selanikli Hıristiyanların yaptıkları
gibi, çobanlardan duyduğu sözlerini, "insan sözü olarak değil,
Allah'ın sözü olarak" kabul eden Hıristiyanlar da çoktur!
Peder'in hikmetini yaşayan ve O'na şan
veren Allah'ın Kilisesi, güzeldir!