06/01/2005 - Epifanya Bayramı
İlk okuma İşaya 60,1-6 Mezmur 71/72
İkinci okuma Efesliler 3,2-3.5-6 İncil Matta
2,1-12
Peder Oğul ve Kutsal Ruhun adına: Bunlar, Kutsal Ayine başladığında rahibin söylediği ilk sözlerdir ve herkes rahiple birlikte Haç işareti yapar. Bu sözler
Vaftizimize aittir, onu hatırlatıyor, onu güncelleştiriyorlar.
Herkesin kendi üzerinde yaptığı Haç işareti ise, Üçlü
Birlik ve Tek olan Allahın sevgisine katılma sevincini tadabilmemiz
için, ödenmiş fiyatı hatırlatıyor; bu fiyat
İsanın haçıdır. Bu haçtan utanmıyoruz, tersine onu
taşımakla övünüyoruz. Bunun için sadece Ayine değil, her
faaliyetimize haç işareti ile başlamaktayız. Yeni güne, her
işimize, bir yolculuğa, duamıza başlarken, Vaftimizin
kelimeleri söyleyerek haç işareti yapmaktayız! Bu şekilde
kendimize ve başkalarına kim ve kime ait olduğumuzu, hangi
imanın bizi yönetip, sevgimizi canlandırdığını
gösteriyoruz.
Göstermek, ortaya koymak, belirmek, bu günkü
bayramın anlamıdır; Epifanya kelimesi, gösterme, belirme demektir.
Allah kendisini gösteriyor, daha doğrusu, bugün Allah bütün uluslara kendi
Oğlunu gösteriyor. Başlangıçta bu günkü bayramda, Doğudan
gelen üç Bilginin İsayı tanımasını, Ürdün
Irmağında Peder tarafından İsanın, Allahın
Oğlu olduğunun bildirilmesi, Kana düğününde İsanın
kendisini tanıtmasını, kutlanıyordu. Bugün biz özellikle
birincisini hatırlıyoruz: İsa, putperest ulusların
temsilcileri tarafından tanınıp, tapılmaktadır. Daha
önce İsrail Halkının gerçek temsilcileri, yani fakir çobanlar
Ona tapmışlardı.
Bu olayın sadece birkaç yönüne bakalım.
Üç yıldızbilimcide temsil edilen putperestler, Yahudilerin Kralı
olan Mesihin zamanını tanıyorlar. Onlar yeni bir
yıldız görünce, Allahın, insanlara olan
armağanını anlıyorlar. O yıldızı görünce
inanıp, alçakgönüllülükle yola koyuluyorlar.
Yıldız onlara her şeyi değil,
yalnızca yolculuk için bilmeleri gerekeni açıklıyor. Bunun için,
alçakgönüllülükle, başkalarından, İbranilerden yardım
dilemeliler. Nitekim İbraniler Mesihin doğacağı yeri
biliyorlardı, çünkü yüzyıllardır Kutsal Yazılarda
yazılmıştı. Onlar Allah tarafından vaat edilmiş
Kralın doğacağı yeri biliyorlardı, ama ne zaman
doğacağını bilmiyorlardı. Bu onlara ilan
edildiğinde, sarsılıp, rahatsız oluyorlar. Sevinmek yerine,
korkuya kapılıyorlar: tıpkı bütün insanların, bir
şeyi kaybedeceklerini zannettikleri zaman veya değişiklikler ve
yenilgi karşısında bulunduklarında, korktukları gibi.
Onlarda alçakgönüllülük yok: ne Allahın putperestlere verdiği
armağana, ne de Allahın İsrail Halkının beklentilerini
yerine getireceğine inanmak istiyorlar!
Allah putperestlere zamanı, İbranilere
ise yeri tanıtıyor: alçakgönüllü kişi, kendisinden farklı
olurlarsa da, başkalarından gelen yardımı kabul ediyor,
çünkü evrenin Allahı herkese konuşabilir, herkesi kullanabilir!
Böylece alçakgönüllü olan kişi, Kurtarıcıyla
karşılaşabilir ve Onun sevinciyle coşar! Putperestler ve
İbraniler: son olanlar birinci, birinci olanlar ise son olacaklardır!
Bugün İncildeki olay şimdiki zamanlar
ve durumumuz için çok anlamlıdır.
Bir kimse ciddi bir şekilde İsayı
arıyorsa, Onu reddedenlerin arasında rahatsızlık ve
kargaşa doğuyor. Yeni doğmuş Bebek İsa da, hem Onu
tapınmak isteyenler tarafından, hem de Onu öldürmek isteyen
tarafından aranıyor.
İsayı arayan doğudan gelen
Bilginler, Onu Meryem Ananın kucağında buluyorlar: Annesi
yokmuş gibi davranarak İsaya yaklaşmak,
imkansızıdır! Onlar çok ciddiyetle davranıyorlar: Onun
önünde sandıklarını boşaltıyorlar. Onun
krallığını, insanlığını ve
tanrısallığını tanıyıp, kabul ediyorlar, bu
yüzden Onun önünde ve Onun için, zenginlikten, yetkiden, büyük olma
hırsından vazgeçiyorlar: aslında altın, günnük ve mür bu
gerçeklerin anlamlı birer sembolüdür. İsayı seçip, bunlardan
vazgeçenler fakir, itaatli ve iffetli oluyorlar.
Fakirlik ve itaat, İsanın her şey
olduğunun işaretidir, iffet ise dikkati ve şefkati kendi üzerine
çekmeyi istememenin işaretidir, tüm ilgi İsaya olmalıdır:
sadece O tüm kalbimi doldurmaya layıktır.
Allah, uzaktan gelen yıldızbilimciye
özen gösterip, insanın kötülüğünden onları koruyor: Herodesin
yalancılığı bir rüya aracılığıyla
açığa vuruluyor ve onlar başka bir yoldan ülkelerine dönüyorlar.
İsayla karşılaşan, önce olduğu gibi kalmıyor,
artık insani büyüklüğün yolunu kat etmiyor, alçakgönüllü oluyor ve
başkalarının dikkatini kendine çekmek istemiyor!
Bebek İsa sessizlikte kalıp, Annesinden
başka, bütün dünya tarafından sevilmeyi de kabul ediyor. Ben de,
tanınmayan üç kişi ile birlikte, Annesinin kucağındaki
İsaya sevgimin işaretlerini sunmak istiyorum!