Noel Bayramına
Hazırlık Devresi – (2. Pazar Günü – A - )
İlk Okuma İşaya 11,1-10 Mezmur 71
İkinci
Okuma Romalılara 15,4-9 İncil Matta 3,1-12
Sözü Efkaristiya esnasında dinliyoruz,
Efkaristiya da şükretmek demektir! Sözü dinlemek, Allah’a
gösterdiğimiz minnettarlığın bir parçasıdır. Her
şeyden önce bize Sözü ile konuşarak bizi sevdiğini,
yaşamımıza dikkat ettiğini ve kaybolmamızı
istemediğini gösterdiği için minnettarız. Bu sebepten Söz,
şefkat, teselli, arzuları paylaşma ve bazen uyarı veya
azarlama bildirisidir. Bugün Söz, tavsiyelere ve verilen sözlere dikkatimizi
çekmek istiyor. Biz Sözü sevgiyle dinliyoruz ve dikkatli dinlememiz şükran
etmenin ilk şeklidir.
Vaftizci Yahya kendini tanıtması, çölde
yaşaması ve sesi ile hemen dikkatimizi çekiyor. Arzuladığı
fakirlikte ve yalnızlıkta yaşayan bu adam, sesi ile herkese
ulaşmaya çalışırken merakımızı ve ilgimizi
uyandırıyor. Bu kişinin bildirmek istediği nedir?
O tövbeye yani düşünme ve olma
tarzını değiştirmeye çağırıyor. Allah’a ait
olduğunu düşünürsen, değişik olursun. Allah’ın seni
hükümdarlığında istediğini düşünürsen,
yaşamını değiştirirsin. Allah’ın seni sevmeye
çağırdığını düşünürsen, yaşamını
değiştirirsin. Tüm halkın beklediği ve yüzyıllardan
beri Allah’ın geleceğine söz verdiği Kurtarıcının
geleceğini düşünüyorsan onu tanımaya ve karşılamaya
hazırlanırsın. Herkesin arzusunu canlı tutan söz, işte
budur.
İşaya beklenen bu kişiyi bir seri
imaj ile anlatmıştı. O halktan doğacak bir fidandır, bir melek gibi gökten
gelmeyecektir. Sözü önemli olacaktır, çünkü yaşam için güvenli ve
doğru kriterler verecektir. Sözü, dürüst olmayanlara ve şiddeti
sevenlere korku yaratacaktır. Ruhu, Allahsız yaşamanın
kötülüğünü gösterecektir. Onun önünde düşmanlıklar yok
olacaktır: vahşi hayvanlarla uysal hayvanlar arasında dövüş
olmayacaktır: yani şiddete alışkın kişiler onunla
alçakgönüllü ve hizmete hazır olacaklardır. Onun üzerinde
Allah’ın Ruhu, hikmet ve zeka Ruhu, öğüt ve kuvvet Ruhu, bilgi ve
Allah korkusu Ruhu, olacaktır. Bu sebepten dünyevi ve kişisel
ilgileri olan ve daima güvenilemeyecek, normal insanlar gibi
davranmayacaktır. Onunla barış içersinde yaşanabilir! O
başka dini uygulayan insanlar tarafından merakla aranılacak,
çünkü onsuz yaşam zor, acı ve korku doludur.
Ama, maalesef, herkes hazır değil ve
herkes bizi egoizmlerimizden kurtaracak olanın gelişini
arzulamıyor. Egoizmimiz başkalarına acı çektirirken, biz
vazgeçmek istemiyoruz. Bu o zamanlardaki Sadukilerin ve Ferisilerin, durumu
idi. Onlar kendilerinden emin olarak Yahya’yı dinlemeye gidiyorlardı,
sadece iyi intiba yaratmak istiyorlardı, kendilerini
değiştirmeyi düşünmüyorlardı. Yahya onları, “engerekler soyu” diye
çağırmıştı, ve “şeytanın oğulları”
anlamını taşıyordu: onlar zehirlenmekle kalmıyor,
başkalarının da kandırılmasına sebep oluyorlardı.
Bugün, birçok kere, bu lakabı almaya biz layığız. Suda
saklanan engerek, sudan çıkınca zehri ile öldürmeye ve
ısırmaya hazırdır. Eğer biz vaftiz suyuyla
yıkandıysak ve arzularımızı ve isteklerimizi
değiştirmiyorsak, tehlikeli oluruz: vaftizliyiz diye
yanımıza güvenle yaklaşanlar, kendilerini
aldatılmış hissedeceklerdir, çünkü bizi maddiyatçı, egoist,
günahkar bulacaklardır.
Tavsiyelere ve belki
uyarmalara da ihtiyacımız var. Aziz Pavlus birbirimizi Allah’ın
şanı için karşılamaya çağırıyor.
Günahkarız, bunun için birbirimizi kabul etmemiz Allah’ın
şanı için olmaktadır. Bir günahkarın sevmesi ve sevilmesi
Allah’ın şanıdır. Günahkarları seven ve onlar
tarafından da sevilmeyi kabul eden Allah, paganları da Allah’a
çeker. Bizim tövbe etmemiz, yaşam
değiştirmemiz, kiliseyi misyoner kılar ve Allah’a
şükranımızı daha güzel ve daha gerçek kılar. Böylece Efkaristiya
bizi söz sayesinde değiştirerek, Mesih’e benzer kılar ve O’nun
Bedenine dahil eder.
Biz gerçekten
değişmek istiyoruz, öyle ki çehremizde Rabbimiz İsa’nın
ışığı parlasın ve O’nun üzerindeki Ruh’un
faydaları bize de yansısın. Onun gelişini beklemeye ve
arzulamaya devam edelim: Gel, Rabbimiz, doğruluk ve barış
kralı, gel!