OLAĞAN DEVRE (3. Pazar Günü) – A -
(Hıristiyanların
Birliği için Dua)
İlk Okuma İşaya
8,23 - 9,2 Mezmur 26
İkinci Okuma 1Korint
1,10-13.17 İncil Matteo 4,12-23
Rahip birkaç kelime ile herkesi vicdan yoklaması yapmaya ve Rab ile
kardeşlerden af dilemeye davet eder. Affı sadece büyük günahlar için
dilemiyoruz, günlük görevlerimize karşı işlediğimiz
sadakatsizlikler, Kutsal Ruh’un ilhamlarına gösterdiğimiz
itaatsizlikler, kardeşlerimize karşı gösterdiğimiz
sabırsızlıklar, yüzeyselliğimiz, boş
konuşmalarımız, vakit kaybetmelerimiz için diliyoruz. Affa ihtiyacımız var ve bu affı
özellikle ve cemaatça dilemeliyiz. Bunu alçakgönüllülükle yaparak,
yanımızda veya başka yerlerde Efkaristiyayı kutlayan
kardeşlerimizi de af etmeye hazır olmalıyız. Büyük
günahlarımız için tövbe gizemiyle af dilemeliyiz, ancak hafif olarak
gördüğümüz günahlarımız rahibin şu cümlesiyle Allah’ın
affını alır: “....dualarımızı
affetsin ve bizi ebedi hayata kavuştursun”. Rabbin bize
affını vermesi O’nun için azdır, O bizi ileriye, daha mükemmel
bir yaşama doğru götürmek istiyor. Sevginin ve barışın
daha tam olacağı, ebedi yaşama doğru yürümemizi istiyor.
Her Ayinde İncil Yazarı Matta’nın İsa’nın sosyal
yaşamını anlatmaya başladığında
söylediği şey olur: “Karanlık
ve ölüm ülkesinde oturan insanların üzerinde bir ışık
parladı”. Günahın bizi hapsettiği karanlıklardan,
bakışlarımızı kaldıralım, çünkü af sözleri
bize yeni ufuklar açmaktadır!
İncil Yazarı bu sözleri, ilk okumada duyduğumuz gibi,
İşaya peygamberden almaktadır. Rabbi sevmekten dolayı başımıza
gelecek alçaltmaların büyük bir sevinç ile
mükafatlandırılacaklarını söylemektedir: Celile’nin köyleri
büyük acılar çektiler, ama şimdi onlar, tüm insanların
kurtarıcısı Mesih’ten gelen yeni ışığın
şahitleri olacaklar! Peygamberin sözleri, Allah’a itaat etmek için ve aile
içersinde veya Kilisede günlük görevlerimizi yerine getirirken acı çeken
bizleri de teselli etmektedir.
Bugün İsa, dünyada var olduğu ve bizi tövbeye
çağırdığı için, varlığının bizi
olduğumuz yerde bırakmadığını göstermektedir.
İsa ile karşılaşmak, O’nun sesini duymaktır. İsa
bizi yeni görevlere, yeni yollara çağırmaktadır,
başkaları için işaret ve armağan olmamızı
istemektedir. Simon ve Andreas’ın çağrıları, aynen Yakup ve
kardeşi Yuhanna’nın çağrıları gibi özel
çağrılardır. Kilisede herkes böyle özel görevlere
çağrılmaz. Ancak onların çağrısı
başkaları için de bir işarettir, sadece selamlamakla yetinmeyen,
tamamen kendini vermeye hazır olan
kişilerdir. Bu çok güzeldir: İsa yaşamın kendini feda
ederek, mükemmelliğe ulaştığını bilmektedir ve
Allah’ın yaşamının “karakteristiği” de budur. Kendi
yaşamını feda ederek Peder Allah’a benzerliğimizi
göstermek, kendimizi düşünmekten ve ihtiyacımızın
olduğunu düşündüğümüz şeylerden vazgeçmektir. Petrus,
Andreas, Yakup ve Yuhanna, işlerini, kayıklarını,
ağlarını, babalarını, geçmişlerini,
alışkanlıklarını, geleneklerini, sevdikleri
kişileri ve insani garantilerini bırakıyorlar. Böylece
İsa’yı takip etmeleri tam ve yeni yaşam kaynağı
oluyor.
Geçmişimizi, inşa ettiklerimiz ve etkilendiklerimiz dahil her
şeyi ile bırakmak İsa ile yaşamak için şarttır.
Yoksa İsa ile yaşamak hiç bir yenilik getirmeyecek, başta
illüzyon, sonra da hayal kırıklığı yaratacaktır.
İsa’ya olan sevgisinden dolayı bazı şeylerden vazgeçmeyi
bilenler Aziz Pavlus’un bugün atmaya çağırdığı
adımlardır. Hıristiyan cemaatlarında bölünmeler var, çünkü
Rabbe iman ederek geçmişinin hiç bir şeyinden feragat etmeyenler,
kendisinden vazgeçmeyenler ve önemli olmaktan vazgeçmeyenler vardır.
Eğer Hıristiyanlar her şeylerinin üzerine İsa’yı
koymazlarsa ve kendilerine hayır demeyip tüm sevdiklerini yaparlarsa,
kilisenin yaşamı, imana yeni yaklaşanlar için skandal
yaratacaktır. Haç, getirdiği acı ile gerçek imanlının
yaşamından eksik olamaz. Her gerçek tövbede haç vardır ve bu
Mesih İsa’nın gerçek
taraftarının işaretidir.
Bugün, her birimiz üzerine bakışlarını çeviren Rabbi
takip etmek için somut adımlar atmayı arzulayalım. O zaman
Kiliselerin birliği için duamızı da
somutlaştırırız.