Olağan Devre – ( 4. Pazar Günü ) – A -
İlk Okuma Sofonya
2,3; 3,12-13 Mezmur 145/146
İkinci Okuma 1Korint.
1,26-31 İncil Matta 5,1-12
Ayinin başında af dileme, çeşitli
şekillerde yapılabilir. Hep birlikte “Her şeye kadir Allah’a...”
tövbe duası söylenebilir veya değişik yakarmalarla ve “Rabbim bize merhamet eyle” veya “Kyrie, eleison”
cevaplarıyla af dilenir. Bu cevapları bir çok kere Mezmurlarda veya
İsa’dan yardım, merhamet ve af dileyen insanların
ağzından da duyuyoruz. Biz sadece İsa’dan af dilemiyoruz,
aynı zamanda ona sadık kalmamız ve Kilisenin büyümesine
katkıda bulunmamız için de kuvvet ve devamlılık Ruh’unu
diliyoruz. Gerçekten de günahlarımızla kilisenin
şahitliğini zayıflattık ve insanları
karanlıklarda yön gösterecek ışıktan mahrum ettik. Bunun
için kardeşlerimizin önünde günahlarımızı kabul ediyoruz ve
onların da dualarla bize yardım etmelerini istiyoruz. Af diledikten
sonra da Rabbin güçlü ve barışçı katılımını
tüm Kilise ve tüm dünya için diliyoruz.
Günahkar olduğumuz bilinci, Allah’ın ve
diğer insanların önünde alçakgönüllü olmamızı sağlar.
Aziz Pavlus Korintlilere yazdığı mektupta, şöyle
yazmıştı: Bizim Kilisenin üyeleri olarak, günahkar olmamız
ve aramızda büyüklerin, takdir edilen kişilerin
bulunmayışı, bizi alçakgönüllü kılar. Bugün peygamber
Sofonya da aynı sebepten haz
duyduğunu söylemektedir.
Alçakgönüllü olmamız Rabbin hoşuna
gitmektedir, çünkü böylece varlığını tüm “gücüyle”
gösterebilmektedir. Biz kendimizle övünmemeliyiz, sadece Allah ve Oğlu
Mesih İsa ile övünmeliyiz: İsa bizim hikmetimizdir, O bizi
Allah’ın önünde doğru kılar, O bizi aziz yapar.
Kısacası O’nun sayesinde Allah’ın yaşamına
katılabiliyoruz ve O’nun sayesinde kurtuluyoruz, yani O bizi günahın
ayıbından kaldırıp bizi Peder’in oğulları
olmanın haysiyetine ve gururuna ulaştırıyor.
Biz fakir ve zayıfız. Ancak
çağrılmış olmaktan gurur duymalıyız. İsa
öğrencilerini eğitirken kullandığı sözler, İncil
yazarı Matta’nın bize ilettiği gibi, sevinç ve teselli
sözleridir. Bu sözleri her sene Tüm Azizlerin bayramında dinleriz, çünkü
İsa’nın arkadaşlarının yaşamı bunun
sadık açıklaması ve gerçekleşmesidir. Bugün bu sözleri yine
sevinç ve heyecanla dinliyoruz.
İsa, bize yönelerek, “Ne mutlu size!” diyor
ve bunu bir iltifat olarak tekrar ediyor. Sanki bizden memnun olduğunu
söylüyor. Bizden memnun, çünkü biz öğrencileri olarak onun
yaşamını paylaşıyoruz, aziz olan ve bizi tüm insanlara
Peder’in sevgisinin taşıyıcıları yapan Ruh’unu kabul
ediyoruz. Ne mutlu size! İsa fakir olduğumuzu ve zengin olmak
istemediğimizi görüyor. Çünkü zenginlik insanı cimri, katı
kalpli ve kardeşlere karşı acımasız kılar.
Zenginlerin Peder’in sevgisine inanmadığını gördük ve
aynı zamanda da imanlıları takip ederek hatalarını
tasdik etmelerini istediklerini gördük. Ne mutlu ruhu zenginliğe
bağlı olmayanlara, ne mutlu
isteyerek fakirlikte yaşamayı seçenlere! Onlar üzüntü içinde
olmalarına rağmen, Allah’ın hükümdarlığında
yaşıyorlar bile. Ne mutlu ağlayanlara, çünkü Allah onları
teselli etmektedir. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara, çünkü bu huyları
sayesinde az ile mutlu oluyorlar ve Allah’ı kolay görebiliyorlar. Onlar
yeryüzünde ünlenmek isteyen meraklı sahipler gibi değil de yeryüzünün
güzelliğini tadan, Allah’a ait olmasından zevk alan insanlar olarak
yaşamaktadırlar. Onlar dürüst olmaya çalışırlar, yani
Peder’in arzularını yerine getirmek isterler ve böylece merhametli olurlar. Onların
kalbi saftır, Allah’ın saklı çehresini görmeyi engelleyen
putperestlikten uzaktırlar. Onlar yeryüzünün nimetlerine bağlı
olmadıklarından, gökyüzünün nimetlerinin birliği olan barışı,
gerçek barışı yayarlar. İnsanlar onları çekemezler,
onları takip ederler, çünkü onlar Peder’in sevgisinin arzusunu yerine
getirerek ve Oğul’unu kabul ederek egoizme, kibirliğe ve kötü
alışkanlıklara karşı gelirler. Ne mutlu Allah’ın
arkadaşlarına! Ancak onlar takip edilirler, küfredilirler ve iftiraya
uğrarlar.
On dokuzuncu yüzyılda Çin de
yaşamış olan bir misyonerin mektuplarını okuyorum: O
ve İncil’i kabul edenler ne kadar büyük takiplere ve işkencelere
maruz kalıyorlardı. İran ve Irak’tan kaçan mültecileri
hikayelerini duydum, İsa’ya iman ettikleri için ülkelerinden kaçmak
mecburiyetinde kaçmışlar: Birçok acıya İsa için
sabrediliyor! İsa’da tam yaşamı bulduklarından, bu
dünyanın tüm nimetlerini bırakmak mecburiyetinde kalanlar.
Ne mutlu İsa’yı bulup, O’nunla, O’nun
için ve O’nun içinde yaşayanlar! Onların yürekleri barış
içinde olacak, Allah’a benzer kılan sevgiyle dolu olacak!