OLAĞAN DEVRE (
16. Pazar Günü) – A -
İlk Okuma Bilgelik 12,13.16-19 Mezmur 85/86
İkinci Okuma Romalılara 8,26-27 İncil Matteo
13,24-43
Rahip,
Peder’e gerçek kurbanı sunuyor. Sonra bizim ümidimiz ve
arzularımızı da sunuyor ve mükemmel sevgisini göstermesini
bekliyoruz: Allah bizi bu kurban sayesinde dinlemeli. Sonra, ebedi yaşama
kavuşmuş kardeşlerimizin yanına varabilmemiz için ilk önce
kendimiz için dua ediyoruz: bu kardeşlerimiz Çok Kutsal Meryem Ana,
azizler, havariler ve aziz koruyucularımızdır! Onları
anmamızın sebebi Allah için yaşamalarıdır, böylece
bizim için de yaşıyorlar: iman ve sevgi örnekleriyle bize cesaret
veriyorlar, bize yardımcı oluyorlar. Onlar Kilisenin ilk üyeleridir.
Biz Kilisede imanı ve sevgiyi daha yoğun olarak yaşarız ve aynı
zamanda ümidimizi paylaşabildiğimiz bir aile ortamıdır. Kilise
için, ve özellikle papa ve episkoposumuz için dua edelim: Kilise somut bir
ortamdır, gerçektir, düzenlidir, bir aile gibi herkesin bir görevi
vardır. Otorite sahibi olanlar bunu birlik ve düzen kurmak için
kullanırlar. Tüm rahipler ve tüm Allah’ın halkı için dua edelim,
imanda ve sevgide kuvvetlensinler: bunlar en büyük
ihtiyaçlarımızdır, bunlar olmazsa Kilise de Kilise olmaz. Kilise
den uzak olanları da unutmayalım: bazıları engelli veya
özel koşullardan uzaktadırlar, başkaları tembellikten,
maddiyatçılıktan, egoizmliklerinden veya imanları çok
zayıfladığı için yoklardır. Ölmüş olan
kardeşlerimiz de Kiliseye dahildir, onlar bu dünyadaki görevlerini
tamamlayıp ebedi hayata ulaşmışlardır. Onları
Peder Allah’a emanet ediyoruz, ve bir gün Allah bizi
çağırdığında, onlarla
karşılaşabileceğimizi ümit ediyoruz. Bu dualarda Kiliseyi
bir bütün olarak görüyoruz ve sadece tehlike içinde olan biz günahkarları
değil, şana kavuşmayı bekleyen araftaki kardeşlerimizi
ve Peder’in arzularını gerçekleştirerek cennete kabul edilenleri
de dahil görüyoruz.
İlk Okuma
Allah’ımız hakkında şöyle der: “Rabbim, her şeyle
ilgilenen senden başka Tanrı yoktur. Bu nedenle
yargılarında adil olduğunu kanıtlamana gerek yoktur”. Allah
Pederimizdir ve gerçekten taklit edilemez. O güçlüdür ve gerekiyorsa bize
gücünü gösterir. Ancak O, aynı zamanda yumuşak kalplidir ve onun
merhametini ve sabrını görürüz. Ancak yine de O’nu
yargılayıp ters konuşanlar ve adil
olmadığını söyleyenler, vardır. O’nun bu suçlamalardan
korunmaya ihtiyacı yoktur, çünkü tam tersi olduğu bellidir. O’nun
adaletini göremeyen ve gerçekleşmesini bekleyemeyen adam, kördür. Allah
gücü ve sabrı ile tüm insanları sevmemiz gerektiğini
öğretir, herkesi sevmeliyiz, büyük cezaları hak edenleri bile. Ben de
günahkarım ve Allah’ın merhametini ümit ediyorum. O bekliyor ve
zamanla pişmanlığım olgunlaşıyor ve O’ndan af
diliyorum.
Bu
konu bugün İsa’nın bize anlattığı üç örneğin ilkinin
de konusudur. İyi buğday ekilen tarlada da deliceler görülür. Ne
yapmak gerekir? İsa bu hikayeyi açıklamıştır. Allah
sabırlıdır. Allah insanlardan değişiktir, hemen
kötülüğü yok etmez. İnsan kötülük yapanı hemen
cezalandırmak isteyerek kendisini mahkum eder. Gerçekten de kimin kalbinde
Allah’ın sözüyle beraber kötü duygular, arzular yoktur? Elbette kalbimizde
doğabilecek kötü niyetleri hızla yok etmeye çalışmalıyız,
ama kötülüğe uyan kişileri Hıristiyan Cemaatinden kovmaya
kalkışamayız. Onlara yardımcı olmalıyız ve
Allah’ın Sözünün içlerinde büyümesini ve kötü kökleri yok etmesini
beklemeliyiz.
Göklerin
Hükümdarlığı şiddet olmayan, uyum ve alçakgönüllülük olan
yerde büyür. Yavaşça ve hemen belli olmadan, anında mükemmel olmadan
büyür. Yavaşça büyür ve yeryüzünde Allah’ın arzularını
gerçekleştirir. Göklerin Hükümdarlığından konuşurken
Kiliseye ve imanlılar cemaatini düşünürüm. İnsanların huzur
ve gıda bulmaları için çağıran odur. Aynen
kuşların beslenmek için uğradıkları o kocaman hardal
bitkisi gibi. Küçük bir tohumdan ne büyük şeyler yetişebilmektedir!
Yine Kilise, aileye ve cemaate, insan ilişkilerine ahenk ve birlik verir.
Büyük bir un birikiminin maya ile ekmeğe
dönüşmesi gibi. İsa’nın anlattığı
diğer örnekte, kadının niçin mayayı üç ölçü una
kattığını kendine sordun mu? Üç ölçü, üç büyük kaptır. İsa büyük miktar ekmek
düşünmektedir: bu ölçü büyük bir aileye uzun zaman yetecektir, veya bir
düğün sofrasına kalabalık misafir topluluğu önüne
konacaktır. Kilise tüm dünyayı, tüm halkları beslemelidir!
Göklerin
Hükümdarlığı daima büyümelidir, hiç durmadan. Ama biz çok
zayıf ve çelimsiziz. Ama dua ile Allah’ın gücü ile işe
karışmasını sağlıyoruz. Nasıl dua etmeliyiz
ve Allah’tan neler istemeliyiz? O kalbimize Ruhunu koymaktadır ve aziz
arzularımız “inlemelere” dönüşür. Merhametli Peder Allah da bizi
anlar ve sevgiyle arzularımızı gerçekleştirir. Gel, Kutsal
Ruh, gel!