04/09/2005 OLAĞAN
DEVRE (23. Pazar Günü) – A -
İlk Okuma Hezekyel 33,7-9 Mezmur 94/95
İkinci Okuma Romalılara 13,8-10 İncil Matta 18,15-20
Hep birlikte Komünyon almaya giderken
söylediğimiz ilahi, imanımızı , sevincimizi ve huzurumuzu
göstermektedir! Bu sakin ilahi, yaşadığımız hayat için
ve ebedi hayat için güven, sevinç, mutluluk ifade etmektedir. Bazen o anda bize
bir sessizlik zamanı da verilir. Biz de o anı kutsanmış
ekmek ile içimize geleni hayret, şükran ve tapınma ile
karşılayarak değerlendiriyoruz. Bazı özel günlerde Kutsal
Ekmek kupadaki Kutsal şaraba batırılır, hatta bazen kupadan
Kutsal Şarap içirilir: böylece Rabbin kurbanına daha anlamlı bir
şekilde katılınır, ama böyle yapmak şart değildir.
Bu gelenek çok eskiden beri bırakılmıştır, çünkü
pratik zorluklar ve lüzumsuz uzatmalar yaratmaktadır.
Hıristiyanların canlı bir imana ulaştıkları
yerlerde böyle problemler olmaz: zaten efkaristiya kutlamasını
yaşamlarının en önemli ve en değerli anı olarak
yaşamaktadırlar ve elbette ki saate bakmamaktadırlar. Biz kutsal
Komünyon ile Mesih’in bedeni olduk, Rabbimiz İsa da bizim bedenimiz oldu!
Komünyon’dan sonra ki dua sessizliği bozar: bu dua sayesinde Allah’a,
Mesih’in Bedeni sayesinde bizlerin yaşadığımız bu
dünyada meyve vermemizi sağlamasını diliyoruz.
Yaşadığımız dünya
buğday ile kötü otun birlikte yetiştiği bir tarladır.
Kalbimizde duygular karıştığı için, biz buğday
ile kötü otu iyi ayırt etmeyi de bilmiyoruz. Biz kardeşimizin hatada
olduğunu gördüğümüzde, onu o kadar çok sevmeliyiz ki
hatasını ve ruhani tehlikeyi görebilmesini
sağlamalıyız. Ancak başkasının da aynı
şeyi bizim için yapmasını da kabullenmeliyiz. Bizim
hatalarımız ve yanlışlıklarımız
kardeşlerimize acı çektiriyor, Kilisenin
saygınlığını yitirtiyor ve Allah’ın
hükümdarlığını engelliyor. Keşke hatalarımızı
kabullenmeye, başkaları tarafından yönlendirilmeye açık
olsak. Rab bazı kişilere Allah’ın arzusu ile egoist
insanların arzusunu ayırt etme yeteneğini vermektedir. Kim
hatalarını görmeye, ona yapılan uyarıları dikkate
almaya hazırsa, o kişi de başkalarına yol göstermeye,
hacı taşıyan İsa’yı takip etmek için alınacak
yolu göstermeye hazır olmaktadır.
Kardeşlere böyle bir yardım göstermek
çok nazik bir iştir. İsa bu görevi şefkat, uysallık, hikmet
ve saygı ile yerine getirmiştir. Cemaatının da böyle
olmasını istemektedir. Kardeşine hatasını
göstereceksen, bu sadece ikinizin arasında olmalıdır. Hata
işleyen belki bunun farkında bile değildir, veya o anda
hatasını düzeltemez. Sadece onun iyiliği ve cemaatin
iyiliği için ise ve bazı skandalları önlemek için ise çok ciddi
durumlarda daha sert yollara baş vurulmalıdır. Kim Allah’ın
hükümdarlığının iyiliği için
çalışıyorsa, o kişi Kutsal Ruh’tan yardım
almaktadır ve Peder’in kutsamasını da alır, Oğul’a
bağlı evlatları bağışlamaya veya
bağışlamamaya hakkı vardır. Bunun için İsa
birliği tavsiye etmekte ve emretmektedir: bundan güzel ve faydalı bir
şey yoktur. İsa’nın adına
toplandığımızda, yani O’na itaat ettiğimizde, Peder
kendini, arzularımızı gerçekleştirmeye mecbur hisseder. “Çünkü
İsa, nerede iki ya da üç kişi benim adımda toplanırsa, ben
de orada onların arasındayım" demişti: Rabbim bu
sözleri ümidimizi güçlendirmektedir, komünyonumuza güven vermektedir ve
farklılığımızı aydınlatmaktadır.
İsa’nın bu sözünü ciddiye
aldığımdan beri yaşamım değişti. İman
kardeşleriyle birliği arayanların da yaşamlarının
nasıl değiştiğini gördüm. Gerçekten de İsa, O’nun
adına birliği arayanların yanındadır. Birliği,
birlik sevgisi veya kardeş sevgisi için değil, İsa’nın
sevgisi için arayalım: o zaman hata yapmayacağız. Zor olsa da
birlik olmaya çalışalım, o zaman İsa aramızda
olacaktır, eserlerini ve mucizelerini gerçekleştirecektir. İsa’nın aramızda olması
için birliği gerçekleştirmek, yakın veya uzak, tüm insanlara
yapabileceğimiz en güzel hediyedir!
Onlar da İsa’nın varlığından
faydalanabileceklerdir. Böylece aziz Pavlus’un dediği gibi
kardeşlerimize olan borcumuzu sadece böylece silmiş olabiliriz ve bu
bizim tarafımızdan değil Rabbin kendisi tarafından
yapılabilir!