13/02/2005 – Paskalya’ya Hazırlık Dönemi 1.
Pazarı A Yılı
İlk Okuma Yaratılış
2,7-9; 3,1-7 Mezmur 50/51
İkinci Okuma Romalılar
5,12-19 İncil
Matta
4,1-11
Sizlere “Rabbim bize merhamet eyle” ilahisinden sonra söylenen, ve içinde
bulunduğumuz dönemde söylenmeyen “Göklerdeki Yüce Allah’a övgüler olsun”
ilahisini anlatmanın sırası geldi. Noel’e hazırlık
dönemi ve Paskalya’ya hazırlık dönemi gibi günah çıkarma ve
pişmanlık dönemlerinde, küçük bir oruç gibi, bu ilahiyi söylemiyoruz.
Bu ilahi, meleklerin çobanlara söyledikleri sözlerle başlıyor: Göklerdeki Yüce Allah’a övgüler ve şan olsun ve yeryüzündeki iyi niyetli insanlara barış gelsin. Burada
Tanrı’nın iyi niyeti işaret ediliyor, bu yüzden
“Tanrı’nın sevdiklerine” şeklinde de çevrilebilir. İlahi,
Tanrı Oğlu’nun b eden alması ile devam ediyor.
Tanrı’nın Oğlu’nun hayatının bu sırrı
Allah’ın sevgisini, yani “Tanrı’nın şanını”
gösteriyor ve insanlarla kendi zenginliklerini, “O’nun barışını”
paylaşıyor. İlahinin gerisi bunun bir sonucudur: çeşitli
sözlerle Baba’yı övüyoruz ve Vaftizci Yahya’nın söylediği gibi
“Tanrı Kuzusu” sözleriyle Oğul’un merhametini diliyoruz. İlahi;
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un birliği övüldükten sonra son buluyor. Bu
güzel ilahi çok eskidir ve neşeli melodilerle söylenebilir. Aslında
bize günahkar olduğumuzu da hatırlatmaktadır. Bu yüzden İsa
dünyaya gelmiştir, yükümüzü almak için acı çekmiştir ve bu
yüzden şimdi bizi dinliyor ve Baba’nın sağında bize
aracılık ediyor!
Karem, yani Paskalya’ya hazırlık döneminin ilk
pazarının tüm okumaları bize bu günahkar doğamızı
hatırlatıyor.
İlk okuma, insanlarda günahın nasıl doğduğundan ve
insanların, Tanrı’nın sonsuz sevgisi ve bilgeliğine itaat
etmek yerine, akılsızca kendi istediğini yapmasından
bahsediyor.
İkinci okuma Aziz Pavlus’un düşüncesini bize açıyor. O,
Tanrı’nın lütfünün, yalnızca İsa’nın itaati sayesinde,
itaatsizliğin sonuçlarından bizi kurtardığını
görüyor. İsa, itaatine çölde başladı. Bu deneme sırasında
Şeytan, İsa’ya diğer insanların düşündükleri, arzu
ettikleri şeyleri yaptırmaya çalışmıştı.
İncil parçası bize Rab’bin itaatiyle yendiği
ayartmaları anlatıyor. İsa çölde, halkının, başka
bir çölde 40 yıl için yaşadığı tecrübeyi
yaşadı. Tanrı o halka sevgi dolu yardımlarını ve
varlığının işaretlerini gösterdiği halde onlar
homurdanarak, şikayet ederek geçtiler çölü. Su yokken isyan ettiler, ekmek
yokken şikayet ettiler. Et yokken Musa’ya ve Harun’a kızdılar.
Tanrı’nın işaretleri ve lütufları İsraillilerin
kalplerinde hiç huzurlu bir itaat, bir güven yaratmamıştı.
İsa çölde kırk gün kaldı. Su yoktu, ekmek yoktu, et yoktu.
İsa ne yapti? Şikayet mi etti? Şeytan, İsa’nın
Tanrı’ya şikayet etmemesine şaşırdı. Şeytan,
İsa’nın Baba’sına olan güvenini kaybettirmek istedi. Yahya O’nu
vaftiz ederken “Tanrı Oğlu” diye çağırılan o
değil miydi? Neden kendi ilahi yüceliğini kullanmıyordu?
Tanrı’nın Sözü dünyayı yarattığına göre
Tanrı’nın Oğlu ağzını açtığında da
kayalar ekmek olabilirdi: “söyle de şu taşlar ekmek olsun”!
Şeytanın sözü inanılır geliyor ama İsa biliyordu ki
çölden geçen halkın tek eksiği Tanrı’ya olan güvendi. Bu yüzden
vaad edilen topraklara girmeden hepsi yok olmuşlardı. İsa ise,
Baba’nın sevgisine güvendi ve güvenmeye devam etti: “Eğer ben
Tanrı oğluysam, Tanrı benim babamdır ve benimle ilgilenecektir.
Ben O’na bağlı kalıyorum. Oğulsam, öyle kalacağım
ve babamın yerini almayacağım. Eğer oğulsam, dinlemeye
ve itaat etmeye devam edeceğim. Baba’nın kendisi bana ne yapmam
gerektiğini söyleyecek. O’nun Sözü benim yiyeceğimdir ve benim gerçek
doymamdır”!
İşte İsa, Kutsal Yazılardaki Sözü tekrarlıyor: “İnsan sadece ekmekle yaşamaz, ama
Tanrı’nın ağzından çıkan her bir söz ile yaşar”!
İsa Oğuldur ve bu yüzden Baba’yı dinlemeye dikkat eder!
İsa, ışık olarak, bu kararı, düzensizliği hüküm
sürdüğü bu dünyayı düzeltme arzusu için, herkes tarafından tanınmak
tutkusu için ve insanın kalbinde doğan her arzu için, her seferinde,
tekrarlıyor. Mesih İsa’nın krallığı, Baba
tarafından tüm insanlığa armağan edilmesine rağmen,
İsa ne insanlara kral olarak kendini yükseltiyor ne de, Mesih olarak
tanınmak için, kendisi yolu seçiyor. O, itaatkar oğul olarak kalarak,
Adem ve Havva’nın itaatsizliklerinden doğan tüm insanların
yüklerini kaldırıyor; O, oğul kalarak akrabalık,
komşuluk, arkadaşlık ilişkilerini ve bütün
karşılıklı ilişkilerimizi bozan günahın izlerini
yok ediyor.
İsa ile bir olmaya çalışalım, O’nun Baba’ya olan
güvenine, itaatine biz de sahip olalım. Bu zordur, ama dünyanın
barışına ve kurtuluşuna büyük bir katkı
sağlayacaktır!