ORUÇ DEVRESİ – 3. Pazar Günü – A -

 

İlk Okuma                   Çıkış 17,3-7                   Mezmur                   94/95

İkinci Okuma                   Romalılara 5,1-2.5-8                   İncil                    Yuhanna 4,5-42

 

Ayinin değişik bölümlerine göz atarken okumalara vardık. Pazar günleri üç okuma dinliyoruz. İlk okuma, genelde Eski Ahittin 46 kitabının birinden alınmıştır. İkinci okuma ise Yeni Ahitten, mektuplardan, Havarilerin İşlerinden veya vahiyden bir parçadır. Üçüncü okuma ise dört İncilin birindendir. Okumaları yapanlar herkes gibi olan imanlılardır: okumayı beceren, Allah’ın Sözünü seven ve onları dinleyenlerden korkmayan kişilerdir! Okuyucunun en büyük şanı, Aziz Vicilio’nun okumacı aziz Martiryo hakkında dedikleri olmalıdır: “Okuduğu Allah’ın Sözünü devamlı olarak öğrenmeye ve yaşamaya çalışıyordu, ve Allah’a ruhlar kazandırmaya hevesliydi”. Okuyucu, okuduğunun Allah’ın sözleri olduğunu bilmektedir ve bu Sözün dinleyenler için de önemli olduğunun bilincindedir: bu sebepten Rabbe sadık kalarak ve Hıristiyan cemaati için iyi örnek teşkil ederek, okuyacağı metinleri daha önceden okuyarak ve düşünerek hazırlanmaktadır. Dinleyen de okuyan gibi hazırlıklı olmalıdır: Peder’in arzularını ve bilgeliğini, kalbinin derinliklerinde kabul etmek için hazırlanmalıdır!

Allah’ın Sözünü çok arzuluyoruz, çünkü tüm yaşamımız ona bağlıdır!

Bugünkü İncil’i okurken, gözümüze çarpan insanların susuzluğu ile İsa’nın susuzluğu arasındaki farktır. Yani insanların arzularıyla İsa’nın tek dilediği şey arasındaki farktır.

Sameriyeli kadın, kuyudan su almaya gelir; İsa’nın havarileri ise açtır ve yiyecek aramaya giderler, İsa ise Peder’i ile ilgilenmeye devam eder! O’ndan su isteyen kadına başka bir sudan bahseder, kalbin derinliklerinin susuzluğunu gideren canlı bir su! Kadın, İsa’nın söylediklerini anlamamaktadır, bu sebepten İsa onun gerçekleşmemiş en derin arzularını düşünmeye çağırır. Kadın sevmek ve sevilmek ister, kalıcı bir güven üzerine yaşamını kurmak ister, geleceğe neşe ile bakıp herkesle barış içersinde yaşamak ister. Bu arzularını bir erkeğin yanında bulacağını ümit eder: beş kere bunu boşuna denemiş, altıncı kereyi de ümitsiz olmasına rağmen denemek ister. Erkeklerin onu hayal kırıklığına uğrattıklarını ve onlara güvenilemeyeceğini, kadının da fark ettiğini gören İsa, ona, “şu anki kocan değil der”. İsa tarafından anlaşıldığını gören kadın, zayıf ve eksik imanını gösterir ve açıklamalar ister. O zaman da İsa, bizden uzak olmayan, tersine nefes alışımız kadar bize yakın olan ve O’nu Peder olarak tanıtan, Allah’tan konuşur. Artık Peder’i tanıyabiliriz çünkü bize onu tanıtan Oğul aramızdadır! Peder, ara sıra değil, daima, her an her yerde sevilmelidir.

Peder’e tapmak ne demektir? Bu sorunun cevabını bulmak için İsa’ya bakmalıyız. O “Peder’e ruhta ve gerçekte tapmayı bilir”! Bunu hükümdarlığı ile ilgilenerek, onun arzusunu tanımaya çalışarak ve gerçekleştirerek, kendini Mesih ve dünyanın Kurtarıcısı olarak göstererek, yapmaktadır. Biz ise Peder’e, İsa’yı severek, bize yolu göstermesi için dua ederek ve Sözünü dinleyerek tapacağız.  Sameriyelilerin kadına söylediklerini, biz de Peder’e söylediğimizde, O’na tapacağız: “Biz artık senin söylediklerin nedeniyle iman ediyor değiliz. Onu kendimiz işittik ve biliyoruz ki dünyanın kurtarıcısı gerçekten O’dur”. İmanımız olgunlaşmalıdır! Başkalarının yaptıkları veya söyledikleri, imanı ret edenler veya her mevsimde değiştirilen bir elbise gibi onu yaşayanlar bizi etkilememeli, imanımızı hürriyete kavuşuncaya dek olgunlaştırmalıyız.

Aziz Pavlus, Allah ile ilişkimizin, İsa’yı kabul etmemizle ilgili olduğu bilincini kuvvetlendirmektedir: “Rabbimiz Mesih İsa sayesinde Allah’la barışmış bulunuyoruz”. İsa, Musa’nın vurduğu ve içinden tüm halkın susuzluğunu ve günahlarını giderecek suyu çıkartan, kayadır! İsa kalbimizde, ailemizde, cemaatımızda olduğu için susuzluğumuzu giderir. O olmazsa, her arayış boş ve hayal kırıcı olurdu. Bazı kişiler aramaktan yorulur, hatta bunun için intihar bile ederler. İsa’ya kendini emanet edenler ise, yaşama sevincini bulurlar ve yaşamlarını devamlı bir sevgi eylemine çevirerek Peder’e, insanların kurtuluşu için sunarlar!