06/03/2005 - PASKALYA HAZIRLIK DEVRESİ - A

 

İlk okuma                   1Samuel 16,1b.4.6-7.10-13a                Mezmur 22/23

İkinci okuma                   Efeslilere 5,8-14                           İncil Yuhanna 9,1-41

 

Ayinin üç okuması birbirlerine bağlıdır, özellikle ilk okuma İncil'e bağlıdır. Genelde ilk okuma İsa'nın öğretişinin önemli konularını kapsıyor. İsa'nın, Eski Ahit'teki sözleri ve Peygamberlerin önceden söylediklerini gerçekleştirdiğini gördüğümüzde, İncil'in güzelliği ve İsa'nın şahsının önemi, daha açık ve belli oluyor. Ayrıca Eski Ahit’in, Yeni Ahit'te devam ettiği, tamamlandığı ve yetkinleştiğini gördüğümüzde, gözümüzde daha derin bir anlam ve tam bir otorite kazanıyor. İkinci okuma da başka bir bakış açısından bize İncil'in metnini gösteriyor: onu ve imanımızın bazı yanlarını daha iyi anlamamız ve günlük hayatımızda onları yaşamamız için bize yardımcı oluyor. İlk ve ikinci okuma aynı bildiri ile sona eriyor: "İşte Rabin sözleridir"; herkes de "Rabbim, sana şükürler olsun" diye cevap vermektedir. Gerçekten candan Allah'a şükredelim, çünkü O bize hitap ediyor: O'nun bize değer verdiğini, bizi sevdiğini anlıyoruz, aynı zamanda evrenin Rabbi olan O'na cevap verebilme saygınlığına sahip olduğumuzu göstermektedir! O'na şükredelim, çünkü bizi O'nunla işbirliği yapmaya layık ve uygun görüyor!

Allah bize, Sözü aracılığıyla her zamankinden değişik bir şekilde yaşamaya alıştırmak istiyor; bunun için ilk olarak bize, O'nun bizden farklı bir şekilde her şeyi gördüğünü öğretmek istiyor. Yaşamımızı değiştirmek için, tövbe etmek için, işte şuradan başlamalıyız: her şeyi başka bir bakış açısından görmeye alışmalıyız. Yaratılmış gerçeklere, insanlara ve olaylara Allah'ın gözleriyle bakmaya, yüzeysellikten kurtulup ilk bakışta göremediğimizi, Allah'ın gördüğü şekilde görmeye alışmalıyız.

İşte bu günkü ilk okuma, Allah'ın, insanlardan farklı bir şekilde gördüğünü ortaya koyuyor. Samuel, Beytlehem'e gelip, Iesse'nın oğulları arasından bir kralı seçmek için, onların dış görünüşlerine ve akıllarına bakmaktadır. Fakat Allah insanların can attığı dış şeylere önem vermiyor. O tersine, normal halde küçümsediğimiz ve bir köşeye attığımız insanları seçiyor: böylece her şeyi gerçekleştirenin O, olduğu belli oluyor! Nitekim Samuel, en küçük oğlun tarladan dönmesini beklemeli: o çocuk fazla genç sayıldığı için, koyunları gütmeye bırakılmıştır.

Bugün okuduğumuz İncil de, bizim düşünme tarzımızı altüst ediyor. İsa'nın şakirtleri karşılaştıkları adamın körlüğünün bir ceza olduğunu sanıyorlar; bundan eminler, çünkü her hastalık işlenmiş bir günahın sonucu olarak görülüyordu. Hatta körlüğün çok büyük bir günahın cezası olduğunu sanılıyordu, çünkü kör adam Kutsal Yazılarını okuyamaz; Allah'ın o adamı O'nun Sözünden uzaklaştıracak kadar lanetlediğini düşünüyorlardı. Ayrıca doğuştan kör olduğundan, ebeveynlerinin günah işediklerini sanıyorlardı.

İsa şakirtlerinin bu düşünme tarzını kökten değiştirmek ister: gerçekten de O, hiç düşünmediklerini görüyor. Allah, İsa'nın, Peygamberlerin daha önce söyledikleri gibi, "körlerin gözlerini açan" Mesih olarak tanıtabilmesi için, o insanın kör olmasına  izin verdi.

İşte İsa, o zamanki hekimler gibi, kendi tükürüğü ile çamur yapıp, onu kör gözlere sürüyor. Sonra da kör adamdan güvenle dolu bir adım istiyor: "Git, Siloha havuzunda yıkan". O havuz özel bir isim taşıyordu: Siloha "gönderilmiş" anlamına geliyor. O su bir kanal aracılığıyla pınardan havuza gönderiliyordu. Allah tarafından gerçekten "gönderilmiş olan", İsa'dır. Havuzun ismi, o mucizenin amacını, yani İsa'nın kimliğini açıklamasını anlamaya yardım etmektedir. Fakat sadece kör adam,  sadece o, İsa'yı, Peder'in İsa'yı gördüğü gibi, görüyor! Şifaya ihtiyacı olmayanlar ise, açık bir mucizeyi görmelerine rağmen, İsa'yı, Rab olarak ve Allah'ın gönderdiği olan olarak, tanımayı bilmiyorlar: kör olanlar gerçekte onlardır. Kör adam gözlerini yıkayarak gerçekten İsa'yı gördü, başkaları ise, O'nu kabul etmeyerek, en büyük günahı işlemiş oldular. Tek Kurtarıcıyı kabul etmeyen, kimin tarafından kurtarılabilecek? O'nun suyuyla, Vaftiz suyuyla yıkanmayan, nasıl ışığa kavuşabilir?

Aziz Pavlus, İsa'yı, insanların kurtarıcısı olarak, tanımamızdan gelen sonuçları çıkarmamıza davet ediyor. İlk sonuç, dünyanınkinden farklı bir yaşam, Rabbin hoşuna giden bir yaşam sürmektir. Eğer önemli bir karar vermeden önce, onun Rabbin hoşuna gidip gitmediğini kendimize sorsaydık, sık sık farklı davranacaktık: daha ışık ve hikmet ile!

Rabbe şükredelim, çünkü Sözü aracılığıyla bize kendi düşüncelerini açıklıyor: böylece, ölüm uykusundan dirilmiş olarak, sevinçli ve kutsal bir şekilde yaşayabiliriz!