10/04/2005 – Paskalya Döenmi 3. Pazarı - A Yılı
İlk Okuma Havarilerin
Kit. 2,14.22-33 Mezmur 15/16
İkinci
Okuma 1Petrus 1,17-21 İncil Luka 24,13-35
İyi bir vaiz…
İyi bir vaiz bulmak demek, ağzını açık bırakacak
ve yarım saat, bir saat nefesini tutarak dinleyeceğin birini bulmak
mı demek? Bu yanlış düşünce ve hayal
kırıklığına Hıristiyanlar arasında
sıkça rastlanıyor. Maalesef birçok Hıristiyan
vaizin güzel ve akıcı konuşma yeteneğine göre tüm Ayin'e
değer veriyorlar. Gerçekten "iyi"
bir vaiz nasıl? İki yüzyıl kadar önce Paris’te yaşayan çok
ünlü bir vaiz, insanları o kadar çok çekiyordu ki kiliseyi inanılmaz
derece dolduruyordu. Bir gün şöyle dedi: “Ben vaaz verdiğimde kilise
öyle bir şekilde doluyor ki, insanlar günah çıkarma
dolaplarının üzerine çıkıyorlar. Oysa Ars’ta, Giovanni
Vianney vaaz verdiğinde insanlar günah çıkarma kabinlerine girip
günah çıkarıyor”. Tüm pederler o vaizi
kıskanıyorlardı, çünkü üstün konuşma yeteneği ile
büyük kalabalıkları toplamayı çok iyi başarıyordu. O
kıskanılan peder ise, Ars bölgesindeki kilisenin pederine çok
imreniyordu. Çünkü, Ars bölegindeki
kilisenin fakir pederi olan Giovanni Vianney’in vaazını dinleyen
herkes, onun tüm cahilliğine karşı inançlarına
sarılıyorlardı ve yaşamlarını
değiştiriyorlardı. Üstün konuşma yeteneği değil,
Tanrı’ya karşı duyulan sevgi etki yaratıyordu! Ben iyi biz
vaiz değilim. Bir arkadaşımın söylediğine göre benim
vaazlarımın ne başı, ne de sırası var. Vaazlarımı
hazırladığım zaman, sadece ne söylemem gerektiğini
düşünmemem gerektiğini biliyorum. Kalbimi alçak gönüllü bir
şekilde Kutsal Ruh’a yaklaştırmalıyım. Kutsal Ruh,
beni dinleyen insanların ihtiyacı olan şeyleri söylememi
sağlamalı. Vaazım ihtiyacı olanı avutmalı, ihtiyacı
olanı inancına döndürmeli, ihtiyacı olana iman ve sevgi için güç
vermeli! Vaaz, öncelikle okunan kutsal metinlerin anlamını
açıklamalı ve dahası, Tanrı’nın bu okumalar
aracılığıyla bize ne söylemek istediğini,
problemlerimiz karşılığında, içinde bulunduğumuz
durumda, kalbimizi ve bilgeliğimizi geliştirmek için neler söylediğinin
açıklanmasıdır! Bu yüzden ben vaazımı hazırlarken
Kutsal Ruh’a yakarıyorum. Ama sen de Rabbin Ruhunu dinlemeye
hazırlan. Çünkü belki O, benim basit sözlerim aracılığıyla senin kalbine konuşacak.
Dinlemek zorunda olduğun O’dur!
Bügün iki 'vaaz
örneği' ile karşı karşıyayız. Petrus, Pentekost
gününde İsa’nın dirilişini ilan ediyor. Bu yüzden onu dinleyip
kabul etmek önemlidir: ”Bu Tanrı
İsa dirilmiştir ve hepimiz O’nun tanıklarıyız”. Bu
olay karşısında kayıtsız kalamayız: Herşeye
gücü yeten Tanrı’nın ta kendisi, İsa
aracılığıyla insanlarına hayatına,
hayatımıza girdi. Bu olay bizim için neşe, güven, avuntu ve
sevgide yaşamaya bir teşviktir!
Diğer 'vaaz'
ise, İsa’nın üzüntü içinde, hayal
kırıklığına uğramış iki havarisine
verdiği vaazdır. Onlara değişik peygamberlerin kendisi
hakkında yazmış oldukları şeylerin öneminden
bahsetmektedir. Havariler için, peygamberlerin asırlar önce
yazmış oldukları şeylerin bugün gerçekleştiğini
görmek onlara bir tek şey düşündürüyor, Tanrı bugün de
hayatımızda. O zamanlar peygamberlerin kalplerinde ve
akıllarındaydı, bugün ise insanların gözleri önünde
birşeyler yapıyor. Aradaki bu bağlantıyı görmek kolay
değil. Bunu sadece İsa başarıyor, çünkü o hayatı
boyunca Kutsal Yazılara bağlı ve Peder’e itaatkardı.
İsa, bizim için
bugün gerek Kutsal Yazıları okumak gerekse
"hayatımızı okumak" konusunda bizim
öğretmenimizdir. Hem Kutsal Yazılarda, hem de günlük
hayatımızda bizi seven Peder Allah'ın sevgisi vardır. İsa,
şu iki gerçeği birleştirmemizi sağlayan öğretmendir.
Kutsal Yazılar aracılığı ile Peder Allah, bizi
yaşamaya hazırlar ve biz yaşarken ona ittat etmemiz için ve
sözünü gerçekleştirebilmemiz için bize fırsatlar verir.
İsa, bu iki
okumada, onu farketmek için gözlerimizi açalım diye bize öğretmenlik
yapıyor. Peder’den gönderilmiş olan, ölüp dirilmiş olan, esenlik
ve doluluk arayan boş kalplerimizi doldurabilecek olan O’dur. Kutsal
Yazılar O’ndan bahseder ve bekleyişimiz hep İsa’dır.
Kalbimiz bilginlerin, değişik öğretilerin, akımların
felsefeleri ile, değişik, çekici ve esrarlı şeyleri ile
(geleceği bilme, cinlerle ilişki kurma bilimi, Kabala, ezoterik ve bu türlü şeyler gibi) memnun
olamaz. Gözlerimizi açmak için, dahası kalbimizi açmak için, İsa
davetimizi kabul etmeye hazırdır. Soframıza oturmayı,
yemeği paylaşmayı kabul ediyor. İsa Peder’e şükrederek
ekmeği böldüğünde gözlerimiz açılıyor ve O'nun
aramızda olduğunu anlıyoruz! O, tüm Kiliseyi dünyaya şükür
sözleriyle ekmeği bölsün diye yolladı. Bu şekilde, Rabbin Sözünü
kabul edenler Kilise'nın hizmetinde İsa’nın sevgisini tanıyabilirler
ve O’nunla komünyonda birleşebilirler!
Aziz Petrus bizi,
Peder’e karşı alçak gönüllü ve itaatkar olmaya davet ediyor: İsa
sayesinde, İsa’nın ölümü ve dirilişi sayesinde O’nun
babalığına inanıyoruz! Bu olaylar geçmiş ve gelecek
hayatımızın merkezinde duruyor! İsa’nın
yaşamı ve ölümünün somutluğu bizim kurtuluşumuzun
kaynağıdır. O’nun dirilişi ise bizim sonsuz neşemizin
kaynağıdır!
Bu yüzden Rabbimiz ve
Kurtarıcımız olan Mesih İsa’yı daha iyi tanımak
için tekrar ve her zaman Kutsal Yazıları dinleyelim. Dünyada,
İsa’nın bizimle yürüdüğünü ve bizimle sofraya oturmaya
hazır olduğunu bilerek neşe içinde yaşayalım!