24/02/2008 - KAREM DEVRESİ - 3. Pazar Günü – A
1.Okuma Çık. 17, 3-7 Mezmur 94 2.Okuma Rom. 5, 1-2. 5-8 İncil Yuh. 4, 5-42
Allah, Baba
olmaya devam ederken yaratıcıdır! Allah’ın
yaratıcı olması yaşam veren sevgidir, kendini gösteren ve
veren, sevgidir. Allah’ın yaratıcı olması tamdır, yani
sadece duyularımızla gördüğümüz ve duyduğumuz her şey
onun yaratığı değil, görmediğimiz ve
ulaşılmaz gibi görünenler ve hükmetmediğimiz şeyler de onun
eseridir. O, “görülen ve görülmeyen” şeylerin de
yaratıcısıdır. Bunu söylerken insanın
faydalandığı ya da korktuğu tüm ruhani gerçeklerin de
Allah’ın elinde olduklarını hatırlamaktayız.
Görünmeyen gerçeklerden bahsederken ruhumuzu düşünüyoruz, melekleri ve
şeytanları, ama aynı zamanda içimize baskı yapan
ruhları veya dışarıdan bizi boğan güçleri
düşünüyoruz. Aziz Pavlus da bu gerçekleri düşünür. Biz onları
açıklamayı bilmiyoruz çünkü onlar görülmez varlıklardır.
Aynen bu şekilde doğa güçleri de görünmezler ve biz onlara
hükmedemeyiz. Her şey Allah’a boyun eğmektedir, her şey onun
eseridir. Bizi kötüye sürükleyen
güçlerin ve şeytanların, Allah’ın eserleri olduklarını
düşünmek, bize sorun yaratabilir. Allah sonsuz iyilik ve sevgi
olduğundan Onun kötülüğü yarattığını
düşünemeyiz. Allah yaratıklarına hür davranma, büyük
armağanını verdi; kötülük yaratıkların Allah’a olan
itaatsizliklerinden gelebilir. Böylece, insanları kötüye sürükleyen ve
onlara acı veren, şeytanların varlığını
açıklayabiliyoruz. Babamız Allah’ın her şeyin
yaratıcısı olduğunu bilerek biz hiçbir şeyden
korkmayız, her şeye de içimize koyduğu sevgiyi koyarız. Din
dersi kitaplarını okurken yaratıcı Allah’a
imanımızın birçok daha değişik yönlerini de
keşfedebiliriz. O hiçten yaratır, O her şeyin tek
yaratıcısıdır, Oğlu ve Kutsal Ruh ile birlik içersinde
yaratır. Oğlu, Sözüdür, projesidir, Ruh ise hikmetidir.
Yaratılış Baba’nın, Oğul’un, Kutsal Ruh’un sevgisinin
meyvesi ve sevgisinin hür eylemidir.
Su, bugünkü ilk okumada ve İncil’de
sıklıkla bahsedilen konudur. Su, yaşam kaynağı ve
insanın yaşaması için gereken element! Halk çölde su
arıyordu, İsa da öğle saatlerinde Sikar’da su arıyordu.
İnsanın suya ihtiyacı vardır, sadece susuzluğunu
gidermek için değil içsel yaşamı için gereklidir. İçsel
yaşamın suyu nedir? İnsana tam bir ruhani doyum verebilecek,
yeryüzündeki yürüyüşünde onu doyuracak ne vardır? Bu
susuzluğumuzu kim giderebilir?
Halk çölde Musa’ya karşı
mırıldanıyordu: Musa ne yapacağını, onlara
nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Tüm halk ve hayvanları için
yeterli su nerede bulunabilir? Musa’nın tek çıkar yolu Allah’ı
idi. Allah da onu hayal kırıklığına
uğratmadı. Allah duayı dinler, ama
karşılığında sınırsız bir itaat ister.
Musa hiçbir özelliği olmayan bastonu alıp onunla kayaya vurması
gerekiyor. Tek özelliği şudur: o baston Allah tarafından
verilmiştir. Elbette kayayı kıracak olan baston değildir,
kaya da su olmayacaktır, ama Allah, Musa’nın duasını tüm
halk önünde gerçekleştirmek istemektedir, halk
başkanlarının da şahit olmalarını ister.
İşte su, kayadan bereketli bir şekilde akar. Allah,
Musa’nın şikâyet eden ve güvensiz olan halk için
yaptığı duasını dinledi.
Tüm bunlar işaretlerdir.
İnsanın gerçek susuzluğunu gidermek için gerçek suyu veren
İsa’dır. Sikar’da İsa susamış ve barış,
sevinç, yaşam kaynağını bulmaktan aciz insanlığa
rastlamaktadır. İnsanlar geçici, yüzeysel, bir anlık tatminler
peşindeler, bunlar sadece bir an sürmektedir ve sonra yeniden
aramaları gerekmektedir, hayal ile hayal
kırıklığı arasında koşturmaktadırlar.
Bir anlık tatminler peşinde koşarlarken insanlar aralarında
bağ kurup bu bağı koparmaktalar ve
karşılıklı güvensizlik ve belirsizlik
yaratmaktadırlar. “Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte
yaşadığın adamsa kocan değil!”: İsa,
insanın mutluluğa doğru koşmasını böyle
özetlemektedir. İnsan ilişki aramakta, çünkü onlardan sevinç
beklemekte, ama insanlar arasındaki ilişkiler, Allah’ın
sabitliğine ve ebediyetine dayanmamakta ise, hayal
kırıklığına uğratmaktadırlar. İşte bu sebepten İsa, en
derin arzularımızı gerçekleştirebilecek kişi olarak
kendini önerir. Allah tarafından yollandığı için, hayal
kırıklığına uğratmayan bir adamın gelmesini
bekleyen Sameriyeli kadına, İsa: “Seninle
konuşan ben, O’yum!” diyor.
Gerçekten de insanın ve tüm
insanlığın ihtiyacı olan su kaynağı,
İsa’dır. Onunla karşılaşanlar ve Onu dinleyenler, Onun
tarafından sevilmeyi kabul edenler bunun farkına varıyorlar.
İki gün için Onu misafir eden Sameriyeliler, Onun dünyanın
kurtarıcısı, Ona ihtiyaç duyanlara yaşamı veren
olduğunu anladılar. İsa Allah’ı tanıyor, insanı
da tanıyor, Allah’ın insana yaşamını sevinçle
doldurması için gerekeni verebileceğini, onu kurtarabileceğini,
biliyor. İnsanı dolduran, Kutsal Ruh’tan başka ne olabilir ki?
Bu da aziz Pavlus’un dediği gibi bize İsa tarafından verilir. “Bize verilmiş olan Kutsal Ruh
aracılığıyla Allah'ın sevgisi yüreklerimize yerleşmiştir.
Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenmiş zamanda biz suçlular için
öldü... Biz daha günahkârken Mesih bizim için öldü”. İsa,
insanlığın susuzluğunu gideren canlı su kuyusudur. O,
bize Kutsal Ruh’u vermek için öldü, onun aracılığıyla da
yaşam tamlığına kavuştuk!