06/07/2008 - OLAĞAN DEVRE - 14. Pazar
Günü – A
1.Okuma Zek. 9,9-10 Mezmur 144 2.Okuma Rom. 8,9.11-13 İncil Mat. 11,25-30
“Ölmüş ve
gömülmüş”. Ara sıra gazetelerde İsa’nın
ölmediğini ve dünyanın şimdilik ulaşılamaz bir yerinde
yaşadığı yazılır. Hatta ölmemiş olup da
Golgota tepesinde başkasının onun yerini almış
olması, İslam dininin imanında da vardır. Tarih boyunca
İsa’nın ölümü sık sık inkar edilmek istenmiş, çünkü bu
gizem zekamıza ve gururumuza hep problem yaratmıştır.
Allah’ın Oğlu, İsa’nın ölmüş olduğunu kabul
etmek, kolay değil. Allah’ın, insanın en derin sefaletine
bürünmüş olmasını kabul etmek anlamına gelir; O’nun, bizi
en çok korkutan ve bizim kabul edemediğimiz şeyi, yani ölümü kabul
ettiğine iman etmektir. Bizler ölümden kaçmak, ölümden uzaklaşmak,
ertelemek, yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz, Allah’ımız
ise onu kabul etti! Hatta İsa ölümden geçerek kendi mevcudiyeti ile onu
kutsal kıldı! Biz buna inanıyoruz, bu imandan da yeni bir ışık,
inanılamaz bir güç alıyoruz, bunun da tanıkları
İsa’nın şehitleridir. O öldüyse, ölüm en kötü şey
değildir. İsa öldüyse, biz de huzur içinde ölebiliriz, hatta
imanı ve Allah’la birliğimizi kaybedeceğimize ölmeyi tercih
edebiliriz. İsa’nın öldüğünü söyleyerek de sadece İncil’in
ve Havarisel yazıların tanıklık ettikleri ve Eski Ahitteki
peygamberliklerin tasdik ettiği tarihi bir olayı tekrar etmekle
kalmıyoruz, aynı zamanda Allah’ın Oğlunun beden
almasının tam olarak gerçekleştiğini de bildiriyoruz: O
insan olmakla, insan olmanın tüm sonuçlarını üstlendi. Aynı
zamanda yaşamımızın tamamlanmasına doğru
baktığımızda bunu korkusuzca, ümitsizce yapmak
istediğimizi de belirtiyoruz. “Ölmüş
ve dirilmiş”. Gömülmek ölmenin sonucudur, en azından, ölülerin
dirileceğine inanan Musevi kültüründe öyledir. Başka milletler,
ölülerini gömeceklerine yakıyorlar veya kuşlara veya hayvanlara
yediriyorlar. İsa’nın bedeni gömüldü, Allah’ın ölüleri
dirilteceği güç gününe kadar koruması için, toprağa emanet
edildi. İncil İsa’nın gömülmesini anlatırlarken birçok
detay anlatmaktadır, kefen, kokulu yağlar, kayada yontulmuş
Arimatyalı Yusuf’un yeni mezarı, onu kapatan kaya, girişini
koruyan mühürler ve askerler gibi. Gerçekleştirilen gömülme, ölümünün
tartışılamaz bir tasdikidir.
Aziz Pavlus,
bize de verilen, Allah’ın Ruhunun eserini övmeye, yüceltmeye devam ediyor.
Bizler Ruh sayesinde eskisi gibi değiliz, artık “bedenin etkisi
altında değiliz”, sadece maddi şeylerle ilgilenmiyor, dikkatimiz
sadece geçici gerçeklerle ilgilenmiyoruz. İmana ulaşmadan önceki gibi
davransak kaderimiz sadece ölüm olacaktı. Ama Ruh sayesinde önümüzde
yaşam, ebedi yaşam var! Havarinin tavsiyesi Ruh tarafından
yardım edilmeyi kabul etmemizdir ve dolayısıyla bedenin kötü
işlerini yok ederek gerçekten yaşamaya başlamamızdır!
Bedenimizden yok etmemiz gereken işler egoizmimizden kaynaklanan
işlerdir: gurur, kendini beğenmişlik, şehvet, paraya
düşkünlük, kötülük, kavgacı olmadır. Ruhun yardımı
olmadan Allah’ın evlatları gerçeğini göstermemizi engelleyen bu
davranışları yok edemeyiz.
Allah’ımız
büyüklüğünde gerçekten uysal, iyi ve alçakgönüllü. İsa bize Onu
tanıtmış olmasa, Onun hakkında konuşamazdık.
İsa bize Onu gösterir, bizler de Onu, sadece küçük, fakir, sade ve
alçakgönüllü olursak anlayabiliriz. Gururlu ve bilgili davranırsak
Allah’ı tanıyamayız, özellikle de Onunla birlikte olamayız!
İsa’nın bize söylemek istediği, işte budur. İsa da
peygamberin dediği gibi uysal, alçakgönüllü, basit kişiler gibi
eşek üstünde geldi, yorulmayı bilen ve başkalarından bir
şeyler beklemeyen kişiler gibi. Allah’ın gerçek çehresini göstermek
için, işte böyle geldi. Biz bu Allah ile gururlanıyoruz, mutluyuz, O
bizi korkutan bir Allah değil, Ona evlatları olarak benzeyebiliriz,
hatta benzemeliyiz. İsa bize şöyle diyebilir: “Ey bütün yorgun olan ve yük altında ezilen hepiniz! Bana gelin, ben
sizi rahatlatırım”. Dünyanın günahı ve kendi
günahımızla yorulan ve acı çeken bizler, Onunla
karşılaşmaya sevinçle gidiyoruz. O kraldır, çünkü tüm
güvenimize layıktır, hatta O, arkadaş bir kraldır, çünkü
sevincimizin tam olmasını ister. Peygamber de Onu kral diye
çağırıyor, ama O kendini yumuşak
ve iyi huylu olarak tanıtıyor. Biz sevinçle Ona boyun
eğiyoruz: Onun yükü hafif ve
kolaydır. Sen de zor anlarda, ne yapacağını
bilmediğin zamanlarda, acıda ve zorlukta, benim de
yaptığım gibi, İsa’ya yaklaşmayı, Onu
çağırmayı denedin. O da bana gerçekten huzur ve barış
verdi. Ona yaklaşmaya devam edeceğim, benden yardım
dilediğinde veya acıda olduğunu gördüğümde, Ona doğru
seni de eşlik edeceğim. Ondan başka kimse yüreğimize
yaşam ve barış veremez.